Artık Türkiye’de “Çin’e ne satabiliriz” devri başlamalı
Çin ekonomisi 1978 yılından 2013 yılına kadar 35 yıl boyunca yılda ortalama yüzde 10 büyümüş. Büyüme hızı özellikle Çin için psikolojik sınır olarak görülebilecek yüzde 7’lere gelmiş. 2018’de bu seviyenin de altına düşerek yüzde 6 seviyesine ulaşması ise ülkede yeni normal olarak tarif edilmiş.
2018 yılında Çin ekonomisi 1980 yılına göre 40 kat büyümüş. 1990 yılında dünyanın 11. ekonomisi olan Çin, bugün 14,2 trilyon dolar gayri safi milli hasılası ile dünyanın 2. büyük ekonomisi durumunda. 2030 yılında ise dünyanın en büyük ekonomisi olacağı iddia ediliyor.
Artık Türkiye açısından “Çin’e ne satabiliriz” devri başlamalıdır. Çin nüfusunun yaşlı olduğu ve 2030 yılında 300 milyon yaşlı olacağı unutulmamalıdır. İşte analitik düşünmek demek bir ülkenin kültürünü, bunun için de insanını tanımakla başlar. Çin’in bu demografik haritası özellikle turizm açısından büyük fırsatları beraberinde getiriyor.
Dünyanın en büyük 2. ekonomisi konumunda olan Çin ile ticaretimizde Türkiye önemli bir oranda dış ticaret açığı veriyor. 2018 yılında ihracatımız bir önceki yıla göre 2,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde Çin’den ithalatımız 20,7 milyar dolar oldu.
2019 yılında ise Çin’e ihracatımız 2,5 milyar dolara düşerken, ithalatımız 21,8 milyar dolara yükseldi.
Türkiye’nin Çin’e ihracatı toplam ihracatımızın yüzde 1,8’ini oluşturuyor. Çin’den yapılan ithalat ise toplam ithalatın yüzde 10’u seviyesinde.
Çin’e ihracatımızın yüzde 80’i mermer ve travertenler, krom, boratlar ve diğer maden ürünleri. Elektrikli makine ve cihazları, demir, çelik ve sanayi kollarında kullanılan makine ve cihazlar ile bilgi işlem makineleri ise ithalatımızdaki başlıca ürünler.
Çin’deki nihai tüketicilere dönük, katma değeri yüksek, orta ve daha üstü gelir gruplarına hitap eden ürünleri ihraç edebiliriz. Bunlar arasında işlenmiş her türlü gıda ürünü, hazır giyim, kürk ve deri ürünleri, ev tekstili ve halılar, kuyumculuk ürünleri, ısıtmada kullanılan kombiler, banyo su ısıtıcıları, radyatörler, mobilya ürünleri özellikle üst gelir grubuna hitap eden ürünler ile bebek, çocuk ve genç odaları satılabilir. İhracatçılarımızın sektörler itibariyle düzenlenen fuarlara daha yoğun şekilde katılmalarında fayda var.
Tabi ki COVID-19 sonrasında bunun yöntemleri değişecek. Ticaretin şekli farklılaşsa da değişmeyen tek şey ticaretin kendisi olacak.