KAPAK YILDIZI
Bugünlerde hayatın nasıl gidiyor? Neler yapıyorsun?
Hayatı akışına bırakmış durumdayım, sevdiğim insanlarla bolca zaman geçiriyorum. Sürekli pozitif düşünmeye, sağlığımı korumaya çalışıyorum. Bir an önce pandemi bitsin konserlerime devam edeyim istiyorum. Ben bu sürece alışamadım sanırım. Bu yüzden yokmuş gibi davranma psikolojisi içinde yeni projelere odaklanıyorum.
Çok klişe gelebilir ama müziğe nasıl başladın?
Eskiden bu soruya açıklayıcı cevaplar vermeye çalışıyordum. Sonradan düşündüm ve gerçekten nasıl başladığımı bilmediğimi fark ettim. Kendimi bildim bileli şiirler yazar, şarkılar dinler ve söylerim. Ne ara müzik mesleğim hâline geldi bilmiyorum. Hayattan aldığım iyi, kötü ne varsa hayata geri verme aracım... Aslında meslekten ziyade müzik benim terapim gibi.
Geçtiğimiz yıl Mekânın Sahibi ile oldukça ses getirdin. Neler yaşadın bu süreçte? Şarkı nasıl ortaya çıktı?
Çok keyifliydi, aslında şarkının yapım aşamasında bile çok eğlenmiştim. Daha sözler bile ortada yokken, klibi aklımda kurgulamaya başlamıştım ve çıkacak sonucu tahmin edip gülüyordum. Her ne kadar meydan okuyan bir diss parçası olsa da, bence eğlencesi yüksek bir hit oldu. Tüm ülkeyi kasıp kavurmakla kalmadı, şarkı dünya listelerine girdi. Çok sayıda konser verdik. Herkesin talebine elimden geldiğince yetişmeye çalıştım. Tüm günlerim otel, uçak ve sahneden ibaretti. Avrupa’da sahneye çıkıp hiç uyumadan Türkiye’ye dönüp konser veriyordum. Öyle ki, bazen uyku açığımı uçakta gideriyordum. Hostes arkadaşlar uyandırıyordu. Zorluk diye anlatmıyorum; bunların hepsi tatlı telaşlar.
Rap müzik yıllardır hayatımızda ama son yıllarda ilgi iyice arttı. Rap’in ilk dönemiyle bugünlerini nasıl kıyaslarsın?
Türkçe rap’in ilk dönemlerinde herkes kendini kanıtlamak için yapıyordu ve sözlere dikkat ediyordu. Protest bir havası, isyanı vardı. Tam anlamıyla dejenere oldu demiyorum ama şimdi daha eğlenceli, günlük şarkılar üretilmeye başlandı. Zamanla bu durum bir dengeye oturacaktır diye düşünüyorum. Bence her dönemin kendi içinde güzellikleri var. Bu müziğe ilginin maddi ve manevi artmasına herkesin sevindiğini düşünüyorum.
Türkiye’de rap kültürü ne noktada sence?
Bu kadar popüler olan bir müzik türünün ulusal şöhrete sahip çok az rapçisi var. Süreklilik yaratmak için yeni isimlerin oyuna dâhil olması gerekiyor. Çok dinlenen isimler zaten başarıyla işlerini yapmaya devam edecektir. Yeni neslin daha aktif olması lazım. Rap müzik istatiksel olarak iyi bir noktada ama daha fazla isimle bunu başarmalıyız.
Seni rap müziğinde farklı kılan özelliklerin neler?
Hiciv yeteneğim var. Bu, eleştirel bir müzik türünde bana avantaj sağlıyor. Aynı zamanda aranjelerimi kendim yapıyorum. Aranjesini kendi yapan rapçi sayısı çok az. Bu durum bana müziğimi istediğim gibi yönlendirme şansı veriyor. İşimin hem patronu hem emekçisiyim. Cefası ve sefası hep bana yazıyor. Bu tecrübesi yüksek bir özgüven
sahibi yapıyor beni. Sanırım en büyük farkım bunlar.
Şarkılarında hep hiciv yapıyorsun. Ancak eski parçalarında kendinden de bir şeyler olduğunu biliyoruz. Ne değişti? Tekrar o tatta eserler yapmayı düşünür müsün?
Bu durum çok farklı anlatılıyor. Eskiden hicvettiğim konular magazin malzemesi olmuyordu. Şimdi en ufak bir sözüm cımbızlanarak gündem oluyor. Sanırım bu olaya bir çözüm üretmem lazım. Çünkü yazmış olduğum sözlerin özeti o magazin başlıklarından ibaret değil. Tabii ki, daha toplumsal meseleler ve kişisel konuların belirgin olduğu eserler üretmek istiyorum. Dinleyicilerim içerik olarak bu çok yönlü huyumu eski eserlerimden dolayı biliyor. Son çıkan ‘İhtiyacım Yok’ adlı şarkım, bu eski-yeni ikileminde değişenin ben olmadığını kanıtladı ama yetmez. Üretmeye devam edeceğim...
Umarım yeni sözlerim dinleyicilerin duygularına yine iyi bir referans olur.
Auto-Tune hakkında ne düşünüyorsun? Lirikalite mi, müzikalite mi?
Bu yardımcı bir vokal düzeltme aracıydı. Ama artık sesi kötü olan herkese şarkı söyleme imkânı veriyor. Ben kullanım miktarından dolayı şikayetçiyim. Yoksa Türkiye’de ilk kullananlardan biriyim. Kesinlikle karşı değilim ama dediğim gibi dozunu ayarlamak gerekiyor. Lirik ve müzik kavramlarının birini seçmek zorunda değiliz. Ben her şeyin kaliteli olmasını isterim.
Machine Gun Kelly mi, Eminem mi?
Her alanda eski yeni tartışmaları var ama bu, ‘Hangisi daha iyi?’ gibi kıyas yapılabilecek bir karşılaştırma değil.
‘Messi mi? Ronaldo mu?’ gibi bir soru değil. Eminem daha eski bir isim diye söylemiyorum bunu. Yani denk değiller. Bu yüzden Eminem ile MGK kıyaslanamaz. Eminem yaşayan bir rap efsanesidir.
Diss atmak kavramını açalım mı biraz? Bu rap’in doğasında mı var yoksa diss atmadan da rap yapılır mı?
Diss atmadan tabii ki rap yapılır. Ama teması eleştiri olan bir müzik türünün içinde hicviye olacaktır. Hiçbir eleştirinin yapılmadığı ve tartışmanın yaşanmadığı ortam yoktur. Bu sadece rap müziğin değil, insanın doğasında var.
Sen hayatın içinde nelere ‘diss’ atıyorsun?
Haksızlık ve çarpıklık gördüğüm konuları hicvediyorum. İnsanların eşitliğini ve özgürce yaşaması gerektiğini savunuyorum. Elimden geldiğince bu konulara sanatımla tepki veriyorum. Bazen kişisel bir olayı, bazen toplumu ilgilendiren bir konuyu ele alıyorum.
Bu kadar dinleniyor ve takip ediliyor olmanı neye bağlıyorsun?
Yetenekli olduğumu düşündüğüm müziği, meslek hâline getirdim. Bunu yapmak kolay olmadı ama hiç pes etmedim. İnsanlar özgüveni yüksek, başarılı kişileri takip eder. Şarkılarımı hayatlarıyla özdeşleştiriyor ve benimsiyorlar. Herkesin içinde isyan eden bir tarafı vardır. Belki bu asi hâllerim ilgilerini çekiyor. Ben, söylediğini başaran bir kişiyim. Buna tanıklık etmek hoşlarına gidiyor olmalı.
“İŞİMİN HEM PATRONU HEM EMEKÇİSİYİM. BU, TECRÜBESİ YÜKSEK BİR ÖZGÜVEN SAHİBİ
YAPIYOR BENİ."
Seni dinleyen kitleyi nasıl ifade edersin? Kimlerdir?
Bence adil ve sanatın gücüne inanan insanlar beni seviyor. Kendi hayatlarında mücadeleci ama duygusal yönleri olan kişiler... Duruşumdan ilham aldıklarını düşünüyorum.
Pop müzikle ilgili ne düşünüyorsun?
Her müzik türünü daha güzel yapan sanatçılar mutlaka oluyor. Pop müziği sadece ticari kaygıları göz önüne alınarak değerlendirmemek lazım. Çok büyük isimleri ve güzel eserleri var. Dayatılması yapılmadığı sürece severek dinleriz.
Sence müzikal popülaritenin dönemle ilişkisi nedir? Mesela 90’larda pop çok revaçtayken, bugünlerde bunun yerini rap aldı...
Hep bir devinim olacaktır. Rap müzik popüler olduğu için diğer müzik türleri üretmeyi bitirmeyecek. Bu süreci etkileyen bir sürü faktör var. Her müzik türü bir dönem sivrilecektir. Jenerasyon değiştikçe yenisi gelecektir. Benim merak ettiğim, daha ne kadar farklı kombinasyonla yeni müzik türleri oluşacak.
Yine çok klişe ama neden Norm Ender?
Rap müziğe başladığım ilk zamanlar kendi adımı kullanıyordum. Sadece Ender ismiyle eserler üretiyordum. Daha sonra Norm adında bir rap grubu kurmuştuk ve gruba dâhil olan kişilerin başına Norm isminin gelmesini uygun bulduk. Çok fazla kişiyle büyük bir rap oluşumu yaratmak istiyorduk. Dolayısıyla adım Norm Ender oldu ve daha sonra insanlar bu isme alıştı. Ben de değiştirmedim...
Biraz çocukluğundan bahseder misin?
İzmir’in Gültepe semtinde yaşıyorduk. Annem ve babam çalışan insanlardı. Tam anlamıyla 90’lar çocukluğu yaşadım diyebilirim. Evimizin bulunduğu yer, herkesin birbirini tanıdığı güzel bir mahalleydi ama Alsancak’ta okudum. Bu iki semt her açıdan birbirinden çok farklıdır. Dolayısıyla çok farklı ilgi alanlarım oluştu. Gültepe’de sokak oyunları oynar, kimi zaman maç yapar, kimi zaman sinek ilacı arabasının arkasından koştururduk. Alsancak’ta durum farklıydı... Orada arkadaşlarımla satranç oynar, tiyatro izler, pizza yemeğe giderdik. Bu iki farklı sosyal durum bana çok büyük zenginlikler kazandırdı.
Çalışmadığın zamanlarda neler yapıyorsun?
Arkadaşlarımla mangal yapmayı, muhabbet etmeyi severim. Varsa takip ettiğim sergilere giderim. Özel hayatıma zaman ayırırım. Bazen mısır patlatıp sinema geceleri yaparız. Şu sıra pek fırsatım olmuyor ama yeni yerler keşfedip gezmeyi seviyorum. Sevdiğim insanlarla seyahat etmekten, güzel bir anı yaratmaktan hoşlanıyorum.
İnanılmaz bir hayran kitlen var. Özellikle kızlar… Bu ilgi hoşuna gidiyor mu?
Beğenilme duygusu herkesin hoşuna gider. Tabii ki, bu durum beni havaya sokuyor. Görsel olarak beni beğenen insanların olduğunu bilmek güzel bir his. Kızların beğeni skalası ve estetik anlayışı, erkeklerin perspektifinden daha detaylı. Kimi zaman bir ses tonu bile kadınların ilgisini çok çekiyor.
Boş zamanlarında senin için en büyük lüks nedir?
Tam anlamıyla aylaklık yapmak, diyebilirim. Aklında yapılması gereken bir plan olmadan gezmek, kalkman gereken bir saat aralığı olmadan uyumak...
İstanbul’da en çok yapmayı sevdiğin şeyler neler? Genelde nasıl aktiviteler yaparsın şehirde?
Şile taraflarını çok severim ve sıklıkla giderim. Boğaz’da tekne turu güzel oluyor ama öyle vur patlasın çal oynasın tarzı yapılan yüksek sesli aktivitelerden bahsetmiyorum. Kaotik yapısı olmasa, İstanbul çok güzel bir şehir.
Müzik dışında kimsenin bilmediği bir yeteneğin var mı?
Başarılı bir sporcu olabilirdim. Sanırım, fiziksel bir yatkınlığım var.
Sabah insanı mısın, gece insanı mı? Mesela sabah uyanır uyanmaz hayata başlar mısın?
Bu çok değişiyor. Eşit ağırlık yapmaya çalışıyorum. Uyku düzenim sıklıkla bozulur, düzeltmeye çalışırım. Kahve içmeyi çok seviyorum; sanırım bu alışkanlığım yaşam kalitemi etkiliyor. Çünkü sabah uyanıp yapmam gereken bir işim varsa, kahve içme süremi hesaplayarak uyanıyorum.
Hummel ile harika bir iş birliğiniz var. Nasıl başladı bu proje? Biraz markayla olan uyumundan bahseder misin?
Ben günlük yaşantımda da spor giyinmeyi seviyorum.
Biraz bol ürünleri tercih ediyorum. Hummel’in ürünlerini gördükten sonra inanılmaz sevindim. Çünkü ben tasarlasam böyle yapardım, diyeceğim parçaları var. Özellikle 5683 serisi, hayran olduğum parçalardan oluşuyor. Tasarımlar beni yansıtıyordu. Sonra Hummel ekibiyle tanıştık. Toplantılar ve katıldığım sunumlar oldu. Enerjimiz çok fazla tuttu ve markanın yüzü oldum. Tanıtım çekimlerimiz bile çok eğlenceli geçiyor.
Modayla aran nasıl? Daha doğrusu giyim tarzını nasıl ifade edersin? Ve Hummel ile bu noktada nasıl birleşiyorsunuz?
Hip Hop kültürünün değişimlere uğrayan bir modası var. Bol ve rahat; spor ürünler bizim vazgeçilmezimiz. Hummel bu noktada tam istediğim tasarımların markası.
Bir kere Hummel ekibi pozitif düşünen ve işini severek yapan insanlardan oluşuyor. Bu çok önemli çünkü bir aile yaklaşımları var. Benim rap müzikte duruşum tabiri caizse, ‘siz hepiniz, ben tek’ modunda. Dinleyici kitlemle birlikte kimseye ihtiyacımız olmadan üretmenin getirdiği özgüveni yaşıyoruz. Hummel, bu duygunun markası benim için. Kendi modasını yaratan ve çizgisinden taviz vermeyen...