“İslam ülkeleri arasında ticari birliktelik yeterli değil”
Ürdün'de gerçekleştirilen 21. MÜSİAD IBF İş Forumu'nda istikrarlı ve reel ekonomiyi sürükleyen bir finansal sistemin oluşturulması, ekosistemin sürdürülebilir büyümeye katkısı ve “insan odaklı” bir ekosistemin nasıl kurulacağına ilişkin konu başlıkları el
21. MÜSİAD İnternational Business Forum (IBF) Uluslararası İş Formu ve 3. İpek Yolu Konferansı, 18 Kasım 2017 tarihinde Ürdün’ün Başkenti Amman’da düzenlendi. MÜSİAD Yurt Dışı Teşkilatlanma Komisyonu koordinatörlüğünde, Four Seasons Hotel’de gerçekleştirilen ve 30 ülkeden 1000’e yakın iş adamına ev sahipliği yapan kongreye, MÜSİAD yaklaşık 100 iş adamıyla katılım gösterdi.
Müslüman milletler arasında “global iş ağının kurulmasına” yönelik çalışmaların gerçekleştirildiği IBF programında katılımcılar, IBF İş Forumu’nda gerçekleştirlen oturumlarda, istikrarlı ve reel ekonomiyi sürükleyen bir finansal sistemin oluşturulması, ekosistemin sürdürülebilir büyümeye katkısı ve “insan odaklı” bir ekosistemin nasıl kurulacağına ilişkin konu başlıkları ele alındı.
Konferansta geçtiğimiz günlerde Küresel Katılım Finans Zirvesi (GPAS) programıyla ortaya konan “insani finans” modeline ilişkin değerlendirmelerde bulunan MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, MÜSİAD olarak, güncel iktisadın önemli sorunlarına çözüm üretmeye yönelik çalışmalar gerçekleştirdiklerini vurgulayarak, “Dünya nüfusunun %23’ünü kapsayan, dünyadaki doğal kaynakların %40’ına sahip olan İslam ülkeleri, dünya ticaretinin yalnızca %9’una tekabül edebiliyor. Bunun en temel sebebi teknolojik gelişmelerde diğer ülkelere nazaran geride oluşumuz. Elimizdeki do- ğal kaynakları değerlendiremeyip Batılı devletlere teslim etmek zorunda oluşumuz ve İslam ülkeleri olarak ortak ticari birlikteliğimizin yetersizliğidir” dedi.
“Beşeri sermaye yatırımı yapılmalı”
İslam ülkelerinde beşeri sermaye yatırımının yeterli seviyede gerçekleşmediğine dikkat çeken ve günümüzde uygulanan faize dayalı geleneksel finans sisteminin sık sık krizler ürettiğini vurgulayan Kaan, “1929 Ekonomik Buhranı'nın ardından temelleri atılan bugünkü ekosistem, 2008 küresel kriziyle birlikte, daha yüksek sesle eleştirilmeye başlandı. Ancak bu sistem devam ettiği sürece, krizlerin de süreceği aşikâr. Her bir kriz dönemi, ülke ekonomisine ve insanlarımıza ciddi zararlar veriyor. Hepimiz maalesef bu dönemleri bizzat yaşadık, gördük. Bugün küresel ekonomi yeniden kabuk değişti- rirken, bizler de yeni bir arayışın içinde ve değişimin eşiğindeyiz. Bu arayış, insani değerleri hiçe sayarak, merkezine, sadece faiz enstrümanını koyan, mevcut ekonomik ve finansal sistemden, İnsan Odaklı sisteme geçiş arayışıdır” şeklinde konuştu.
“Amacımız, finans sistemini yok etmek değil, ona alternatifler sunmak”
Ekonomik döngünün para eksenli değil, mal ve hizmet eksenli olması gerektiğinin altını çizen Kaan, “Amacımız, Finans sistemini yok etmek değil, ona alternatifler sunmak. Fon ihtiyacı, değerleme ya da zaman değeri kavramlarını görmezden gelerek hayali bir balonu şişirmek değil, finansın temel kavramlarını, insani bir bakış açısıyla yeniden düşünmek. Önceliğimiz “para artırmak” değil, insanların refahını yükseltmek ve bunu sürdürülebilir kılacak bir düzen kurmak” dedi.