Küresel ticaret gelişmeleri
Çin- ABD ticaret savaşları, koruma- cılık eğilimleri ve getirdiği derin belirsizlikler dünya gündeminin odak noktasını oluşturuyor. ABD Çin’den ithal edilen 550 milyar dolar tutarında ürüne vergi getirdi. Çin de misilleme olarak 185 milyar dolarlık ABD ürününe vergi uyguluyor. ABD ile Çin arasında birinci aşama ticaret anlaşmasına ilişkin müzakereler ise devam ediyor; gelinen noktada en iyi sonuç, 15 Aralık’ta devreye girmesi beklenen ve Çin’den ithal edilen mallara daha yüksek vergi oranı uygulamasının ertelenmesi olabilir. Basındaki haberlere göre, ticaret anlaşması için Çin tarafının önceliğinin de mevcut gümrük vergilerinin, geniş kapsamda, geri çekilmesi olduğu belirtiliyor. Olası bir anlaşma büyük ihtimalle 2020 yılına kalabilir.
Çin ve ABD arasındaki ticaret savaşlarının özü için, teknoloji ve inovasyon alanındaki bir güç savaşı diyebiliriz. Çin 2025 yılında yüksek teknoloji sektöründe hakim üretici olmak istiyor. Robotik, uzay teknolojileri, yeni enerji teknolojileri vb. gibi, ABD ise teknolojideki liderliğini kaptırmak istemiyor.
Çin, know-how’a erişmek için Çin’de yatırım yapan firmalardan teknoloji transferi yapmalarını talep ediyor. ABD de Çin’in fikri mülkiyet için daha fazla ödeme yapmasını ve ABD firmalarının Çin’de daha fazla fikri mülkiyet lisansı alabilmelerini talep ediyor. Dolayısıyla kısa vadeli çözümler gelse de bu konular açısından müzakereler uzun sürecek. Çin ayrıca, Tek Yol Tek Kuşak Projesi ile İpek Yolu’ndan geçen ülkelere deniz ve kara yoluyla yatırım yaparak (alt yapı yatırımları vb.) bu ülkelerle ticaretini artırıyor. Projeye 2027 yılına kadar 1,3 trilyon dolar harcama yapılması bekleniyor.
Sonuç olarak problemlerin mahiyeti derin. Ticaret anlaşmazlıklarının getireceği politika belirsizlikleri bulunuyor. Diğer taraftan, her iki ülke kısa vadede bir çözüme gitse bile belki önümüzdeki 10 yılı boyunca bu mücadele son bulmayacak.
Bir diğer önemli konu ise, küresel çapta birçok bölgede, düşük büyümeden dolayı belirginleşen popülist politikaların küreselleşme üzerinde getireceği tehdit. Zira, küresel büyüme ile ticaret büyümesi eş anlı gidiyor. Kriz sonrası dönemde küresel ticaret büyümesi önemli ölçüde yavaşladı ve büyümeyi aşağı çekti. Gelirin paylaşımı sorunu da ticaret savaşlarına zemin hazırladı ve gitgide küreselleşmeden geri adım noktasına gidildi. IMF, 2019 global ticaret büyümesini %1, ekonomik büyümeyi de %3 olmasını öngörüyor. Ekonomik büyümenin de altında bir ticaret büyümesi, küreselleşmeden de geri adım anlamını taşıyor. IMF, ticaret anlaşmazlıklarının 2020’de kümülatif olarak 700 milyar dolarlık milli gelir kaybı getirebileceğini (küresel milli gelirin %0,8’i) ve bunun önemli bir kısmının piyasa tepkisi ve güven kaybı gibi ikincil etkilerden kaynaklanabileceğini öngörüyor.