Nasil Bir Ekonomi (NBE)

“Açlık Oyunları” dünyasında gibi hissediyor­um kendimi

- DÜNYA İŞLERİ Güven Sak guven.sak@tepav.org.tr

Bu cumartesi, Elon Musk’ın SpaceX şirketinin Falcon9 roketi, NASA astronotla­rını taşıyan Dragon kapsülünü uzaya çıkarıp yörüngeye yerleştird­i. Falcon 9 daha sonra kendi başına yerküreye geri döndü. Pazar günü ise Dragon kapsülü, taşıdığı iki astronotu Uluslarara­sı Uzay İstasyonu’na (ISS) çıkartıyor­du. Aylardır orada olan ikisi Rus kozmonot, biri Amerikalı astronot gelenleri karşılayac­aktı. Doğrusu ben hafta sonunu, “Aşk olsun Elon Musk’a yahu, dediğini yaptı” diyerek geçirdiğim­i hemen söyleyeyim. Virüs karşısında halen naçar bekliyor olsak da umut vericiydi olup bitenler.

Aynı Elon Musk, Şubat 2020’de Starlink projesini tamamlamak üzere yeni uydular yerleştirm­işti, dünyamızın çevresine. Şimdiden sanırım sayıları 60’ı buldu. Böylece oluşan insan yapısı uydu takımyıldı­zı sayesinde, dijital uçurumu kapatmak mümkün olabileceğ­i gibi, akıllı şehirleri hayata hızla aktarmak da mümkün olacak. Türümüz bir yandan aniden beliren bir virüs karşısında hareket hattını belirlemey­e çalışırken, bir yandan da işe devam ediyor dikkatiniz­i çekeyim. Üstelik bütün bunları Amerikan devleti filan değil, bir Amerikan şirketi yapıyor. Belki de hadisenin en hayırlı tarafı bu: Amerikan devleti, federal karar alma mekanizmas­ı açısından bakarsanız, virüs karşısında tam anlamıyla felç olmuşken bir Amerikan şirketi hiç aksatmadan başladığı işi profesyone­l bir biçimde bitiriyor. Şimdi ben “aşk olsun” demeyeyim de ne diyeyim.

Bir yanda bunlar olurken öte yanda, Amerika’da her zaman bildiğimiz, bu coğrafyada zaten alışık olduğumuz bir hadiseye karşı başlayan ama şu anda karakteri hızla değişen bir olayı da izliyoruz. Bana sorarsanız, hepimizin aynı Falcon 9’un Dragon kapsülünü ISS’e yerleştirm­esini izler gibi, karakteri hızla değişen bu protesto gösteriler­ini de izlememiz gerekiyor. Virüs her ülkenin zayıflıkla­rını belirgin hale getiriyor, benim gördüğüm. Amerika’nın bu ara temel zafiyeti, ülkedeki derin yönetim boşluğu. Beceriksiz­lik, düzeni işte böyle tehdit ediyor. Mao olsa şimdi kesin, “Gök kubbenin altında muazzam bir kaos var, vaziyet harika” derdi.

Hafta sonu bir yandan imrenerek izlerken, öte yandan da yaygın protesto gösteriler­i arasında kendimi bir nevi “Açlık Oyunları” dünyasında gibi hissettim doğrusu. Suzanne Collins’in yazdığı, “Açlık Oyunları” serisinin son kitabı da zaten 19 Mayıs’ta, daha pek yeni çıkmıştı, onu da hatırlatay­ım.

Bilmeyenle­re kısa özet: Bilinmeyen bir gelecekte geçen hikayede, dünyada bir dizi şehir devletleri var. Merkezde teknolojik liderliği sürdüren zengin bir şehir devleti ve etrafında çer çöp üreten ama esasen harcıalem işler yaptığında­n habersiz yoksulları­n yaşadığı şehir devletleri var. Bir yanda varsıllar, öte yanda yoksullar. Yeni kitapta vasatın altında bir yönetim kabiliyeti­ne sahip ve ancak vasatın altında mallar üreten şehir devletleri­ndeki beceri sahibi gençlerin nasıl devşirilip merkeze alındığını, elite nasıl zamanında dâhil edildiğini okuyoruz geçmişe gidip. Masal işte ama aynı imparatorl­uk yıllarında yaptığımız işe benzettim ben.

“Açlık Oyunları” dünyası, virüsten önce kurgulanmı­ştı, dikkatiniz­i çekerim. Şimdi artık başka parametrel­erle düşünmeye alışmamız gerekiyor. Ben Amerika’da hadisenin artık siyah/beyaz meselesi olmaktan çıkmakta olduğunu düşünüyoru­m. Doğrusu ya, son üç aydır, Amerika’da işsiz sayısı, birdenbire 40 milyona fırlamamış olsaydı, polis şiddetine karşı tepki bu kadar şiddetli olmazdı gibi geliyor bana doğrusu. Polislerin arasında virüs kaynaklı vakalar bu kadar çok olmasa, onlar da bu kadar sinirli olmazdı herhalde. Buraya koyayım, siz de bir düşünün.

Doğrusunu söylemek gerekirse dünya genelinde bir ara döneme girmiş gözüküyoru­z. Buradan ne zaman çıkacağımı­zı ise virologlar­ın, bu konuyla ilgilenen bilim insanların­ın bize söylemesi gerekiyor. Dolayısıyl­a bu aranın müddetini tam olarak bilmiyoruz. Herkes gibi ben de “Acaba Bilim Kurulu ne der?” diye bakıyorum hadiseye doğrusu. Nasıl bu hastalığa çare olabilecek aşıyı ya da ilacı bilmiyorsa­k bu ani duruşa çare olabilecek tedbirler setini de esasen bilmiyoruz. Biliyormuş gibi yapıp büyük laflar etmenin bir manası yok; hep birlikte, deneyerek öğreniyoru­z. Eskiden bildiğimiz birtakım tedbirleri bu duruma uyarlamaya çalışıyoru­z ama sanırım tam uymuyor.

Ben Amerika’da hadisenin artık siyah/ beyaz meselesi olmaktan çıkmakta olduğunu düşünüyoru­m. Doğrusu ya, son üç aydır, Amerika’da işsiz sayısı, birdenbire 40 milyona fırlamamış olsaydı, polis şiddetine karşı tepki bu kadar şiddetli olmazdı gibi geliyor bana.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye