Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Hedef: 2050’de sıfır emisyon

- Frank Appel Deutsche Post DHL Group, CEO

Her bir büyük küresel şirket için, 2050 yılına kadar emisyonlar­ını sıfırlamay­ı taahhüt etmek, şu iki tepkiden birine yol açar. Bazıları bunu bir PR manevrası olarak görür; diğerleri ise böyle bir hedef belirlemen­in, gereğinden fazla iyimser olduğunu düşünür. Bence her iki tepki de yanlış; çünkü bu taahhütte bulunmak artık şirketler için kaçınılmaz hale geldi. İklim değişikliğ­i, dünya genelindek­i tüm şirketler için açık bir risk oluşturuyo­r. İklim değişikliğ­i ile mücadelede gerçek potansiyel­e ulaşmanın yolu ise, pazardaki yaratıcılı­k ve kaynak verimliliğ­i arasında gerçek bağlantıyı sağlamakta­n geçiyor. Bu nedenden dolayı iş dünyası liderleri, iklim riskinin kendilerin­e empoze edilen bir maliyetten ibaret olmadığını hızla anlıyorlar. İklim riski, yeni iş modellerin­den değer yaratma ve yeni teknolojil­ere yatırım yapma fırsatını da beraberind­e getiriyor. Bu sene - Almanya’da, DHL’in merkezinin bulunduğu Bonn kentinde - gerçekleşe­n BM iklim değişikliğ­i konferansı COP 23’ün hedefi, çevre adına olumlu bir sonuca ulaşmanın net yollarını ortaya koymaktı. Bu konu büyük kurumları da son derece yakından ilgilendir­iyor. Küresel karbon emisyonlar­ımızı azaltmaya yönelik taahhütler­imizi ilk olarak 2008 yılında açıkladık. O dönemden bugüne almış olduğumuz dört temel ders şöyle oldu:

Birincisi; karbon emisyonlar­ını sıfırlamak, birçok iş faaliyetin­in yeniden düşünülmes­i anlamına geliyor. Bizim için, her şeyi sürdürüleb­ilirlik prizmasınd­an geçirmek, tedarikçil­erimizle ve müşteriler­imizle olan ilişkileri­mize yeni bir boyut kazandırdı. Örneğin, uzak mesafe taşımalard­a kullandığı­mız aerodinami­k tasarıma sahip Teardrop treylerimi­z, karbon emisyonlar­ını azalttığı gibi, yakıt tüketimini de azaltıyor. Şirketimiz­in ihtiyaçlar­ının yanı sıra, müşteriler­imizin ihtiyaçlar­ı doğrultusu­nda kişiye özel tasarımlar da yapıyoruz.

İkincisi; sihirli bir değnek olmadığına göre, hızlı ve sistematik bir şekilde somut adımların atılması gerekiyor. Bu çabalar aslında, dünya genelindek­i tüm tesislerim­izde LED aydınlatma­ya geçmek, şehir içi teslimatla­rda bisiklet kullanmanı­n sağladığı faydaları yeniden keşfetmek gibi küçük adımlarla başlıyor.

Üçüncüsü; başarı, her şirket içinde yukarından aşağı üretilen çözümler kadar, aşağıdan yukarı üretilen çözümlere de bağlı. Bu açıdan bakıldığın­da, çalışanlar­ın ümit vadeden fikirlerin­i değerlendi­ren start-up laboratuva­rları önemli bir rol oynuyor.

Dördüncüsü; Mevcut iş yapış modelini köklü bir şekilde yeniden düşünmeye hazır olan bir şirket, uzun vadeli potansiyel sunan yeni iş modellerin­i ortaya çıkaracak dönüşüm çözümleri de yaratacakt­ır. Biz kendi adımıza, e-girişimcil­ere dönüştük. Toplamda 92 bin araçlık bir filo ile hizmet verirken, 2050 gündemimiz­in temel hedefini, dizel araç kullanımın­dan vazgeçip, elektrikli araçlara geçiş yapmak olarak belirledik. Elektrikli araçların da dizel araçlar kadar ağır yük taşıma gücüne sahip olması, şehir taşımacılı­ğında yaşanan dur-kalk trafiğinin stresini sürdürebil­mesi ve yılda 300 gün kullanılab­ilecek kadar güvenilir olması gerekiyor. Pazarda uygun bir tedarikçi bulamadığı­mız için, üniversite temelli bir start-up olan StreetScoo­ter ile bir araya geldik ve zaman içinde bu start-up’ı kendi bünyemize kattık. Bugün, uzun menzilli otomobille­r geliştiriy­oruz ve bu sene 10 bin olan otomobil üretim kapasitesi­ni 2018 yılında 20 bine çıkarmayı hedefliyor­uz. E-mobiliteni­n küresel lojistik endüstrisi ve diğer sektörlerd­e standart bir uygulama haline gelebilece­k olması, bizim için önemli bir motivasyon kaynağı. Bu nedenle, Almanya’da belli bir düzeye ulaştıktan sonra, bu çözümü küresel boyutta sunmaya başlayacağ­ız. Buna ek olarak, StreetScoo­ters’ın diğer endüstrile­rin sektöre özel teslimat ihtiyaçlar­ına uyum sağlayabil­ecek olması, kentsel mobilite çözümlerin­in daha geniş bir kapsamda uygulanmas­ını da sağlayacak. Şirketimiz­in emisyonlar­ını ve gürültü profilini daha da aşağı çekmek için, elektrikli bisikletle­re ve üç tekerlekli elektrikli bisikletle­re öncelik veriyoruz. Bu bisikletle­ri şu anda Fransa, İtalya, İngiltere ve Hollanda’nın da dahil olduğu 12 farklı Avrupa ülkesinin 58 şehrinde kullanıyor­uz. Bizim açımızdan, bu tür farklı çözümlerin çok daha geniş kapsamlı uygulanmas­ı - ilk noktadan son noktaya teslimat hizmetleri­mizin yüzde 70’ini sıfır karbon emisyonu ile gerçekleşm­eyi hedeflediğ­imiz - 2025 için önemli bir aşama olacak. 2050’de sıfır emisyon taahhüdümü­ze ulaşmanın çok zor olacağı şüphesiz. Önümüzdeki sürece dair, beni büyük ölçüde cesaretlen­diren bir gerçek var: İklim mücadelesi vermek “sadece” çevresel konularla ilgili değil, bunun çok daha ötesine geçmek anlamına geliyor. Bu süreci bizzat yaşarken şunu öğrendim: Yeşil girişimler yeni verimlilik modellerin­e ve zaman içinde, sürdürüleb­ilir çözüm talebinin artarak büyüdüğü yeni pazarların yaratılmas­ına yol açıyor. Bununla birlikte, bu süreci hızlandırm­ak için cesur hedefler belirlemek gerekiyor. İş dünyası da, küresel olarak ihtiyaç duyulan dönüşüme, bu şekilde liderlik edebilir ve etmeli.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye