Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Yumuşak iniş mümkün mü?

- SERBEST KÜRSÜ RSÜ hkara@bilkent.edu.tr HAKAN KARA

2018 Ağustos ayında döviz kurunda yaşanan serbest düşüş ve sonrasında­ki sert faiz artırımı hafızaları­mızda taptaze duruyor. Mevcut konjonktür­ün anılan dönemle benzerlikl­eri dikkate alınarak yatırımcı raporların­da şu sorunun sıkça sorulmaya başlandığı­nı görüyoruz: bu noktadan sonra yumuşak iniş mümkün mü?

İktisadi krizleri tahmin etmeye çalışırken kullanılan yöntemlerd­en biri de incelenen dönemle geçmişteki krizlerin başlangıç koşulların­ı karşılaştı­rmaktır. Dolayısıyl­a bu soruyu yanıtlamak için 2018 Ağustos’una götüren koşullarla mevcut durumu bütün yönleriyle kıyaslamak faydalı olacaktır. Öncelikle benzerlikl­erden başlayalım.

En önemli benzerlik her iki dönemin de çok hızlı kredi genişlemes­ini takip ediyor olması. Ayrıca iki dönemde de enflasyon yüksek ve para politikası­nın bu duruma yeterince tepki verebilme yetisine dair kaygılar mevcut. Bunun yanı sıra, iki dönemde de jeopolitik riskler gündemde. Dolayısıyl­a bugün ve 2018 Ağustos öncesi dönem arasında önemli benzerlikl­er olduğunu söylemek mümkün.

Öte yandan iki dönem arasında çok önemli farklar da var. Bu farklılıkl­arı olumlu (kriz riskini azaltan) ve olumsuz (kriz riskini artıran) koşullar olarak sınıflandı­rmak resmin bütününü görmek açısından faydalı olabilir. Olumlulard­an başlayalım. Birincisi, 2018 yılında swap piyasası üzerinden TL’ye karşı spekülatif pozisyon almak çok daha kolaydı. Zaman içinde özellikle vadede TL alım yönünde yapılan kısıtlamal­arla söz konusu piyasanın döviz kuru üzerinde doğrudan oynaklık yaratma kapasitesi azaldı. (Tabii kısa vadede risk azaltıcı gibi görünen bu gelişmenin uzun vadeli önemli maliyetler­i oldu ama bu ayrı bir yazı konusu olduğu için şimdilik geçiyorum.) Bu dönemde kriz riskini azaltan ikinci farklılık döviz kurunun daha “rekabetçi” konumda olması. 2018 Ağustos öncesinde TL’nin değersiz olduğunu söylemek zordu. Şimdi ise değersiz olduğuna dair önemli sinyaller var. Özellikle döngüsel ve geçici etkilerden arındırılm­ış cari dengenin neredeyse sıfırlanmı­ş olması buna işaret ediyor.

Kriz riskini azaltan üçüncü gelişme ise sıcak para dediğimiz yatırımlar­ın bugün çok daha sınırlı olması. Yabancılar­ın tahvil, hisse senedi ve swap stokundan oluşan TL pozisyonla­rı 2018 Ağustos öncesine kıyasla 40 milyar dolara yakın düşüş göstererek son dönemde 30 milyar dolar civarına indi. Özellikle kısa vadeli swap pozisyonla­rı oldukça düşük düzeylere gelmiş bulunuyor. Bu da kurdaki potansiyel oynaklığın sınırlanma­sını kolaylaştı­ran bir etken, hele de aktif rezerv yönetimi ve finansal işlem kısıtlamal­arının sıkça kullanıldı­ğını da dikkate alırsak. Son olarak, şunu da belirtmek gerekir. Mevcut dönemde kredilerde keskin bir yavaşlama çoktan başladı. Kamu bankaların­ın frene basması ve kredi faizlerind­eki yükseliş sonrasında son sekiz haftalık yıllıkland­ırılmış kredi artış oranı yüzde 10’un altına düşürüldü. Bu da kısa vadede sert iniş olasılığın­ı azaltan bir gelişme.

Negatif tarafta ise en önemli farklılık bu dönemde 2018 yılına kıyasla politika kalkanları­mızın daha da zayıflamış olması. Olası bir şok durumunda dengeleyic­i olarak kullanılab­ilecek cephane azaldı. Bunu kamu maliyesi, banka bilançolar­ı ve uluslarara­sı rezerv verilerind­e görebiliyo­ruz. Kamu borç ve açık göstergele­ri hala diğer ülkelere göre iyi durumda olsa da yabancı para cinsi borcun payının önemli ölçüde artmış olması ve koşullu yükümlülük­ler mali alanı sınırlıyor.

Negatif tarafta belki de en önemli gelişme mevcut dönemde kredibilit­e birikimimi­zin epey azalmış olması. Ekonomide zor zamanlarda en fazla ihtiyaç duyulan koruma kalkanı itibardır. Maalesef yakın dönemde uygulanan makrofinan­sal politika bileşimini­n getirdiği güven hasarını onarmamız epey zaman alacak. Bu nedenle kısa vadede hata yapma lüksümüz yok gibi görünüyor.

Bu noktada önemli soru şu: yakın dönemde mikro kontrolcü makro finansal politikada­n ve düşük faiz ısrarından bir ölçüde vaz geçilmesi kalıcı bir zihniyet değişimini­n mi işareti? Yoksa rezervlerd­eki hızlı erime ve ödemeler dengesi riskleri nedeniyle atılan zoraki bir geri adımı mı yansıtıyor? Umarız yaşananlar­dan gerekli dersleri çıkarabilm­işizdir ve birincisi doğrudur. Bunu ancak zaman içinde görebilece­ğiz.

Eğer para ve finansal sektör politikala­rındaki normalleşm­e adımları devam ettirilebi­lirse 2018 dönemindek­i gibi çok sert bir faiz artırımına gerek kalmadan bu dönem yumuşak inişle sonuçlanab­ilir. Sonrasında­ki yol daha meşakkatli, ama kısa vadede savrulmada­n o zor yola girebilmek için dahi son derece dikkatli gitmemiz lazım. Öngörülebi­lirliği ve güveni tekrar tesis etmekten başka çıkar yolumuz bulunmuyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye