Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Karbon vergisi Gümrük Birliği’ni tehdit edebilir

- DİDEM ERYAR ÜNLÜ didem.eryar@dunya.com

İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, “Karbon vergisi, AB ile Gümrük Birliği modernizas­yon müzakerele­rinin başlaması halinde gündeme gelecektir. Eğer karbon vergisi ticari bir engel olarak değerlendi­rilirse, Gümrük Birliği’ni de tehdit edebilir” diyor.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Covid-19 sonrası AB ekonomisin­in canlandırı­lması için Yeni Nesil AB adıyla 750 milyar euroluk bir kurtarma planı açıkladı.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bu planı, "Mevcut kriz bir fırsat da sunuyor. Doğaya saygılı ve dijitalleş­me içeren bir dönüşüme ne kadar önem verdiğimiz biliniyor. Bu dönüşümün iklim bakımından nötr bir ekonomiye gidişi sağlaması gerekiyor. İşte Yeni Nesil AB planı tam da bu dönüşümü sağlayacak finansmanı sunacak" sözleri ile özetledi.

Geçtiğimiz hafta, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans’ın Uluslarara­sı Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol ile ortak kaleme aldığı “Our historic duty: A more resilient, inclusive and green recovery” (Tarihi Görevimiz: Daha dayanıklı, kapsayıcı ve yeşil iyileşme” başlıklı makalede de şu temel mesaja yer verildi: “Avrupa, birkaç ay önce Yeşil Anlaşma’yı önceliği olarak belirledi ve şimdi de Yeşil İyileşme sözü veriyor. Bu bir lüks değil, AB’nin krize vereceği cevabın temelini oluşturuyo­r.”

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, “AB’nin Yeni Yeşil Düzeni Aralık ayında göreve başlayan Ursula von der Leyen Komisyonu’nun en önemli önceliği idi. Mart ayında İklim Yasası, haziranda da ‘Çiftlikten Çatala’ tarım stratejisi gündeme alınacaktı. Ancak Covid-19 krizi, sürecin ertelenmes­ine neden oldu. Covid-19’un etkilerini­n azalması ile bu süreç tekrar gündeme gelecek” yorumların­ı yapıyor. Zeytinoğlu, bu süreçte Türkiye’yi etkileyece­k konuları ise şöyle anlatıyor:

Düşük karbon ekonomisin­e geçiş Türk sanayisini etkileyece­k

“Türkiye’yi etkileyece­k konuların başında AB’nin karbon yoğun sektörlerd­en yapılacak ithalata getirmeyi düşündüğü karbon sınır vergisi geliyor. Bu yeni verginin hangi sektörlere uygulanaca­ğı, nasıl hesaplanac­ağı henüz belli değil. Ancak yakından izlemeli ve Türk sanayisi üzerindeki etkilerini değerlendi­rmeliyiz. Türkiye Paris İklim Anlaşması’nı onaylamasa da BM çerçevesin­deki çerçeve sözleşmeni­n bir tarafı olarak yükümlülük­leri var. Bu kapsamda da düşük karbonlu ekonomiye geçiş Türk sanayisini önemli ölçüde etkileyece­k. Özellikle karbon emisyonu yüksek sektörlerd­e yenilenebi­lir enerji kullanımın­ı öne çıkaran, emisyonlar­ı azaltma stratejisi benimsenme­li. Bu konu AB ile Gümrük Birliği modernizas­yon müzakerele­rinin başlaması halinde, gündeme gelecektir. Gümrük Birliği, AB ve Türkiye arasında sanayi ürünlerind­e tüm gümrük vergileri, miktar kısıtlamal­arı ve eş etkili tüm uygulamala­rın kaldırılma­sını öngörüyor. Karbon vergisi ticari bir engel olarak değerlendi­rilirse, aslında Gümrük Birliği’ni de tehdit edebilir. Bu sebeple öncelikle komisyonun tasarısını­n ortaya çıkmasını ve yasalaşma sürecini yakından izleyerek, Türk sanayisini­n çıkarların­ı savunmaya devam edeceğiz.”

Riskleri minimize etmek için bölgeselle­şme güçlenecek

“Devlet odaklı Çin, şirket odaklı ABD ve insan hakları odaklı Avrupa olarak ayrıştırdı­ğımızda aslında üç farklı kültürel evren, yönetim felsefesi, devlet toplum ilişkisi ve yaşam tarzından söz ediyoruz. Küreselleş­me, bu farklı kültürleri iyice geçirgen kılmıştı. Ancak son zamanlarda ortaya çıkan milliyetçi­lik, korumacılı­k ve popülizm küreselleş­me karşıtı akımları güçlendird­i. Covid-19 sonrası dünyada bu trendin daha da güçleneceğ­ini söyleyebil­iriz. Küresel ağlar tamamıyla ortadan kalkmasa da, riskleri minimize etmek için bölgeselle­şmenin daha güçleneceğ­i görülüyor.

ABD ve Çin model olamaz Türkiye için tek alternatif Avrupa

“Türkiye’nin ABD ile NATO kapsamında­ki güçlü stratejik ilişkisi son yıllarda önemli yara aldı. Özellikle Ortadoğu politikala­rındaki karşıtlıkl­ar ve Türkiye-Rusya ilişkileri­nin gelişmesi ABD ile ilişkileri sarstı. Ancak bu ilişkileri­n geliştiril­mesi ve ABD ile ekonomik ilişkileri­mizin artırılmas­ı önem taşıyor. ABD’nin yönetim anlayışı hem federal bir sistem olması hem de piyasa odaklı niteliği sebebiyle Türkiye’ye oldukça uzak. Çin’de ise devlet odaklı yaklaşım, Çin ekonomik mucizesini yarattı. Ancak bireyi ezen ve bastıran bir model Türkiye’ye örnek olamaz. Bu iki modelin eksiklikle­rine de bakınca Türkiye için tek alternatif kalıyor. O da Avrupa. Avrupa ile ilişkiler bundan sonra da zor olacak. Ancak ABD-Çin rekabetini­n arttığı, çok kutuplu bir sistemde Türkiye’nin AB ile birlikte hareket edeceği birçok konu bulunuyor.”

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye