AROLAT ’ TAN
Bugün, İsmail Küçükkaya moderatörlüğündeki Yıldırım/ İmamoğlu’nun üç saatlik TV tartışma programını, programa yapılan eleştirileri ve kendi değerlendirmemi sizlerle paylaşmak istedim.
17yıl sonra ilk kez iki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu bir canlı televizyon programına çıkarak, İsmail Küçükkaya’nın moderatör olarak sorduğu soruları, üçer dakikalık eşit zamanlı yanıtladılar. Üç saat süren bu tartışma ile ilgili benim değerlendirmem, ileriki dönemler için önemli bir demokratik tartışma ortamına zemin hazırlanması açısından önemli bir ilk adım olduğu yönünde. Bu düşünceyi ortaya koymamın nedeni, son 17 yılda seçimler öncesi karşı karşıya gelmeyen liderlerin söylemleri, giderek daha sert ve ötekileştirici olmuştu. Yıldırım/İmamoğlu tartışması ise bana göre seçim öncesi siyaset dilinin sertliğinin yumuşaması açısında demokratik bir gelişmeye kapı açtı.
Şimdi bu programla ilgili izlenimlerime başlayayım. Önce moderasyon.
XKüçükkaya’nın moderasyonu iki tarafa eşit mesafede tarafsızlık içeriyordu. Tartışmanın sertleşmesini önleyiciydi. Bu tutum çatışma bekleyenlerin hüsranına yol açtı. “Tatsız tuzsuz bir programdı”, “Dağ fare doğurdu,” “İstanbul seçmenini etkileyecek sonuç çıkmadı ”, “Süre sonunda yeni sorular için süre verilmesi ön hazırlığın eksikliği” gibi eleştirel iddialara neden oldu. Bunlara pek de “haklıdır” diyemiyorum.
XMedyadaki İmamoğlu taraftarları da, Yıldırım taraftarları da konumlarını koruyup, “Biz kazandık” yorumlarını yaptılar. Bu yorumların ayaklarının yere basması için hafta sonundaki seçim sonuçlarını bekleyeceğiz.
XMAK Danışmanlık’ın program sırasında 33 bin kişilik soruşturmasına göre yüzde 52 programı baştan sona izlediğini belirtirken, yüzde 13 kısmen izlediğini, yüzde 10 TV ve sosyal medya yorumlarına baktığını, yüzde 25 ise izlemediğini belirtti. İzleyenlerin yüzde 44’ü Yıldırımı, yüzde 46’sı İmamoğlu’nu başarılı bulurlarken, yüzde 10 ise bu konuda görüş belirtmedi.
XTartışma Kücükkaya’nın “Biz bu seçime neden gidiyoruz” sorusuyla başladı, AA’nın veri akışını durdurması, zarftaki dört pusuladan birinin geçersiz üçünün geçerli sayılması konularıyla sürdü. XBelediyenin israf, sayıştay raporlarındaki yolsuzluk, İmamoğlu’nun evrak kopyalaması gibi konular, Ordu’da VIP’de yaşanan tartışmalar ele alındı. Xİstanbul’un çevre, yeşil, işsizlik, gençlik, kreş, kadın, çarpık kentleşme, Suriyeliler, ulaşım gibi sorunları karşısında adaylar yapacaklarını anlattı. Xİstanbul’un kürt kökenli seçmeninin kendilerine niye oy verebileceği Yıldırım ve İmamoğlu tarafından açıklandı. XBelediyenin sivil toplum kuruluşlarına verdiği destekler ele alındı. O konuda adaylar farklı düşünceler ortaya koydular. XYıldırım “Yalan/yalancı”, “Oylar çalındı” değerlendirmeleri ve araya girmeleriyle İmamoğlu’nu kızdırmak isterken, İmamoğlu da , “Çalan kim”, “Zarftaki dört pusuladan üçü temizken, nasıl biri sorunlu” sözleriyle Yıldırım’ı sıkıştırmaya çalıştı, partisini “kibirli” olmakla suçladı. XYıldırım iki kez üstü kapalı FETO konusuna değinince Küçükkaya her iki adaya da “Fetö okullarında okudunuz mu, Pensilvanya’ya gittiniz mi?” sorularını yöneltti. İkisi de “hayır” yanıtını tekrarlarken, sosyal medyada Yıldırım’ın Fetullah Gülen’in kadeşinin Erzurum’daki cenazesine katılmasının fotoğrafı servis edildi.
Tartışma çok renkli, espirili ve yüksek tonda geçmedi. O nedenle eleştirilere de muhatap oldu. Ama ben yine de ileriki seçimler dönemi için demokratik tartışma ortamı yönünde atılan bir adım olduğunu düşünüyorum.