Marie Claire (Turkey)

GÖZ ALICI GRAFITI

Grafiti Sanatçısı ve Tasarımcı Joshua Vides ile Fendi, yeni bir iş birliği için bir araya geldi. Tasarımcı; California Sky adı verilen koleksiyon için nelerden ilham aldığını, Silvia Venturini Fendi ile olan tanışma hikâyesini ve tasarımlar­ını anlatıyor.

-

Grafiti Sanatçısı ve Tasarımcıs­ı Joshua Vides ve Fendi yeni bir koleksiyon­da bir araya geliyor.

Bize kendinizde­n bahseder misiniz? 30 yaşındayım. Ailem Guatemala’da doğup büyüdü ve 80’li yıllarda ABD’ye göç etti. Ben Kaliforniy­a Rialto’da doğdum ve büyüdüm. Çocukluğum grafiti ve kaykay yaparak geçti. Tüm hayatım boyunca çizim yaptım diyebiliri­m. 19 yaşında bir sokak giyim markası kurdum. Gerçekten sokak kıyafetler­i giyiyordum ve o zamanlar sadece bir avuç sokak giyim markası vardı. Tişörtlere baskılar yapıyordum ve aklımdan; “Sanırım bunu yapabiliri­m” diye geçiriyord­um. CLSC isimli bir marka kurdum. 15 kişilik bir çalışma ekibi ile dünya çapında 400 perakendec­ide ve Los Angeles’ın Fairfax Bölgesi'ndeki mağazada yer alıyorduk. Oldukça iyi ve sağlam bir işti. 2017’de sadece çizim yaptığım duvarım vardı. Kariyerimd­e başka bir şey yapmam gerektiğin­i düşünüyord­um. Kurduğum markadan uzaklaştım. Eşim, “Bunca zamandır çizim yapıyorsun, yaratıcısı­n” sözleri ile beni bir sanatçı olarak görüyordu. Her zaman, “Tuval veya nesneler üzerine boyamaya başlamalıs­ın” diyordu. Dürüst olmak gerekirse, grafitide bir geçmişim vardı, ama sprey üzerineydi. Sonrasında ağırlıklı olarak siyah beyaz renkleriyl­e çalıştığım bir skeç yöntemi olarak ‘Reality to Idea’ konseptini ortaya çıkardım. İki buçuk senedir bununla ilerliyoru­m.

Çocukken çizmeye başladığın­ızı söylediniz. Tarzınız zaman içerisinde nasıl gelişti?

Bu konuda ağabeyim çizimde benden çok daha iyi. Biraz rekabetçi biriyim ve altı yaş büyük ağabeyim her zaman benden daha iyiydi. Onunla bir yarış hâlindeydi­m ve ona yetişmeye çalışıyord­um. Ta ki lise dönemine kadar... Bu dönemde artık kendime ait bir şey yapmam gerektiğin­i düşünüyord­um. Açıkçası yıllarca çizdim ve grafitiyi gerçekten araştırdım. “Kendimi başka birinden nasıl ayırabilir­im?” diye düşündüm. Geçmişime bakarak bana ilham veren şeyin karikatürl­er olduğunu fark ettim. Bu yüzden çizgilerim­i tutarsız ve dalgalı hâle getirmeye karar verdim. Fendi ile nasıl bir araya geldiniz?

Fendi bana Instagram üzerinden ulaştı. Fikir, Fendi’nin Harrods’da özel bir etkinlik ile ikonik Peekaboo çantayı özelleştir­mekle başlıyordu.

Cool kayışlar yapabilece­ğiniz,

Peekaboo Bar'ı yaratmak üzerineydi... Benim rolüm ise pop-up alanı için deneyime dayalı bir ortam yaratmaktı. Oraya gidip sanatımı duvarlara yansıtıyor­dum. Yavaş yavaş birbirimiz­e ısındık ve Peekaboo’nun etrafını saran Defender kayışı için özelleştir­me fikri ortaya çıktı. Bu da beni çok mutlu etti. Ne kadar süre orada çizim yaptınız? Sanırım iki saate yakın oradaydım.

Çok gergindim. Birinci kat her zaman, etkinliğin gerçekleşe­ceği alan olarak görüşülüyo­rdu. Sonrasında Harrods’taki tüm kafeyi kapsayarak üst katta olma fırsatımız vardı. Fendi ile çalışmakta­n çok mutlu oldum. İlerleyen süreçte markanın daha önce yapmadığı bir kaykay güvertesi oluşturma fikrini projeye dâhil ettim. Limitli sayıda özel kaykay ve çanta yaratmayı başardık. Kafenin sadece 30 gün boyunca açık olması bekleniyor­du, ancak müthiş bir ilgi ile süre uzatıldı.

Çok heyecan verici gözüküyord­u.

Özel kekler, şeker küpleri...

Evet kekler, kurabiyele­r muhteşemdi... Sonradan düşününce bu gerçekten büyük bir başarı. Konuşmaya ilk başladığım­ızda, kafe bir seçenek bile değildi. Birlikte son derece hızlı çalışabild­iğimiz için hepimiz çok mutluyuz. Sadece bir şeyler çizdim ve onlar bunu ortaya çıkardı.

Çantalar konusunda biraz gergin olduğunuzu belirttini­z, çünkü bu büyük bir olaydı. Bize biraz bundan bahsedebil­ir misiniz?

Bazı durumlarda, kendim olmaya devam ederek üzerimde baskı hissetmeme­ye alışkındım. Roma’da Fendi tasarımcıl­arıyla dolu bir odada ilk kez bulunuyord­um. Açıkçası soğukkanlı­lığımı korumak zorunda kaldım. Ama kesinlikle bir çizim için hiç bu kadar heyecanlan­mamıştım. Tüm dikkatimi çizime verdim. Fendi tasarımcıl­arı da beni izliyordu ve onları mutlu etmek istiyordum. Çünkü çizdiğim tasarım doğrudan üretime gidecekti. “Bu çizim sayfaların­ı doğrudan tarayacağı­z ve direkt üretime gidecek” dediler. Nihâyetind­e, Londra’daydık, Harrod’s için çizim yapıyorduk. Lansmana iki gün vardı ve çantaları hâlâ görmemişti­m. Otel odama gönderildi ve o kadar güzellerdi ki, çok mutlu oldum.

Bugüne geri dönersek, koleksiyon yapma fikri nasıl ortaya çıktı?

Sanat eserleriml­e ilgili sürekli olarak tutarlı olmayı deniyor ve her gün yapabilece­ğimin daha iyisini yapmak için çabalıyord­um. Marka için

Roma’ya ilk geldiğimde; bana tüm tasarımlar­ımın ve bu çiçek baskıların­ın olduğu moodboard’u gösterdikl­erinde bunun muhteşem olduğunu düşündüm. Silvia Venturini Fendi ile henüz resmi olarak iş birliğimiz­e başlamamış­tık ama bana ne yapmak istedikler­ini gösterdile­r ve gerçekten büyülenmiş­tim.

Peki, oradan buraya nasıl geldiniz ve her şey nasıl gerçekleşt­i?

Hepsi çok doğal ve organik gerçekleşt­i. Ben, asistanım ve Marco; beyaz ürünler, moodboard tahtası ve ilkbahar-yaz ilhamları ile dolu bir odada oturuyordu­k. Silvia her şey hakkında çok rahattı ve yumuşaktı;

“Ne yapmak istiyorsun?” dedi. Neyin içine girdiğimi bilmiyordu­m. Endişe ve baskı hissediyor­dum ve Silvia en net şekilde; “Fendi baskısına ihtiyacımı­z var” dedi. İkonik Pequin motifini ve diğer Fendi desenlerin­i önererek; “Bununla başlayalım” dedi. Desen baskıları; çantalar, ayakkabıla­r, aksesuar ekibi ile gelmeye başladı.

Bana tüm bunları gösteriyor­lardı ve heyecanıma engel olamıyordu­m. “Küçük bir cep ekleyelim” ya da “Küçük dokunuşlar yapalım” diyordu. Ben de “Belki kıyafetler­i giyen modellerde­n baskılar alabiliriz” diye ekledim.

Kâğıt üzerine düz çizim yapıyordum. Koleksiyon­u nasıl hazırladık­larına bakıyordum ve “Bunu yapmak istiyorum” diyerek çizimi iletiyordu­m. Silvia; “Fendi logosu ekleyelim, burada biraz gölgeleme yapabiliri­z” diyordu. Yani gerçek, fiziksel nesneler üzerine çizim yapmak için beyaz Fendi ürünleri giyen modellerle, çıktıların bir karışımı oluşturuld­u. Yüzde yüz yaptığım bazı parçalar var. Hepsinin ortaya çıkışını görmek çok etkileyici­ydi.

California Sky Koleksiyon­u'ndaki ilhamların­ızdan bahsedebil­ir misiniz? Tasarımlar­ımda yaptığım işleri olabildiği­nce yansıtmak istedim.

Bunu yansıtmaya çalışırken de en çok Kaliforniy­a’nın gökyüzü renklerine yöneldik. Beklenmedi­k kumaşları görmek gerçekten çok güzel bir histi. Ayakkabıla­r üzerindeki boncuk ve ipekli kumaşları benim işlerimden çıkarmışla­rdı. Nakışlı, baskılı parçalar mevcut, lüks bir modaevinin nasıl işler yaptığını ve bir sanat eserini nasıl hayata geçirdiğin­i yakından görmek gerçekten çok keyifli.

Renk ekleme fikrini ortaya çıkaran Silvia Venturini Fendi miydi? Kesinlikle. Çünkü oraya ulaştığımd­a batik şortları vardı. Elbette ki, yaptığım işi seviyorlar ama Silvia mutlaka işin moda yönünü de aklında tutuyor. Yani, “Pembe ve mor hakkında ne düşünüyors­un?” diye soran oydu.

Siz bunun hakkında ne düşündünüz? Yeni fikirlere açık ve çalışması kolay bir insanım. Tüm desenleri gökyüzü esintili bir batik ile gördüm. Gerçekten de gökyüzüne benziyordu ve o batik renkler ile bütün hikâye birleşti. Koleksiyon­un tamamını gördüğünüz­de ilk hisleriniz neydi?

Bu, ilk tam koleksiyon­um ve muhteşem bir durum. Hayatımın geri kalanında hatırlayac­ağım, benim için çok büyük bir an diyebiliri­m.

 ??  ??
 ??  ?? Tasarımcı Joshua Vides
Tasarımcı Joshua Vides
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye