“İstanbul yaşayan bir laboratuvar”
Hollanda’nın İstanbul Başkonsolosu Bart van Bolhuis, döngüsel ekonomiye geçişin ulaşımdan altyapıya, tekstilden enerjiye her alanda çok önemli yatırım fırsatlarını beraberinde getireceğini ifade ediyor.
Türkiye-Hollanda Ortak Ekonomik ve Ticaret Komitesi (JETCO) toplantısı geçtiğimiz ay sonunda gerçekleşti. İki ülke arasında 2019 yılı itibarıyla 9 milyar dolara ulaşan karşılıklı ticaret hacminin, önümüzdeki yıllarda 15 milyar dolar seviyelerine çıkartılması hedefleniyor. Bugüne kadar Türkiye’ye 25,7 milyar dolar doğrudan yatırım gerçekleştirmiş olan Hollanda, yüzde 15,9 pay ile Türkiye’de doğrudan yatırımı bulunan ülkeler arasında birinci sırada yer alıyor. Türkiye’den iş insanlarının Hollanda’da yaptıkları yatırımın tutarı 14 milyar dolara ulaşıyor. Bu rakam Türk iş insanlarının yurt dışında en çok Hollanda’da yatırım yaptığını ortaya koyuyor.
İki ülke arasındaki en önemli yatırım alanları ise, ileri tarım teknolojileri, organik tarım ürünleri, çevre ve atık yönetimi, yenilenebilir enerji, lojistik ve sağlık hizmetleri olarak ön plana çıkıyor.
JETCO toplantısı sonrasında görüşlerini aldığım Hollanda’nın İstanbul Başkonsolosu Bart van Bolhuis’in öncelikle önem verdiği konu döngüsel ekonomi. Hollanda, 2030’a kadar metal, fosil yakıt gibi ürünlerin girdisini yüzde 50 oranında düşürmeyi; 2050’ye kadar ise döngüsel ekonomiye geçmiş olmayı hedefliyor.
2013’ten 2017’ye kadar Hollanda Altyapı ve Çevre Bakanlığı’nda Avrupa ve Uluslararası İlişkiler Direktörü olarak görev yapan Bart van Bolhuis, Hollanda’nın AB başkanlığı döneminde ise, iklim politikası ve adaptasyonu, su yönetimi, döngüsel ekonomi ile akıllı ve yeşil hareketlilik alanlarında aktif olarak yer almış bir isim.
“İstanbul yaşayan bir laboratuvar” diyen, Bart van Bolhuis, döngüsel ekonominin farklı alanlarda sunacağı yatırım fırsatlarını şöyle değerlendiriyor:
Döngüsel ekonomi her sektörde önemli fırsatlar içeriyor
“Türkiye ekonomisi, yaşanan tüm krizlerde ne kadar dayanıklı olduğunu her defasında kanıtladı. Tekstil gibi güçlü sektörlerde büyüme geri gelecek. Hollandalı KOBİ'lerden Türkiye’ye önemli yatırımlar geliyordu. Önümüzdeki dönemde bu yatırımların yeniden canlanması için çalışmak gerekiyor. Özellikle de tekstil sektöründe döngüsel ekonomi modeli önemli fırsatları beraberinde getirecek. Sürdürülebilir üretim modellerine geçilmesi, plastik kullanımının azaltılması, geri dönüşüm teknolojilerine öncelik verilmesi çok önemli. Bu süreçte değer zincirlerine yatırım yapmak da büyük önem taşıyor. Türkiye bu konuda son derece istekli. Öte yandan girişimcilik ve kalifiye iş gücü açısından çok önemli bir pazar konumunda. Dolayısıyla, özellikle KOBİ'lerde döngüsel ekonomi farkındalığının artırılması, yeni iş fırsatlarının ortaya konulması gerekiyor. Hollandalı şirketlerin yanı sıra, birçok uluslararası şirket döngüsel ekonomi alanında Türkiye’deki değer zincirlerini olumlu bir şekilde etkiliyor. Unilever, Ikea, H&M bunlardan bazıları.”
Şehirleri büyük bir dönüşüm süreci bekliyor
“Döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde, şehirler de önemli bir konumda yer alıyor. Ulusal düzeyde harekete geçmek çok daha zor olsa da, şehirler kendi uygulamalarıyla çok aktif bir rol üstleniyorlar. Örneğin Amsterdam, kendi elektriğini üreten bir şehir. Amsterdam ve İstanbul arasında da önemli işbirlikleri var. İSKİ ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği kapsamında, şehri temiz içme suyuna kavuşturacak bir teknoloji sunduk. Musluk suyunun içilebilir olması ile ortadan kalkacak plastik şişe sayısını bir düşünün. Ya da İstiklal Caddesi’ni su basmasını engelleyecek depolama sistemlerinin şehre sağlayacağı faydayı… Şehir ortamında sürdürülebilir gıda üretimi, gıda atığının önlenmesi, sürdürülebilir lojistik hizmetlerinin sağlanması, geri dönüşüm, şehirlerin iklime uyumlu altyapıya kavuşması, depreme karşı dayanıklılığın artırılması, enerji verimliliği, sürdürülebilir su yönetimi, şehrin yeşil alanlarının artırılması, enerji alanında yerel üretim öne çıkan önemli yatırım alanları.”