İşin doğrusu çerçeveyi değil camı bulmak!
Dijital dünyada göz şikayetleri arttı. Uzmanlara göre sürekli ekrana bakmak, sadece kırılma kusurlarının değil, katarakt gibi rahatsızlıkların da daha erken yaşlarda görülmesine neden oluyor. Numaralı ya da numarasız gözlük talebinin yükseldiğini belirten optik sektörü temsilcileri ise doğru ürünü tercih etmek gerektiğinin altını çiziyorlar. Peki, doğru ürünü nasıl bulacağız?
Antik Roma’nın meşhur imparatoru Nero, dönemin tarih yazarı Plinius’un notlarında şöyle yer alıyor: “Nero, gladyatör dövüşlerini bir zümrütten bakarak izliyor.” Plinius’un bahsettiği zümrüt, yansımaları engelleyen ilkel bir güneş gözlüğü olarak yorumlanıyor. Birçoklarına göre bu notlar, tarihte ilk gözlük kullanan kişinin Nero olduğunu kanıtlıyor. Ancak M.Ö. 700’lerde Asurluların kuartz camdan gözlük yaptıklarını ortaya koyan buluntular var. Bu merceğin bulunduğu yer ise Nemrut. Tarihte insanlar göz kırılmaları için değil de nesneleri büyütmek için mercekleri kullanıyorlarsa da Nero gibi işin artistik tarafına kaçanlar da olmamış değil. Mercek teknolojisinde ilk gelişmelere MS.1000 ile MS. 1250 yılları arasında rastlanıyor. Merceğin gözlük olarak ilk kullanımının da bu tarihlerde olduğu belirtiliyor. Araştırmacılar ince kenarlı (konveks) merceklerin büyütme etkisini keşfettiği için ilk gözlük örneğinin, ince kenarlı mercekten oluşan okuma taşları olduğunu ifade ediyorlar.
Yaşlılık ve sağlıksızlık simgesi sayılmış
Gözlükler yüzyıllar boyunca çeşitli şekillerde insanların hayatlarını kolaylaştırmış. İşin girişimcilik ve seri üretim safhası ise 19. yüzyılda gözlük tasarımcısı James Ayscough’un, gözlük saplarına menteşe takarak kıvrılabilme özelliği kazandırmasından sonra başlamış. Bu yüzyılda uygun fiyatlı gözlüklerin üretilmesi ile birlikte insanlar gözlüğü günlük hayatta da kullanmaya başlamışlarsa da halk tarafından yaşlılık ve sağlıksızlık göstergesi olarak görüldüğü için öyle ulu orta görülmesini pek tercih etmemişler. Yine de göz sağlığı hakkında farkındalığın 19’uncu yüzyılda arttığı belirtiliyor. Gözlükçülük mesleğinin üniversitelerde okutulması da yine bu dönemde başlayan gelişmelerden biri.
Eczacı, kuyumcu, saatçi…
Türkiye’ye bakıldığında ise gözlükçülük mesleğinin Osmanlı İmparatorluğu’ndan beri icra edildiği görülüyor. Ancak bu meslek imparatorluk döneminde herhangi bir düzenlemeye bağlı olmadığından gözlük satışı eczacılara, kuyumculara, saatçilere bırakılmış durumdaydı. Cumhuriyet döneminde Fenni Gözlükçülük Hakkında Kanun çıkana kadar gözlükçülük bu şekilde icra edildi. Tabelasında “Fenni Gözlükçü” yazan dükkanları birçoğumuz hatırlarız.
Bir moda ve marka değeri var
Türk Dil Kurumu gözlüğü; çerçeveli mercek ya da merceklerden oluşan bir aksesuar, araç olarak tanımlıyor. Gözlüğün kullanım amacı; miyopi, hipermetropi, astigmatizma ve presbiyopi gibi kırma kusurlarının olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak, gözü fazla ışıktan ve UV (morötesi) ışınlarından korumaktır olarak nitelendiriliyor. Ancak bugün gözlük bu amaçların dışında modanın önemli bir aksesuarı olarak kabul ediliyor. Gözlüğün moda endüstrisinde bir marka değeri var.
Biz bu yazıda gözlüğü bir sağlık ürünü, görme ihtiyacını gidermeye yardımcı bir araç olarak masaya yatırdık. Moda ve marka değerini şimdilik bir kenara bıraktık.
Gözlük hakkında 5 şeyi anlatırken de daha çok tüketici ve optisyen ilişkisinden yola çıktık. Rehberimiz ise yıllarını optisyenlik mesleğine vermiş, Billur Optik Yöneticisi Ali Silelioğlu oldu.
1 DOĞRU GÖZLÜĞÜN FORMÜLÜ VAR
Gözünüzde rahatsızlık hissetmeye başladığınızda bir göz doktoruna gidersiniz. Burada önemli olan sadece göz şikayetinizden değil, yaşam biçiminizden de bahsetmeniz. Günde kaç saat ekrana baktığınız, ne iş yaptığınız, bulunduğunuz ortam, araç kullanıp kullanmadığınız, kitap okuduğunuz ortamın ışığı gibi birçok detay doğru gözlük için önemli. Doğru gözlüğün bir formülü var: İyi muayene, doğru çerçeve, doğru cam, doğru montaj. Bu dört unsuru bir araya getirdiğinizde doğru gözlüğü bulmuş olursunuz. Göz doktoruna verdiğiniz bilgileri, aslında optisyenin de size sorması gerekiyor. O sormazsa siz mutlaka belirtin. En doğru ürünü seçmenize yardımcı olacaktır.
2 ASIL BÜTÇE CAMA AYRILMALI
Birçok insan gözlükçüye gittiğinde önce çerçeveye karar vermek ister. Çerçeve doğru gözlük için önemli bir faktör ama işin daha çok estetik tarafını oluşturur. Birçok insan moda ve marka algısıyla bütçesinin önemli bölümünü çerçeve için kullanıyor. Konu cam seçimine gelince özel bir ayrım yapmıyor. Oysa gözün kırılma kusurunu ortadan kaldıracak olan cam, iyi kalitede olmalı. Bu nedenle gözlük alırken asıl bütçeyi çerçeveye değil cama ayırmanız, daha doğru bir ürüne ulaşmanızı sağlar. Cam seçerken de üretici firmanın vereceği garantiye dikkat edin. Genellikle garanti süresi iki yıldır. Bu süre, üretici hatalarını içerir, kullanıcı hatalarını içermez. Bilmediğiniz, garantisi olmayan, markasız camları tercih etmeyin.
3 EN İYİ CAM, IŞIĞI EN FAZLA GEÇİRENDİR
Artık şişe dibi gibi kalın camlı gözlükleri pek görmüyoruz. Teknolojinin geldiği noktada gözlük camları inceltilebiliyor. Ancak bunlar da kozmetik detaylar olarak kabul ediliyor. En iyi cam ince ya da kalın olan değil, ışığı en iyi geçiren camlardır. Bugün organik, polikarbon, kolormatik gibi çok çeşitli camlar var. Burada önem göstermemiz gereken şey camın yüzde 100 ultraviyole koruması olması, ışığı iyi geçirmesidir. Camın üzerindeki antirefle filtreler de önemli görevleri görür. Cam yansıma yapar. Yansıma da gözleri yorar. Antirefle bu yansımayı engeller. Bunların hangisine ihtiyacınız olduğunu doktorunuza yaşam biçiminizi iyi anlatarak birlikte karar verebilirsiniz.
4 GÖZLÜK YIKANIR MI?
Evet, gözlükler yıkanır. Biz optisyenler yıllarca dükkanlarımızda müşterilerimizin gözlüklerini yıkadık. Ancak öyle bulaşık deterjanı ile yıkamak doğru değil. Elinizi yıkadığınız sabunla, ılık suyla gözlüklerinizi yıkayın. Çünkü gözlükler de her eşyamız gibi kirlenirler. Yıkadıktan sonra yumuşak, pamuklu bir bezle kurulayın. Gözlüklerinizle kesinlikle uyumayın. Çünkü doğru gözlüğün önemli ayaklarından olan “montaj” aşamasına zarar verirsiniz. Doğru montajın amacı, gözün odak noktasını doğru ayarlamaktır. Camdaki kırılma odağı kaçarsa gözlüğün performansı düşer. Sonra gözlüğün ayarıyla oynamaya başlarsınız. Böyle bir durum olursa hemen gözlükçünüze gidin, yeniden gözünüze göre montaj yapılsın. Yani gözlüğünüzü fabrika ayarlarına döndürsün. Gözlükle uyumak gibi aynı gözlük camını başka bir çerçeveye geçirmek de kırılma odağının bozulmasına neden olur. Eğer bunu yapacaksanız, aynı camı aynı çerçevenin devamına takmanızı öneriyoruz.
5 MARKETTEN GÖZLÜK ALINIR MI?
Özellikle Avrupa ülkelerinde marketlerde optik gözlüklerin satıldığını görürüz. Birkaç Euro’luk fiyatlarıyla herkesin dikkatini çeken bu gözlüklere ilgi de büyük. Türkiye’de de pazarlardan gözlük alındığını görüyoruz. Bunun yanlış olduğunu söylemek mümkün değil. Eğer, camı belirttiğimiz gibi kaliteli ise elbette gözlük marketten alınabilir. Ancak burada yine iyi montaj, iyi hizalama çok önemli. Eğer ürün belli açılardan görme ihtiyacını karşılıyorsa, montaj işi yüzünüze özel yapılmamışsa belli bir süre sonra bu durum, gözlük numarasının büyümesine neden olur. Hazır gözlüklerin optik oranlama ile üretilip üretilmediğinden emin olamıyorsanız gözlerinizi riske atmayın. Şu bilinir ki doğru cam gözlük numarasını azaltır, yanlış cam ise büyütür. Bu gerçek güneş gözlükleri için de geçerlidir.
Pandemide lens kullanımı %50 azaldı Çoğu insan “Hiçbir göz doktoru lens takmaz” sözünün gözlüğü diğer tedavilerin üzerinde tuttuğunu düşünüyor. Bu, bir anlamda doğrudur. Ancak pandemide gözler de virüs riski taşıdığından lens kullanımı yüzde 50 azalmış durumda. Buna karşılık gözlük talebi ise yüzde 50 arttı.