“Maliyetine ihracat yapıyoruz”
Erzurum’da geçmişte büyük çaplı yatırım olarak bir çimento bir de şeker fabrikası olduğunu belirten Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası ve Aşkale Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik, 1992 yılından sonra kentin artık başka illerde yatırım yapar hale geldiğini söyledi. Yücelik, o yıllarda Aşkale'nin Özelleştirme İdaresi’nden çimento fabrikası aldığını, ardından Erzincan ve hiç kimsenin yatırım için gitmediği Van gibi kentlerde ciddi yatırımlar yaptıklarını kaydetti. Doğu Anadolu Bölgesi’nin istenilen seviyede gelişemediğini ve birçok bölgenin gerisinde kaldığını söyleyen Yücelik, bu nedenle sektör olarak gece gündüz çalışarak bölgeye ve inşaat sektörünün gelişimine katkı sunduklarını söyledi. Binanın hızlı bir şekilde tamamlanmasına olanak sunan, konfor sağlayan çimento ve beton sektörünün, parasını ancak inşaat bitince aldığını vurgulayan Yücelik, ”Bugün içerde ve dışarda ölümüne yatırım yapıyoruz. Tümüyle kayıt içi çalışan bir sektörüz. Türkiye’de şu an dünyanın en büyük barajları yapılıyor. Bunu yapan bizim sektörümüz” dedi. “Buna karşın sektörümüz üvey evlat muamelesi görüyor” diye konuştu. Yücelik, “Girdilerimizin yüzde 70’ini enerji oluşturuyor. Enerji maliyetleri de bizi zorluyor.
Dolayısıyla dolar artarken girdi maliyetlerimiz de benzer biçimde artıyor. Maliyetine ihracat yapıyoruz. 40 ila 50 dolara satılan klinker 23- 25 dolara kadar inmişti. 27 dolara yeni çıktı. Bu milli sektörün girdiler konusunda hükümet tarafından desteklenmesi lazım. Dışarı bağlı girdilerle işimizi sürdürmek zor” diye konuştu.
“Dünyanın her tarafına yayılmalıyız”
Salgın döneminde bile üretimlerini sürdürmeye çalıştıklarını, bölge olarak daha iyi şeyleri konuşuyor olmaları gerektiğini ancak maalesef bölgenin geri kalmasını konuştuklarını aktaran Yücelik,
“Erzurum’da 159 bin çalışana karşı 82 bin emekli var. Bölgedeki geri kalış bizi üzüyor. 1 milyar dolar ihracat yapan şehirler varken biz hala 35 milyon dolarda kalıyoruz. Türk cumhuriyetleri bize yakın olduğu halde bunu değerlendiremedik. Bu durumun elbette ki coğrafi nedenleri var. Önemli merkezlerden uzağız. Türkiye’nin sorunu, güven, güven, güven… Kapasitemizi sadece yurt içinde değil yurt dışında da kullanmalıyız. Dünyanın her tarafına yayılmalıyız. Bunun için de hem kendimiz gayret göstermeliyiz hem de devletimiz yatırımlarımız için arkamızda olmalı” dedi.