AROLAT’TAN
‘‘Engürü’den Ankara’ya’’ isimli çalışma, başkentin 70 yıllık (1892-1962) gelişimini anlatıyor. İletişim, Yapı Kredi ve Heyamola gibi öncü yayınevlerinin sürdürdüğü kent araştırmalarının kesintiye uğramadan devamını diliyorum.
COVID-19 günlerinde okuduğum kitaplardan biri de İhsan Serdar Kaynar’ın ‘’Engürü’den Ankara’ya Ankara’nın İktisadi Tarihi (1892-1962)’’ çalışması oldu. Hem kent merkezinin gelişmesi, hem de ilçelerinin evrilmesi bu dönem içinde ele alınıyor.
Osmanlı İmparatorluğu’nun bir küçük vilayeti olarak başlayan öykü, kente demiryolunun gelmesiyle değişen yüzü, kente ve ilçelerine 30 yıl süren göçün sağladığı gelişme yansıtılıyor. Ankara’nın 1928’de başkent olmasından sonra çağrılan Alman uzman Prof. Jansen bir imar planı hazırlayarak kentin yeni gelişme alanını kurguluyor. Konut ihtiyacı için 3 bin konutluk memur evleri düzenliyor. Gelişme alanına dönük yeni caddelerin açılması ve meydanların yapılması planlanıyor. Bu planda yer alan ve Eskişehir yolu üstünde olan bölgede, daha sonra 1956‘da ODTÜ’nün temelleri atılıyor. Cumhuriyet’in iktisadi şekillenmesinin Ankara’dan başladığını bu çalışmadan çok açık bir şekilde görüyoruz.
1924 yılında Ankara’da bir çiftlik kurulması kararlaştırılıyor. 1925 yılında Yassı Düzü mevkiinde tren yoluna yakın bir çiftlikte 14 bin dönüm yer açılarak hububat ekiliyor. Üzümlerinden şarap üretiliyor. Zamanla Atatürk Orman Çiftliği adını alan çiftliğin ürünleri hem çeşitleniyor, hem de her yıl artıyor. 1933’te bu çiftlik sahasında malt ve bira fabrikası kuruluyor. 1926 senesinde kurulan çimento fabrikası kentteki ilk sanayi kuruluşu. Fabrikanın üretimi zamanla 30 bin tona yükseliyor.
Savunma sanayi için Kırıkkale’de silah, barut ve fişek fabrikası kuruluyor. Kaynar bu önemli araştırmasıyla başkentimizin Engürü’den başlayarak Ankara oluşuna dek süren 70 yıllık değişimini ayrıntılı bir şekilde araştırıyor.
Bu kitabı okurken, ömrümün ilk 20 yılının geçtiği Ankara’yı daha iyi tanıma fırsatı buldum. Böyle çalışmaların tüm kentlerimiz için ne denli önemli olduğuna DÜNYA Anadolu Sohbetleri‘nden birebir tanığım. Bu nedenle İletişim, Yapı Kredi ve Heyamola gibi öncü yayınevlerinin sürdürdüğü ‘’kent araştırmaları”nın kesintiye uğramadan devamını diliyorum.