Savunmada ‘söz’ yerlilerin!
MÜSİAD Ankara Savunma ve Havacılık Sektör Kurulu üyeleri, yuvarlak masa toplantısında sektörü ele aldılar. Sektör temsilcileri, yerli üreticilerin sadece ABD ve Avrupa ülkelerinin silah ambargosu uyguladığı dönemlerde gündeme gelmemesi gerektiğini vurguladı. Fuat Altunbaş, Vedat Yakupoğlu ve Ata Egemen çözüm önerilerini de sıraladılar.
Benim firmam Turaç Dış Ticaret, özel sektörde ilk mühimmat imalatı yapan firma. MKE dışında bunu ilk yapan firma biziz. Savunma Sanayi İhracatçıları Birliği içinde ilk 20 firma arasında geliyoruz ve 250 kişiye istihdam sağlıyoruz. Türkiye’de; TSK, Jandarma, Polis Teşkilatı ve MKE’nin ana tedarikçiliği yanı sıra 56 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. MÜSİAD Ankara çatısı altında da toplam ciroları 300 milyon doları aşan 11 tane firmayı bir araya getirdik. Vakıf şirketlerine çalışan, onlara tedarikçilik yapan, yan sanayicilik yapan, tesis güvenlik belgesi, üretim için belgesi olan firmalarımız var. Türkiye, çevresinde yaşanan kötü olaylardan dolayı sınır güvenliğinde çok öne geçti. Şu an dünyada sınır güvenliği konusunda en yüksek tecrübeye ve donanıma sahip ülke pozisyonuna gelmiş durumdayız. Bizim aslında çok da istemeden sahip olduğumuz bu güç tamamen çevre ülkeler yüzünden oldu. Artık, birçok ülke sınır güvenliği konusunda Türkiye’ye danışıyor, malzeme ekipman alıyorlar. Eğitim için geliyorlar, sınır güvenliğinin nasıl sağlanacağını öğrenmeye çalışıyorlar. 2012’de Gezi Olayları yaşanırken olaylara müdahale eden TOMA’lar dünya televizyonlarında gösterilince bu üründe adeta ihracat patlaması oldu. Sınır güvenliği konusu da buna çok benziyor. Özellikle göç dalgaları karşısında sınırlarımızı koruyalım derken, bir çok yeni araç ve sınır koruma modelleri geliştirdik. Sınıra yaklaşan her şeyi niteliğine göre komuta merkezinden ayırd edebilen sistemler geliştirildi. Ancak bu üretim kabiliyetimizin çoğu yine de dünyada bilinmiyor. Bu noktada artık bunları herkese anlatıp, yurt dışına daha fazla satabilmemiz lazım. Bir süre önce MÜSİAD Ankara olarak başarıyla gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Askeri Radar ve Sınır Güvenliği Zirvesi’nde, bilinçli olarak yabancı firmaların stand açmasına izin vermedik. Yerli ve milli üretimi ön plana çıkardık. Özellikle elektronik duvar ve mobil radar aracı büyük ilgi gördü. Mobil radar sınır üzerinde dolaşarak tespitler yapabiliyor. Öte yandan Kasım ayında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilecek Savunma Sanayi Şurası’na da önemli katkılar sağlandı bu zirvemizde. Diğer sektörler ekonomik gelişmelerden ciddi manada etkilenirken, savunma sanayi sektörü politika ve uluslararası ilişkilerden etkilenmesiyle diğerlerinden ayrışıyor.
Bir ülkenin huzurunun sağlanması için savunma sanayinin ve savunma gücünün yerinde olması lazım. Yani savunma tasarruf edilebilecek bir alan değil. Savunma sanayinde kriz olmaz, ülkeler arasındaki ilişkilerde bir sorun olursa ilk biz etkileniriz. Başka bir ifade ile iki ülke arasında siyasi gerginlikte mobilya sektörü etkilenmez ama biz etkileniriz. Devletin savunma sanayi sektörüne sahip çıkması lazım. Hazine’de para dolu iken ve yurt dışı ilişkilerde herhangi bir ambargo yokken yerli imalatçıların tercih edilmemesinden dolayı sıkıntılıyız. Yani bu alanda yerli ve milli ürünlerin tercih edilirliği konusunda ciddi problemlerimiz var. Yerli mühimmat üreticileri, ancak Almanya, Avusturya, ABD ile yaşanan silah krizlerinin ardından bir araya getirilerek üretim kabiliyetleri soruldu. Ancak eğer ABD silahları verseydi yine bize bunlar sorulacak mıydı? Yerli üreticiler olarak sadece ambargo döneminde hatırlanmak istemiyoruz.
Başkanlığın bir şey yaptırırken veri tabanında bütün firmaların kabiliyetlerini biriktirmesi gerekiyor. Böylece hem gizlilik sağlanmış olacak. Hem bir yere toplanmış olacak. Bir firma malzeme üretiyor veya üretme kabiliyeti var, diyelim biz onu bilmeden ithal etmek zorunda kalıyoruz. Çok daha büyük katma değerli ürünler Türkiye’de üretilerek, döviz konusunda daha korumacı olacağız kanaatindeyim.