ARTISTIK BOYUT
Sanat, zanaat ve tasarımı bir çatı altında toplayan Faar Art&Design’ın Çukurcuma’daki mekânı tarihle iç içe yaratıcı bir deneyim alanı.
Çukurcuma, geleneksel Beyoğlu mimarisi ve kültürünü bugünlere kadar taşıyabilen ender semtlerden biri olarak tasarım ve sanat alanında faaliyet gösteren yaratıcı insanlara ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Temmuz ayında Faik Paşa Caddesi’nde açılan Faar Art&Design’a dair merak ettiklerimizi Mimar Fahrettin Aykut’a sorduk.
Sizi bugüne kadar mimar, iç mimar ve tasarımcı kimliğinizle tanıdık. Şimdi ise sanatla ilgili iş birlikleriniz oluyor. Sanata olan ilginiz nereden geliyor? Belki klasik olacak ama çocukluğumda çok resim yapardım. İlkokul ve devam eden dönemlerde yarışmalara katıldığım, adeta kâğıt kalemle geçmiş bir çocukluğum oldu. MSÜ Akademi yıllarımda müzik ve performans işlerine yönelik birçok çalışma yapma fırsatı yakaladım. Müzisyenliğim klasik bir enstrüman-orkestra ilişkisinden çok, alternatif sanatlara yönelik olarak gelişti. 2/5 BZ ve Zen başta olmak üzere dönemin alternatif performans grupları ile çalıştım. Akademide okumanın en büyük avantajı, okulun eğitim sisteminin sanat ağırlıklı bir algıya dayalı olmasıydı. 80 ve 90’lı yıllarda kapıları tüm gün açık atölyelerde dönemin bütün sanat tasarım hareketinin başrol oyuncularına tanıklık ettik. Yani, tasarım algım hep bu yönde çalıştı ve kavramsal düşünmeyi günlük davranış haline getirdim. Herhangi bir mekândaki her türlü objeler topluluğunu diğer anlamları ile hissetmeye ve bunu tasarımda kullanmak üzerine çalıştım. Bugün bunun yansıması olarak yaptığım işlerde hep etkin bir enstalasyon ifade yöntemi kullanıyorum. Faar Art&Design’da gerçekleşen sergilerden bahseder misiniz? Ben 1994 yılından beri Beyoğlu’nun bir çok yerinde ikamet ettim ve son beş yıldır Çukurcuma’dayım. Sergi alanı fikri, değerli dostum Rabia Güreli’nin benim Çukurcuma’da yaşadığım mekânı görmesi ve “Burayı sanat için kullansana!” demesi ile başladı. Ve ilk sergi onun katkısıyla Şükran Moral ile oldu. Sonra iki özel sergi yaptık ve karşıma Küratör Mehmet Kahraman çıktı. Onunla yaptığımız ilk sergi Bodrum Cape Hotel galerisinde Gülçin Aksoy atölyesi liderliğindeki halı sergisi oldu. Sonrasında sanat yönetimi alanında Mehmet Kahraman ile yollarımızı birleştirdik. Onun sanat tarihi eğitimi, uzun yıllara dayanan küratörlük
ve sanat birikimi, benim hep endişesini duyduğum gerçek sanat ayrışması adına, onunla uzun soluklu bir birliktelik kararına sebep oldu. Böylelikle kendi yapımız içerisinde, mimari alanda karşısında çok durduğum “mış” gibi olmak ya da “yaptım oldu” gibi yaklaşımların sanat alanında önüne geçebiliyor durumdayım. Şu an Çukurcuma’daki yeni galeri mekânımızda Mehmet Kahraman yönetiminde sürekli devinim içerisinde kalabalık bir sanatçı grubunun karma işleri sergileniyor. Yine aynı mekân içerisinde benim tarafımdan yönetilen Faar Art&Design ürünleri de yer alıyor. Sanatla ilgilenmek size, günlük rutininize, ruh halinize, hayata bakışınıza, mimari anlayışınıza ne katıyor? Bence sanat, hayatın soyut alanı, özgür çocuğu, anarşisti ve romantiği. Tüm bu saydıklarım benim içimdeki çocuğun karakterini oluşturuyor. O yüzden sanat, içimdeki Fahrettin’i besliyor ve bu tüm üretimime yansıyor elbette. Galerinin bulunduğu bina eski bir Beyoğlu apartmanı. Sizin yeriniz iki katlı ve özel fresklere sahip. Mekân hakkında sizden bilgi alabilir miyiz? Siz ne gibi müdahalelerde bulundunuz? Çok eskiden Yahudi banker bir aile yaşarmış bu apartmanda. Akabinde uzun süre metruk kalmış, içinde evsizler yaşamış
ve sonra yanmış. Ama o yangın sonucunda duvarlardaki sıvalar dökülünce altındaki freskler ortaya çıkmış. Bizim bulunduğumuz mekân, bizden önce uzun bir süre Dodo Antiques adlı şık bir antika dükkânıydı. Burayı hep geçerken görür ve beğenirdim. Şimdi her gün o duvarlardaki yaşanmışlığa bakıp İstanbullu olduğuma dua ediyorum. Mekânımız 190 m2 ve tavanlar üst katta üç buçuk, alt kat iki buçuk metre yüksekliğinde. Taşındığımızda içi biraz bakımsız haldeydi ama doğal tekstürleri ve unsurları koruyarak renove ettim. Banyo, mutfak tadilatı ve boya, cila gibi uygulamalar yaptım. Arka tarafta zamanında olan ama sonradan kapanmış bir pencereyi de açığa çıkardım. Mimariye dönersek, tasarımlarınızdaki estetiğin arkasındaki motivasyonu açıklar mısınız? Çok şey var aynı anda hareket eden. Ama en büyük olanı sezgi! Sezgilerim yıllar içinde çok gelişti ve herşeyi onun altında toplamayı becerdim. Tasarımı belirleyen onlarca faktör var ama çatının sezgi olması hâli önemli bir ayrıştırıcı durum yeni çağda. Sezgi eleğim sayesinde beni yanlış etkilemeye çalışan kanılar, yargılar, dogmalar, tüm algısal saldırılar ve yanılsamalar, büyük bir filtreden geçiyor. Güncel projelerinizden bahseder misiniz? Şu anda Urla, Bodrum, Fethiye ve Belek olmak üzere dört farklı noktada önemli ve değerli markalar ile otel ve resort projeleri üzerinde çalışıyorum. Eş zamanlı olarak Faar Art&Design galeri için biri yurt dışı olmak üzere yeni dört sergi hazırlığı içindeyiz. faarconcept.com