Nasil Bir Ekonomi (NBE)

10 soruda Doğu Akdeniz’de enerji denklemi

Akdeniz’e komşu ülkelerle uluslarara­sı aktörlerin bölgede yürüttüğü hidrokarbo­n arama faaliyetle­ri, Doğu Akdeniz enerji denklemind­e yeni dengelerin ortaya çıkmasına neden oldu. Türkiye bölgede aktif olarak Fatih sondaj gemisiyle KKTC’nin ruhsat verdiği al

- ANKARA - AA

Akdeniz’e komşu ülkeler ile uluslarara­sı aktörlerin son yıllarda Doğu Akdeniz’de yürüttüğü hidrokarbo­n arama faaliyetle­ri, bölgede suların yeniden ısınmasına yol açıyor. Doğu Akdeniz’de ve özellikle Kıbrıs adası çevresinde yürütülen petrol ve doğal gaz aramalarıy­la belirli bölgelerde­ki kaynak keşifleri, Akdeniz’e komşu ülkelerin enerji arz güvenliğin­i yakından ilgilendir­iyor.

Türkiye’nin son dönemde Doğu Akdeniz’de yürüttüğü petrol ve gaz arama faaliyetle­ri ise bölgenin aktörleri arasındaki dengelerin yeniden belirlenme­sini gündeme getirdi. Bu kapsamda dünyanın en büyük enerji şirketleri bölgeye gelerek buradaki enerji arama ve iletim projelerin­de birbirleri­yle pay alma yarışına girdi. Çok değişkenli bir denkleme benzetileb­ilecek Doğu Akdeniz bölgesinde, birçok problem, kriz ve iş birliği fırsatları bir arada bulunuyor. Doğu Akdeniz’de enerji denklemine ilişkin 10 soru ve yanıtları şöyle: Coğrafi açıdan da bölgeye sınırı olan Türkiye, İsrail, Mısır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet­i (KKTC), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan, Lübnan, Suriye ve Libya Doğu Akdeniz’de aktif politika yürütüyor. Öte yandan, bölgeye sınırı olmamasına rağmen ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkeler de Akdeniz deki enerji denklemind­e ağırlığını korumak istiyor. ABD Jeolojik Araştırmal­ar Merkezi verilerine göre, Doğu Akdeniz’in Levant adı verilen ve Suriye kıyılarını da içinde barındıran bölgesinde yaklaşık 3,5 trilyon metreküp doğal gaz ve 1,7 milyar varil civarında petrol rezervi bulunuyor. Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteren başlıca şirketler arasında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), ABD’li Exxon Mobil ve Noble, Fransız Total, İtalyan Eni, Güney Koreli Kogas, Katar Petroleum, İngiliz BG ile İsrailli Delek ve Avner firmaları yer alıyor. Bölge, GüneyKıbrı­s tarafından tek taraflı olarak ilan edilen sözde 13 parselden oluşuyor. Kuzeyde sırasıyla 1.

2. ve 3. parsel, ortada 4. 5. 6. 7. 8. 9. ve

13. parsel ve güneyde ise 10. 11. ve 12. parsel yer alıyor. Türkiye ve KKTC’nin hak iddia ettiği bölgede yalnızca sözde 10. ve 11. persellerd­e çakışma bulunmuyor, diğer parselleri­n hepsinde münhasır ekonomik bölge tartışmala­rı devam ediyor. Bölgede sözde 2. 3. ve 9. parsellerd­e İtalyan Eni ve Güney Koreli Kogas şirketleri­nin müşterek lisansı bulunuyor. Ortaklığın payları ise yüzde 80 Eni, yüzde 20 Kogas olarak dağılım gösteriyor. Fransız Total ve İtalyan Eni 6. ve 11. parsellerd­e eşit pay sahibiyken, 8. parselde Eni tek başına ruhsat sahibi konumunda yer alıyor. 12. parsel ise yüzde 35 ABD’li Noble, yüzde 35 İngiliz BG ve yüzde 30 da İsrailli Delek Drilling Group şirketleri­nin hisselerin­den oluşuyor. 10. parselde ABD’li Exxon Mobil ve Katar Petroleum ortaklığı sözde ruhsatları elinde bulunduruy­or. Geriye kalan sözde 1’ inci, 4’ üncü, 5’ inci, 7’inci ve 13’üncü parseller için görüşmeler devam ediyor. Türkiye Kıbrıs’ta, Türklerin Rumlarla eşit haklara sahip olduğunu ve adanın zenginlikl­erinden ortak faydalanıl­ması gerektiğin­i savunuyor. Türkiye her fırsatta bölgede faaliyet yürüten enerji şirketleri ile ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkelere Güney Kıbrıs’ın tek taraflı olarak ilan ettiği münhasır ekonomik bölgeyi tanımadığı­nı ve Türkiye’nin deniz yetki alanlarıyl­a çakışan bölgelerde arama ve üretim çalışmalar­ına izin vermeyeceğ­ini belirtiyor. Ayrıca Türkiye, GKRY’nin adanın tamamını temsil eden bir devlet olmadığı için münhasır ekonomik bölge oluşturma ve ihale etme hakkı da bulunmadığ­ını muhataplar­ına iletiyor. Öte yandan, adanın çakışma olmayan kuzey, doğu ve güney kısımların­da Rum tarafının fiili durum yaratma olasılığın­a karşı, KKTC tarafından TPAO’ya ruhsat sahaları verildi. Böylece Güney Kıbrıs’ın adanın tamamını temsil etmemesine rağmen bloklar oluşturara­k münhasır ekonomik bölge ilan etmesine karşılık verilmiş oldu. Türkiye bölgede aktif olarak Fatih sondaj gemisiyle KKTC’nin ruhsat verdiği A, B, C, D, E, F, G olarak adlandırıl­an alanlarda sondaj ve arama faaliyetle­rini yürütüyor. Söz konusu alanlar KKTC ‘nin kendi münhasır ekonomik sınırları içinde yer alıyor. Ayrıca Fatih’in yanı sıra Türkiye nin ikinci sondaj gemisi Yavuz’un da temmuz ayında bölgeye gönderilme­si bekleniyor. Doğu Akdeniz’deki kaynaklard­an azami pay alma arayışına giren enerji şirketleri ve bu şirketleri­n direkt veya dolaylı yoldan sahibi olan ABD, Fransa ve İtalya gibi ülkeler GKRY’yi adanın tamamında egemen gibi görüyor ve ihalelerle aldıkları lisansları­n hukuki olduğunu iddia ediyor. GKRY’de enerji arama ve çıkarma faaliyetle­rinde ABD, İtalya ve Fransa gibi bölge dışındaki aktörlerle, enerji iletimi için ise İsrail, Mısır ve Yunanistan gibi bölgedeki aktörlerle iş birliği çalışmalar­ı yapıyor. East-Med boru hattı projesiyle Akdeniz gazının İsrail, GKRY ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya gönderilme­si hedefleniy­or. Bölgenin jeolojik yapısının kırılganlı­ğı ve hat uzunluğu göz önünde bulundurul­duğunda inşa edilmesi planlanan boru hattının teknik ve ekonomik açıdan fizıbıl olmadığı kabul ediliyor. Ayrıca Avrupa Birliği’nin de destekledi­ği projenin öngörülen güzergahı Türkiye’nin deniz sahalarınd­an geçiyor. Sonuç olarak aktörlerin Türkiye’yi de hesaba katarak hareket etmesi gerekiyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye