Big-tech yine düşünce polisliğiyle suçlanıyor
Avustralya’da hükümetin talebi üzerine platformlarındaki yanlış bilgiye nasıl müdahale edeceklerini çerçeveleyen bir dezenformasyon tüzüğü yayınlayan teknoloji devleri, Twitter’ın ABD’deki Muhafazakar Siyasi Hareket Konferansı sansürü sonrasında bir kez daha “düşünce polisliğiyle” suçlanıyor.
ABD eski Başkanı Donald Trump’ın da konuşmacı olduğu her yıl düzenlenen Muhafazakar Siyasi Hareket Konferansı (CPAC) öncesinde Twitter’ın etkinliğin sitesini “Bu bağlantı güvenli olmayabilir” başlıklı bir uyarıyla etiketlemesi, dünyanın en değerli şirketlerine dönüşen sosyal medya ve internet devlerinin siyasetteki söz haklarına ilişkin tartışmaları tekrar alevlendirdi. Avustralya’da önümüzdeki dönemlerde emsal olarak kullanılabilecek nitelikte bir “dezenformasyon tüzüğü” hazırlayan teknoloji devlerinin kimin sesini kısıp kimin sesini açacağı tartışmaları, siyasi arenadan ayrılıp ayrılmayacağı henüz belli olmayan Trump’la birlikte bu yıl da otoritelerin gündeminde olacak. Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in Twitter’ın Trump’ın hesabını askıya almasına verdiği tepki Avrupa’da da benzer tartışma
ların yaşanacağının önemli bir sinyaliydi.
ABD’de de muhafazakarlar Twitter’ın son CPAC hamlesini siyasi taraflılık olarak kabul ediyor ve çoğu muhafazakar siyasetçi “düşünce polisliği” olarak nitelendiriyor.
Twitter’ın CPAC etiketinde sitenin kişisel bilgileri çalabileceği, yanlış yönlendirme yapabileceği, “gerçek dünyada zarara dönüşebilecek” şiddeti teşvik eden ifadelerin yer alabileceği belirtilmişti.
"Dezenformasyon tüzüğü"
Bu konu sadece Twitter’la değil, bilgi paylaşımına değer her şirketle ilgili. Avustralya hükümetinin talebi üzerine şimdilik Twitter, Google, Facebook, Microsoft, TikTok ve Red
bubble’ın taahhütte bulunduğu bir sektörel dezenformasyon tüzüğü yayınlandı. 2019 Aralık’ta talep edilen bu belgede sosyal medya devleri, yanlış içerik olarak etiketlemek, içeriği sıralamada gerilere atmak, güvenilir kaynaklara öncelik vermek, hesapların veya içeriklerin askıya alınması gibi atabilecekleri adımları aktarıyor ve her biri için örnekler veriliyor. Ekim 2020’de bu belgenin taslağı Avustralya İletişim ve Medya Otoritesi’ne sunulduğunda kuruluş daha fazla detay istemişti. Bu yeni tüzük, Avustralya’da ve talep edilirse diğer ülkelerde sosyal medya deneyimini tamamen değiştirebilir. Paylaşımlarda daha fazla pop-up pencere uyarıları bulunabilir