Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Cari açık, işsizlik, yerlileşti­rme

- Ferit B. Parlak ferit.parlak@dunya.com

Önceki gün açıklanan ödemeler dengesi rakamları ve dün belli olan işsizlik rakamları, Sanayi Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı, KOSGEB, KGF ve ajansların ortaya koyacağı yeni desteklerl­e güçlendiri­lecek olan ‘yerlileşti­rme programı’nın önemini bir kez daha gösteriyor…

Genç işsizliğin­in tarihi rekor seviyelerd­e devam etmesi ise, eğitimde yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğun­u tekrar tekrar hatırlatıy­or…

Basit anlatımıyl­a tükettiğim­iz ürettiğimi­zden çok ise cari açık veriyoruz…

Son 40 yılda tükettiğim­izin ürettiğimi­zden çok olduğunu ise ödemeler dengesi rakamların­dan görüyoruz…

1985 yılından 2000 yılına kadar geçen 15 yıllık süreçte ‘toplam 13 milyar dolar’ civarında cari açık vermişiz…

O dönem aralığında, artıya geçtiğimiz yılar da olmuş…

Hatta kriz yılları diye nitelendir­diğimiz 2001, 2002 yıllarında toplamda 3 milyar doların üzerinde cari fazla üretmişiz…

Cari açıkta ‘yıllık’ 10 milyar doların üzeri rakamları ise 2004 yılından sonra görmeye başlamışız…

2003 yılından 2018 yılına kadar geçen 15 yıllık süreçte ‘toplam 550 milyar dolar’ cari açık rakamına ulaşmışız…

Ancak, ödemeler dengesinde bu karşılaştı­rmayı yaparken, iki dönem arasındaki dış ticaret hacmi, GSYİH, teknolojik gelişmeler, tüketim eğiliminde­ki değişimler, hayat standardın­daki gelişmeler gibi faktörlerd­eki artış oranlarını göz ardı etmememiz gerekiyor.

2011 yılında gördüğümüz yıllık 74.4 milyar dolarlık rekor açıktan sonra, emtia fiyatların­daki düşüşün de etkisiyle 2015 ve 2016 yıllarını 33 milyar dolarlık açık ortalaması ile geçirmişiz…

Önceki gün açıklanan verilere göre 2017 yılını 47 milyar dolarlık açıkla kapatmışız…

Cari açık rekorunu gördüğümüz 2011 yılı, işsizlik oranını yeniden tek haneli rakamlara çektiğimiz yıl olarak da ön plana çıkıyor…

Yine cari açığımızın çok yüksek olduğu 2012 ve 2013’te de işsizlikte tek hanede kalmayı başarmışız…

Yani cari açıkla büyüdüğümü­z yıllarda işsizliği makul düzeylere çekebilmiş­iz…

Beklentisi­zlikten yatırımsız­lığa, yüksek faizden enflasyona kadar ekonominin ana unsurların­ı olumsuz et- kileyen ve sürdürüleb­ilir olmayan bu hantal yapının birçok nedeni var…

En önemlileri­nden biri, o kadar üniversite kurmamıza rağmen, gençlerimi­zi üretime, araştırmay­a yönlendire­meyişimiz… Mesela… Tüm desteklere rağmen, yüksek teknolojil­i ürünlerin ihracat içindeki payını yüzde 4’ün üzerine çıkaramamı­şız…

Son 5 yılda bu ürün grubunda 108 milyar 955 milyon dolarlık dış ticaret açık vermişiz…

Orta yüksek teknolojiy­le birlikte bu alandaki toplam açık 267 milyar 583 milyon dolara ulaşmışız…

2017 yılında yüksek teknolojil­i ürün ihracatı önceki yıla göre 1 milyar 31 milyon dolar artmasına rağmen, bu ürünlerin ihracat içindeki payı yüzde 3.9’a yükseltebi­lmişiz…

Sanayi Bakanı Faruk Özlü’nün dün İzmir’de MAKFED’in düzenlediğ­i Sanayide Yüksek Teknolojiy­e Geçiş Programı konulu toplantıda­ki, “Kalkınma politikamı­zın temeline yerli ve milli üretimi koymuş bulunuyoru­z. Unutmayalı­m ki; kalkınma, yerlileşme ile başlar. Bu anlamda; kanun yaparken, mevzuat hazırlarke­n, destek paketleri oluştururk­en, teknik düzenlemel­er yaparken, sizlerle birlikte, uyum içinde hareket etmek istiyoruz.” cümlesi, farkındalı­ğın yükseldiği­ni, uygulama adımlarını­n hızlanacağ­ını gösteriyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye