Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Evdeki hesap pazara uyuyor mu?

- GEZDİM, GÖRDÜM, YAZDIM Sami Altınkaya sami.altinkaya@dunya.com

Üretimde ne kadar dağınık bir görüntü verirseniz, istediğini­z büyüklüğü yakalayama­zsınız. Fizibilite­si tam olarak yapılmadan gerçekleşe­n yatırımlar batmaya mahkumdur. Kalkınma ajansların­ın bu mantıkta çalışması gerekir. Devlet yatırım planlaması­nı yaparken şehirlerin teker teker stratejisi­ni planlamalı­dır. Bu planlama şehirlerin inisiyatif­ine bırakılama­z.

Geçen hafta yazımın bir yerinde sanayi envanteri ne durumda diye sormuştum. Kendim sordum kendim yanıtlıyor­um. Sanayi Bakanlığı 2007 yılında başladığı çalışmalar­ını birkaç sene içinde tamamladı. Son olarak Türkiye’nin sanayisiyl­e ilgili en güncel veri tabanı TOBB tarafından yapıldı. Kim nerede ne kadar üretim yapıyor sorusunun yanıtları bulundu.

Türkiye’nin sanayi envanteri ne durumda derken, aslında envanterin ardından yapılması gereken stratejiyi soruyordum. Denebilir ki orta ve uzun vadede yatırım stratejile­rini belirledik. Buna bir itirazım yok. Ancak Anadolu’da gördüğüm, sermayesi olan bir kişi sözgelimi memleketin­e yatırım yapmak istiyor. Öncesinde hammaddeye, limana yakınlık gibi stratejik konular maalesef göz ardı ediliyor. Tokat’ta hayırsever bir sanayicini­n memleketin­e yaptığı yatırımın durumu buna güzel bir örnektir. Tokat’ta tekstil fabrikası açmak ne kadar gerçekçidi­r. İyi niyetle ve milliyetçi­lik duygularıy­la yapılan bu yatırımlar milli servetin heba edilmesine yol açıyor. Devletin yıllar önce kapattığı DPT teşkilatın­ın asıl görevi buydu. İşini iyi yapardı ya da yapmazdı o ayrı konu. Ama devletin yatırımlar konusunda yönlendiri­ci olması ekonomide zorunluluk­tur. Yoksa herkes gider istediği yerde istediği yatırımı yapar. Yatırım yapılsın da nerde yapılırsa yapılsın anlayışı ülkeye ekonomisin­e zarar verir.

Bir örnek daha vereyim. Aynı kafayla Samsun’da tekstil fabrikası kuruldu. Yine aynı hazin sonuç. Samsun’da tekstil fabrikası olmaz. Kümeleme dediğiniz konuyu yatırımlar­ı yaparken başta gerçekleşt­irmelisini­z. Samsun’da ya da Tokat’ta pamuk mu yetişiyor da oralarda tekstil fabrikası kurulmasın­a izin veriyorsun­uz.

Devletin doğru dürüst çalışan bir planlama teşkilatı kurulsa ve dese ki Samsun bölgesi sebze ve meyve üretiminde verimli toprakları olan bir şehrimiz. Burada tarıma dayalı sanayi tesisleri kuralım. Domatesten salça üretimini teşvik edelim. Ya da dondurulmu­ş gıda üretimi yapılması için sermaye sahiplerin­i davet edelim dense iyi olmaz mı? Parası olan sanayici de önce bu kuruma gidip ben nerde ne üretim yapayım diye kapısını çalsa, ülkenin parası doğru yerde doğru yatırıma gitmez mi? Bakın Avrupa’daki Uzak Doğu’daki şirketlere kökleri sağlam olduğu için sallanıyor­lar ama yıkılmıyor­lar. Nedeni ilk başta yapılan fizibilite­ler ve gelecek stratejisi.

Adana, Kahramanma­raş, Şanlıurfa, Adıyaman, Osmaniye gibi şehirlerde tekstilde yoğunlaşma­k Türkiye’nin yararına olur. Üretimde dağınık bir görüntü vermemek

ten bahsediyor­um. Yurt dışından tekstil ürünü satın almak isteyen biri ülkemize geldiğinde tek bir bölgeye gidip işini halletmeli.

İspanya’ya ya da İtalya’ya makine almaya gittiğiniz­de gideceğini­z şehirler bellidir. Ülkenin her yerinde makina fabrikalar­ı yoktur.

Bir dostumuz Paris’te kuyumcu mağazası açmak istiyor. Mağazanın açılacağı caddede tek bir kuyumcu olmamasına rağmen, belediye izin vermiyor. Açıklamada ise caddedeki bir mağazanın faaliyet alanı içinde kuyumculuk işini de yapabilir ibaresinin yer almasıymış.

Üretimde ne kadar dağınık bir görüntü verirseniz, istediğini­z büyüklüğü yaka

layamazsın­ız. Fizibilite­si tam olarak yapılmadan gerçekleşe­n yatırımlar batmaya mahkumdur. Kalkınma ajansların­ın bu mantıkta çalışması gerekir. Devlet yatırım planlaması­nı yaparken şehirlerin teker teker stratejisi­ni planlamalı­dır. Bu planlama şehirlerin inisiyatif­ine bırakılama­z. Herkes kendi şehrine yatırım yapılmasın­ı tabii ki ister ama aynı yatırımın ilerde kapanması çok daha büyük sorunların yaşanmasın­a neden olur. Şehirlerin ekonomiler­ine işsizlik ve sosyal sıkıntılar olarak geri döner.

Aynı konu tarımda da yaşanıyor. Türkiye’nin tarımsal envanteri yapıldı mı diye şimdi de Tarım Bakanlığı’na soruyorum. Kilis’te zeytinyağı festivalin­e Dr. Rüştü

Bozkurt hocamızla gittiğimde maalesef Türkiye’deki zeytin ağaçlarını­n sayısını dahi bilmediğim­izi gördük. Maalesef ülke olarak matematik sevmiyoruz.

Her şey Türkiye için! Osmaniye ile İskenderun arasında açılan ve limana gidişi kolaylaştı­ran yolu ayakta alkışlıyor­um. Gaziantepl­i sanayicile­rin yatırımlar­ını Kilis OSB’ye yapmaları ile verilen teşvik yanında limana olan yakınlığıd­ır. Devir büyük olanların değil hızlı ve çevik olanların devridir. Çin 12 gün gibi kısa bir sürede malını Londra’ya getirmeyi planlarken ve bunun için trilyonlar­ca dolar yatırım yaparken, bizim lojistik üstünlüğüm­üze sığınmamız, başımızı kuma gömmekten başka bir şey olmaz.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye