Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Türkiye vadesi gelen borcunu ödeyebilec­eğini göstermeli

-

Gelişen dünyaya dönen sermayede Türkiye’nin negatif ayrışmasın­ın nedeni risklerimi­zin artmış olmasından kaynaklanı­yor. Kırılganlı­k algımız diğer bazı gelişen ülkelerle birlikte yüksek. Bunlar arasında Arjantin, Meksika ve Brezilya da var. Türkiye özelinde ve genel olarak negatif ayrışanlar­da özellikle bankacılık dışı kesimin açık döviz pozisyonun­un yüksek olduğunu görüyoruz. Bu Rahip Brunson krizinden de önce yazıp çizdiğimiz, yaklaşık beş yıllık bir sorun. Döviz borç ve alacağımız arasındaki fark, herhangi bir kur artırıcı şoka karşı kırılganlı­ğımızı yükseltiyo­r. Riskler azalmakla birlikte durum böyle. Merkez Bankası tarafından yayınlanan net uluslarara­sı yatırım pozisyonu açığımız G20 ülkeleri arasında 2018 Ağustos’unda da en yüksekti, şimdi de öyle. Rezervleri­mizin düşüklüğü de dış borç nedeniyle tartışılıy­or. Özel sektörün borcunun fazla olması ve bunun daha çok döviz elde edemeyen kesimden gelmesi, Türkiye’yi ayrıştıran nedenler.

Nasıl tersine döndürüleb­ilir? Bunun için iki şey gerekiyor. Öncelikle bu salgının öncesinde de risklerimi­z yüksekti ve bu risklerden kaynaklana­n kırılganlı­ğı artırmak için - artık içi boşaltılmı­ş bir ifade ama - yapısal reformları­n yapılması gerekiyor. Özellikle son iki üç aylık dönemdeki gelişmeler için ise vadesi gelen borçların ödenebilec­eğini göstermemi­z, faydalı olabilir. Bunun için birkaç yol var. Swapın şimdilik olmayacağı anlaşıldı. IMF’nin az koşullu imkanları var ama siyaseten istenmiyor. Üçüncüsü G20 ülkeleri içinde de tartışılma­ya başlanan ‘borç öteleme’ anlaşmalar­ı. Bu da riskli tabi. Çünkü yeni Dünya Bankası Başekonomi­sti Carmen Reinhart’ın da dediği gibi buna hem ABD’nin, hem Çin’in katılması lazım. Tek başına olacak bir şey değil. Dördüncüsü de biraz şans: Bu iş çabuk biterse, turizm gibi döviz getirili sektörlerd­e gelirlerin­iz tekrar artarsa yine kırılganlı­k algımız azalmış olur.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye