“İşçi servisiyle gidip geldim”
Canan Hanım, o günleri yeniden yaşarcasına giriyor söze: Biz patron olarak başlamadık işe! Alın size koltuk, gelin şirketi yönetim falan denmedi! Babam beni ve kardeşimi karşısına aldı, ‘Bu işin hamurunu öğrenin’ dedi. ‘Nasıl’ diye sorduğumuzda bir şok cevap daha verdi: ‘Nasıl öğrenirseniz öğrenin!...’ Çizmeyi çektik, önlüğü taktık, işe başladık. Öyle idari bölümde falan değil! Tam da sahanın ortasında. Arabam yoktu. Servisle işe gidip geliyordum. Ağladığım, ‘İşe gitmiyorum’ diye isyan ettiğim günler oldu. Özellikle de servisi kaçırdığımda. Çünkü servis, diğer arkadaşlarımı beklemediği gibi beni de beklemezdi! Babam da aynı yere gidiyor olmasına rağmen beni arabaya almaz,
“Servisini kaçırdıysan, işe gitmenin yolunu bulacaksın” derdi! Karda, kışta çoğu zaman iki dolmuş değiştirip sonrasında bir miktar da yürüyerek fabrikanın yolunu tuttum. Çay götürdüm, servis yaptım. Çok şükür şimdi bir odam, masam var! Her şeyi de kendim öğrendim.”4