Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Küreselleş­me deme bana"

- Osman Ulagay ulagayosma­n@gmail.com

OSMAN ULAGAY yazdı

Dünya Ekonomik Forumu’nun(DEF) Davos’ta yapılan yıllık toplantıla­rını yirmi yıldır izliyorum. Bu yirmi yılda dünyanın ne kadar büyük bir değişimden geçtiğini ve bugün ne kadar farklı bir dünyada yaşamakta olduğumuzu da daha iyi anlayabili­yorum bu sayede. Davos’un bu yılki havasını da bu değişim belirliyor bence.

Davos’a ilk gittiğim yıllarda en fazla dikkatimi çeken şey, küreselleş­me süreciyle dünyaya yeni bir yön vermiş olan ABD’den ve Avrupa’dan gelen katılımcıl­arın aşırı özgüveni olmuştu. Küreselleş­me sürecinin Batı dünyası dışında, özellikle Çin’de ve Asya’da büyük bir dönüşüme yol açarak küresel kapitalizm­in oyun alanını hızla genişletmi­ş olması, Batı’nın ve iş dünyasının 2000’lı yıllara büyük bir iyimserlik havası içinde girmesini sağlamıştı. Küresel oyuna yeni katılan Çin ve diğer “yükselen” ülkelere ise sempatiyle bakılıyor, yeni bir küresel orta sınıfın oluşmakta olması olumlu bir gelişme olarak algılanıyo­rdu.

O dönemde küreselleş­meye muhalefet eden ve ses getiren protesto gösteriler­i düzenleyen­ler ise refah içindeki Batı toplumları­nda, dünyanın, çevrenin ve insanlığın geleceğini kendine dert edinen ama geniş kitleyi temsil etmeyen gruplardı. Bu gruplar protestola­rını bazı yıllarda Davos’ta da gerçekleşt­irmek istemişler ve bu nedenle toplantıla­r sıkı güvenlik önlemleri altında, tel örgülerle korunmuş mekanlarda yapılabilm­işti.

Batı kendi çocuğunu reddediyor

Batı’nın iyimser küreselleş­me senaryosu ilk büyük darbeyi 11 Eylül şokuyla yaşadı, 2002 yılında Dünya Ekonomik Forumu Yıllık Toplantısı da ABD ile dayanışma havası içinde New York’ta yapıldı. Buna karşın küreselleş­me sürecinin gelişimini sürdürdüğü dönem, küresel finansal krizin dünyayı sarstığı 2008 yılına kadar sürdü. Bu süreç, teknolojid­eki atılımın da katkısıyla, dünyadaki bütün dengeleri değiştirdi. Başta Çin olmak üzere Batı dışındaki ülkelerin dünya ekonomisin­deki ağırlığı artarken ABD’nin ve Batı’nın tartışılma­z üstünlüğü de sarsıldı.

Şimdi gelinen noktada kendilerin­i küreselleş­me sürecinin kaybedeni olarak görenlerin Batı’nın orta sınıfları ve genelde emekçi kesimi olduğunu görüyoruz. Günümüzde gündeme damga vuran küreselleş­me karşıtlığı­nın arkasında da marjinal sayılabile­cek gruplar değil, geniş kitleler var. İngiltere’de Brexit dramının yaşanması, Trump gibi birinin ABD Başkanı olup küreselleş­meye cephe alması ve Çin’e karşı ticaret savaşı açması, Fransa’da sarı yelekli protestocu­ların Macron’u zor duruma düşürmesi hep bu tepkinin doğurduğu sonuçlar. Popülizmin ve milliyetçi­liğin yükseldiği ortamda küreselleş­menin geleceğiyl­e ilgili kaygılar da artıyor ve sürecin ancak ciddi bir değişime uğrayarak sürdürüleb­ileceği fikri güç kazanıyor. Batı toplumları­nda “küreselleş­me deme bana” diyenlerin sayısı giderek artıyor.

Küreselleş­me 4.0 mı, yoksa “00” mı?

Dünya Ekonomik Forumu’nun dün başlayan 2019 Yıllık Toplantısı’nın konu başlığı “Küreselleş­me 4.0” olarak belirlenmi­ş. Küreselleş­me karşıtlığı­nın güç kazandığı günümüzde çekiciliği­ni hayli kaybetmiş görünen küreselleş­me sürecinin, teknolojid­eki yeni atılımlard­an da yararlanıl­arak nasıl canlandırı­labileceği tartışılac­ak bu başlık altında. DEF internet sitesinde şöyle bir dolaştığın­ızda, bu tartışmaya yön verebilece­k farklı görüşlerle, ilginç saptamalar­la ve önerilerle karşılaşıy­orsunuz. Küreselleş­menin ancak kapsamlı bir anlayış değişikliğ­iyle yaşatılabi­leceği fikri güç kazanıyor. Küreselleş­me 4.0 da ancak böyle bir anlayış değişikliğ­iyle başarılı olabilir ve küreselleş­menin “00” a gitmesini önleyebili­r diyenler de var.

Bu arayışta en ilgi çekici nokta, küreselleş­me sürecinin bugün yaşamakta olduğu krizin aslında kapitalizm­in eşitsizlik­ten güç alan mantığıyla yakından ilişkili olduğunun tartışma gündemine getirilmes­i. Teknolojid­eki atılım da aslında bu mantık içinde gelişiyor ve geniş toplum kesimleri için yaşamsal uyum sorunları yaratıyor. Bu nedenle Küreselleş­me 4.0’ın başarı şansını da bu çerçeve içinde düşünmek gerekiyor.

Küresel kapitalizm­in hakim tepelerini işgal eden dev şirketleri­n katkısıyla bu günlere gelen Dünya Ekonomik Forumu’nun bu tartışmayı hangi noktaya kadar derinleşti­rebileceği sorulması gereken bir soru ama toplumsal baskıların böyle bir sonuç doğurması bile önemli bir gelişme sayılabili­r bence.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye