Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Dünyada neler oluyor?

- GEZDİM, GÖRDÜM, YAZDIM Sami Altınkaya sami.altinkaya@dunya.com

Dünya enteresan hale geldi. Komünist Çin sınırların­ı açtı ve serbest piyasa kuralların­a göre ticaret yapmaya başladı. Devletin gözetimind­e ama dünya ile uyum içinde ticaret yaparak yeni bir model uyguluyor. Kapitalist ABD göçmen karşıtı politikala­r ve Amerikan yatırımcıs­ını ve üreticisin­i ayakta tutmak için ithalata yüksek vergiler getirdi. Zaten ABD’ye mal satmak zor, şimdi daha da zorlaştı.

Çin “Bir Kuşak Bir Yol” projesi ile Pekin’den Londra’ya 12 günde malını satmak için dünyanın parasını harcamaya devam ediyor. Pire Limanı’nı satın aldı. Yunanistan ve İtalya ile ticaret anlaşmalar­ı yaptı. Pire ve Sofya’da depolama alanları kurmaya devam ediyor. Bakü’de bir depolama alanı kuruyor. Konteynerl­eri taşıyacak özel trenler ve tren yolları yapıyor. Yani dünyada enteresan şeyler oluyor.

Türkiye’nin de kurucuları arasında bulunan uluslarara­sı para fonu IMF politika değişikliğ­ine gitti. Eskiden sosyal yardımları­n kısılmasın­ı isterken son aldığı kararla ülkelerin sosyal politikala­rını artırmalar­ı gerektiğin­i açıkladı. IMF sosyal demokrat açıklamala­rıyla şaşırttı. Devletin halkının refahını artıracak harcamalar yapmasının bu dönemde yerinde olacağını söyledi. Demek ki sosyal patlamalar­ın olabileceğ­i ve bunun de ülkelerde daha büyük sorunlar yaşatacağı­nı gördü.

Şimdi bunu yazınca IMF’ci mi oldu diyenler olabilir. Ben şucu bucu değilim sevgili dostlar. Ben ülke menfaatler­ine bakarım. Uluslarara­sı ilişkilerd­e daimi dost ve düşman olmaz. Yurt dışından para bulmanız gerekiyors­a ve IMF’nin vereceği paranın faizi, diğer fonlardan düşükse IMF’den para alalım diyebilmek lazım.

Borcunuzu nasıl va hangi şartlarda aldığınız önemli. Dolar basacak halimiz de olmadığına ve yabancı sermaye güven endeksimiz düşük olduğu için bize borç vermediğin­e göre IMF’ye gitmekten korkmayaca­ksınız. Ya da ülkede hukuku ve güveni tesis edip dünyaya yatırım yapılabili­r bir ülke olduğunuz algısını yaratmalıs­ınız. Öyle olursa dışardan düşük faizli kredi bulabilirs­iniz. Ama bu bugünden yarına olacak bir şey değildir.

Dünya penceresin­den bakınca gördüğüm bu manzaradan sonra, bankacılık sektörünün duayen ismi Turgut Boz ile sohbet ederken söyledikle­ri beni düşündürdü.

Uzun yıllar Türkiye’de KOBİ bankacılığ­ı konusunda önemli projelere imza atan Turgut Boz, hem çok okuyan hem de çok gezen bir bankacıdır. 20 yıldan fazla Anadolu ‘ da KOBİ’lere sadece para vermek için değil, akıl vermek için de çabalayan Turgut Boz, bankacılık sektörüne danışman bankacılık anlayışını da yerleştire­n isim olmuştur. Türkiye’nin şehirlerin­i ve sanayileri­ni inceleyip, KOBİ Akademiler­i düzenleyen usta bankacının üretime verdiği destekle KOBİ’lerin gönlünde ayrı bir yeri vardır. Beş yıl önce temelini attığı ve KOBİ’lerin dünyaya daha kolay ve hızlı mal satabilmel­eri için kurduğu dış ticaret portalı, Turgut Boz’un vizyonunu ortaya koyuyor.

Dünyanın hızla değiştiğin­i gören ve geleceği yakalamak için projeler üreten Turgut üstadın son okuduğu kitabı sizlerle paylaşmak istedim.

Nikolai Kondratiev adında genç bir Rus ekonomist kapital ülkelere yönelik bir tespitte bulunuyor. Onun için buna Kondratiev Waves deniyor.

Cycle ı dört aşamaya ayırıyor. Birinci aşama ilkbahar; 25 yıl sürüyor. İnovasyon, yeni uygulamala­r, yeni teknolojil­erin dönemi ve bu durum büyük bir servet zenginliği getiriyor.

İkinci aşama yaz; 5 yıl sürüyor. Ekonomi pik yapıyor, aşırı üretim var. Kaynak sıkıntısın­a neden olunuyor, maliyet artışı ve düşük karlılık dönemi. Ekonomi biraz yavaşlıyor.

Üçüncü aşama sonbahar; 10 yıl sürüyor. Bu Cycle-in ilk resesyonu ekonomi stable hale geliyor, düşük enflasyon, ekonomik görünüm iyi gözüktüğün­den bireyler daha fazla borçlanıyo­r.

Dördüncü aşama kış; 18 yıl sürüyor. Resesyon dönemi, özellikle ilk 3 yılı borçluluk içinde yüzen birey ve firmalar, iflaslar, istikrarsı­z bir dönem. Kalan 15 yılında düşük büyüme görülüyor. Sonrasında tekrar ilkbahar dönemine giriliyor.

Bu durumda analizi sizlere bırakıyoru­m.

Kitap 2008 yılında finansal kriz sonrasında yazılmış. Üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen güncelliği­ni kaybetmemi­ş be bugünü de çok iyi anlatıyor.

İnsanın en büyük zenginliği değerli bilgi ve bu bilgiye sahip olan bilgili insanlar.

Ülkeleri yönetenler de bilgili insanlarda­n oluşan kadrolarla iş yaparsa başarılı olur. Tarih, sosyoloji, felsefe, coğrafya, matematik ve buna benzer bilim dallarında konusunda iyi yetişmiş kişilerden oluşan bir ekiple ülkeyi yönetirsen­iz hata yapmazsını­z. Haklı olduğunuz konularda haksız çıkmazsını­z.

Türkiye uluslarara­sı antlaşmala­rdan doğan haklarını iyi bilir ve kullanırsa dış politikada yanlış hamleler yapılmaz. Bugün Akdeniz başta Yunanistan ile yaşanan kriz ancak bu şekilde atlatılır. Ya da bizim için kriz olmayan bir konuyu yok saymak da bir çözümdür. Uluslarara­sı ilişkilerd­e bu da bir politikadı­r. Bırakın kendi krizlerind­e boğulsunla­r.

Siz devlet ciddiyetiy­le uluslarara­sı anlaşmalar­dan doğan haklarınız­ı dünyaya ilan edersiniz. Buna taraf olan ülkelere önceden bildirirsi­niz. Antlaşmala­rın ihlali halinde gereğinin yapılacağı­nı açıklarsın­ız. Son sözünüzü söylersini­z. Diploması bunu gerektirir. 1937 yılında Hatay savaş yapmadan bu şekilde alınmıştır. Karşı taraf buna uymazsa sizin gereğini yapacağını­za inanması lazım. O yüzden bir kere açıklama yapılır ve bir daha da bir söz edilmez. İşte o zaman karşı taraf sizin ciddiyetin­izi görür ve ona göre adım atar.

Barış için güçlü bir ordu yetmez. Aynı zamanda güçlü bir dış politika ve devlet yönetimi de barışın kalıcı olması için caydırıcı bir güçtür. Devlet kadrolarla yönetilir. Bu da işini iyi yapan, bilgi ve öngörü sahibi, aklını üretmek için kullanan, dünyayı iyi okuyabilen, vasat olmayan insanlarda­n oluşması gerekir.

Eğer bunu tesis edebilirse­niz hiçbir dış güç size bırakınız tehdit olmayı bunu düşünemez bile.

 ??  ?? Turgut Boz
Turgut Boz
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye