İki havalimanı bir ayıp
Henüz ‘kabus’ haline gelmeyen 2020’nin Şubat ayıydı… Biz, belki de uzun bir süre göreceğimiz son fuar olduğundan habersiz, Stona için Hindistan yollarına düşmüştük. Tabii ki üzerinden 11 ay geçmiş fuar değil konumuz. Size, İzmir’den Bangalore’a kadar aktarma yaptığım iki havalimanının fotoğraflarını, iki havalimanı karşı karşıya getirildiğinde bir doğaltaş ülkesine yapılabilecek en büyük ayıbı anlatmak istiyorum. İstanbul Yeni Havalimanı ile Muscat Havalimanı’nı anlatmak derdim…
İzmir’den başladığım yolculukta, ilk durağım İstanbul Yeni Havalimanı… Bu alana henüz ilk gelişim. Bir yandan Umman Air kontuarını ararken, diğer yandan meraklı gözlerle İstanbul’un yeni incisini keşfetmeye çalışıyorum. Evet, görüntü şık. Yeni alan henüz pırıl pırıl. Ancak, size İstanbul’da olduğunuzu anlatan hiçbir özellik yok ortalarda! Sadece duvarlardaki Türkçe yazılar ve terminalin bir noktasındaki ‘İstanbul’ yazısı… Doğal olarak gözüm yerde, duvarlarda doğaltaş arıyor. Maalesef hiçbir özelliği olmayan, hiçbir işçilik belirtisi görülmeyen ithal granitlerin üzerinde adımlıyorum. Türkiye’nin bir doğaltaş ülkesi olduğundan habersizcesine yapılan seçimler için bir kez daha öfke kaplıyor içimi.