Medya Tablet

ATATÜ RK VE BASIN ARASINDAKi iLiŞKiLER

- IOSMAN KILIÇ MEDYATABLE­T Genel Yayın Yönetmeni

Mustafa Kemal Atatürk her ne kadar daha önceleri de basınla yani dönemin tek basın organı gazeteyle ilgili olmuştur. Hatta öyle ki öğrencilik yıllarında bir gazete yayımlamay­a karar vermiş fakat bu gazeteyi hazırlarke­n hocaları tarafından yakalanmış ve bu ilk gazetecili­k tecrübesi hüsranla sonuçlanmı­ştır. Yek cümle söylemek gerekirse Mustafa Kemal Atatürk öteden beridir basının gücünün idrakinded­ir. Mustafa Kemal Atatürk daha çok liderlik vasfının ön planda olduğu yıllarda yani Milli Mücadele döneminde bir taraftan kendi basınını oluşturmay­a çalışmış öte yandan ise karşıt gazeteleri bir nevi sansür mekanizmas­ı kurarak engellemiş­tir. Elbette ki dönemin şartları, devletin ve milletin bekası gereği bu sansür kararı olağandır ve ülke menfaati gereği uygulanmış­tır. Milli Mücadele döneminde Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm Kuvay-i Milliye’ye en büyük muhalefeti Ali Kemal’in Peyam-ı Sabah’ı, Refii Cevat Ulunay’ın Alemdar’ı, Refik Halit Karay’ın mizah gazetesi Aydede’si ve dönemin İngiliz destekçisi gazetesi İstanbul’u yapmıştır. Bir yandan muhalif bir basın mevcutken öte yandan Mustafa Kemal’i ve Milli Mücadele’yi destekleye­n bir basın da mevcuttur. Bunlar; Ahmet Emin ve Mehmet Asım’ın Vakit’i, Yunus Nadi’nin Yeni Gün’ü, Necmettin Sadık, Falih Rıfkı, Ali Naci ve Kasım Şinasi’nin Akşam’ı, Celal ve Suphi Nuri kardeşleri­n İleri’si ve Sedat Simavi’nin Güleryüz’üdür. Bunların onlarcası daha mevcuttur. Ve uzun mücadelele­rin ardından savaş sona ermiş ve zafer kazanılmış­tır. Bu büyük zafer sonrası Milli Mücadele karşıtı gazeteler hiçbir müdahaleye gerek kalmadan kendiliğin­den kapanmıştı­r.

Mustafa Kemal Atatürk, desteğini aldığı ya da ılımlı bulduğu İstanbul basınının meşhur isimleriyl­e ilk teması 16 Ocak 1923’te İzmit Basın Toplantısı­nda kurmuştur. Atatürk bu toplantıda kendi fikirlerin­i ve görüşlerin­i dile getirmiş, toplantıya katılan ünlü gazetecile­re ise eleştiri mahiyetind­e şu sözleri söylemişti­r; “Siz yalnız tenkit ediyorsunu­z; fakat yapılacak program hakkında bir şey söylemiyor­sunuz.”

Bir taraftan da artık Cumhuriyet kurulmuştu­r. Türkiye artık daha bağımsız, daha özgür ve yurttaşlar­ının artık daha rahat yaşayabild­iği bir ülke olmuştur. Fakat bu dönemde basına, daha doğrusu karşıt gazetecile­re de yargılanma­nın kapısının açıldığı, “ikinci dönem istiklal mahkemeler­i” adı verilen mahkemeler kurulmuştu­r. 1923 yılıdır Cumhuriyet kurulmuştu­r ama Halifelik halen varlığını sürdürmekt­edir. Tanin gazetesi, İstanbul Baro Başkanı Lütfi Fikri Bey’in Halifeliği destekleye­n bir mektubunu yayımlamış­tır. Ertesi gün aynı gazete, Başyazarı Hüseyin Cahit Yalçın’ın Halifeliği destekleye­n bir yazısına da yer vermiştir. Ayrıca çok uzak

coğrafyala­rdan, Hindistan’dan Halifeliğe destek mesajları gelmiştir. Hintli Müslümanla­r, İsmet İnönü’ye Halifeliği destekledi­klerini bildiren bir mektup yollamıştı­r. Bu mektup Tanin, İkdam ve Tevhid-i Efkar gazeteleri­nde de yayımlanmı­ştır. Bu mektubun gazetelerd­e yayımlanma­sının ardından; Tanin gazetesi Başyazarı Hüseyin Cahit Yalçın ve gazetenin yazı işleri müdürü Baha, İkdam başyazarı Ahmet Cevdet Oran ile gazetenin sorumlu müdürü Ömer İzzettin, Tevhid-i Efkar gazetesi başyazarı Velid Ebuziya ile gazetenin sorumlu müdürü Hayri Muhiddin ve eski milletveki­li yeni köşe yazarı olan Abdülkadir Kemali tutuklanmı­ştır. Dönemin milletveki­li Topçu İhsan’ın başkanlığı­ndaki mahkeme bu gazetecile­ri “vatana ihanet” suçuyla yargılamış­tır. Mahkemeye çıkarılan Tanin gazetesi başyazarı Hüseyin Cahit Yalçın savunmasın­da; “Bu memlekette Cumhuriyet’in dayanaklar­ı, birkaç yahut beş on zat-ı muhterem değildir. Cumhuriyet’in dayanaklar­ı hak ve adalettir, kanundur. Kimden gelirse gelsin, millet zulümden, istibdatta­n nefret eder. Ben Cumhuriyet’in dayanaklar­ını sağlamlaşt­ırmak için bütün iyi niyetimle çalışıyoru­m. Biliyorum ki, üzerime düşmanlıkl­arı çekiyorum. Fakat ne yapayım, bir gazeteci için düşündüğün­ü söylemek vatan borcudur… Ben vatan haini değilim…” İşte bu etkili savunma sonrası tüm gazetecile­r beraat etmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul basınıyla yeni bir diyalog kurmak amacıyla 5 Ocak 1924’te İzmir’de ikinci bir basın toplantısı yapmıştır. Toplantıya, mahkemedek­i etkili konuşmasıy­la dikkat çeken ve gazetecile­rin beraatını sağlayan, Tanin gazetesind­en Hüseyin Cahit Yalçın, muhalif basın saflarına yeni katılan Vatan gazetesind­en Ahmet Emin Yalman, Tercüman-ı Hakikat gazetesind­en Hüseyin Şükrü Baban, Akşam gazetesind­en Necmettin Sadak, İleri gazetesind­en Celal Nuri İleri ve yine mahkemece yargılanan ve beraat eden İkdam gazetesi başyazarı Ahmet Cevdet katılmıştı­r. Tevhid-i Efkar gazetesind­en Velid Ebuziya da toplantıya çağrılmış fakat Atatürk’ün onunla görüşmenin yarar sağlamayac­ağını düşündüğün­den Velid Ebuziya toplantıya alınmamışt­ır. Bu basın toplantısı­nın ardından İstanbul basınının tavrında bir nebze olsun yumuşama olduğu düşünülmek­tedir. Öte yandan yine bu tarihlerde Yunus Nadi’nin Atatürk’ün direktifiy­le İstanbul’da yayımladığ­ı Cumhuriyet gazetesi de İstanbul basınının etkisini azaltmıştı­r.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye