Dümdüz logolarla
Düz tasarım anlayışında gölge, eğim, derinlik, kabartma efekti, gradyan renk geçişleri, üç boyutlu öğeler, gölgeli kabarıklıklar olmaz. Objeleri gerçek dünyada göründükleri gibi grafikleştiren “skeuomorphic”ten bile daha sade, üzerindeki detaylardan arındırılmış yeni bir yalın anlayışla; basit olan her şeyin güzel ve işlevsel olduğu düşünülerek eski tarzdaki görsellik, yeni ve “düz” bir bakış açısı ile yenileniyor. Derinlik ve boyutlardan arınmış grafik elemanları, basit unsurlar, tipografi ve düz renklerin kullanımıyla, “kullanıcı arayüzü tasarımı” tarzı olarak 2020’lerin modası oldu.
Değerlerimiz, standartlarımız, yaşam tarzlarımız belirgin bir şekilde değişirken; kullanımı daha kolay bu ekran tabanlı “flat” tasarım, Apple’lardan Google’a Facebook’tan Windows’a artık herkes tarafından benimsendi, hatta başarının anahtarı olarak, kabul edildi.
Otomobil markaları da en eski kimliklerini yeniden tercih ederek, önceki görünümlerin basitleştirildiği “düz” stilde logolar ortaya çıkarmaya, kendinden emin “ilerici yüz”lerini öne sürmeye başladılar.
İlk olarak MINI, 2015’te logosunu düz bir tasarıma dönüştürdü. 2016’da Citroen, tek renkli yeni logoyla sanki 1977 öncesine geri döndü. Audi de, 2017’de çevrimiçi platformlarda okunabilirliğini artırmak için bu minimalist esintiye kapıldı. Ardından elektrikli modelleriyle birlikte stratejik değişimlerini duyuran Volkswagen, Toyota, Nissan, Opel ve son olarak da Kia ve Peugeot, dijital dünyaya uygun bir kimlik yaratmak üzere yeni düz logolarına geçtiler. 1980'lerle krom efektli üç boyutlu logoları yaratmış olan otomobil üreticileri, dijital dünyadaki alaka düzeyini korumak için şu anda o yılların öncesine geri dönüyorlar.
Bu düz stille “elektrikli bir geleceği" karşılamayı planlayan iki dev, Volkswagen ve baş rakibi Toyota da, “premium" ve “ileriye dönük" yeni kimlikleriyle mobil platformlara daha iyi adapte olmayı ve "dijital bir dünyada uzun ömürlülüğü" sağlama hedefi tutturuyorlar.
Kurucusu Yoshisuke Aikawa'nın "Shisei tenjitsu o tsuranuku" yani "Güçlü bir inancınız varsa, güneşe bile nüfuz eder" inancına sadık kalınarak hazırlanan Nissan'ın yeni logosu, çok hızlı değişen tüketici deneyimini “karşılama” olarak yeni “dijital dostu” görünümünü açıklıyor.
Modern Alman kültürüyle birlikte “soğuktan havalıya” dönüşen bir yaklaşım benimsemiş, çağdaş bir kimlikle detoks yapan Opel ise, “Vizör ve Pure Panel”li yeni görsel imajında gösterişten ve dikkat dağıtıcı unsurlardan uzaklaşıyor. “İlham veren hareket” sloganıyla geleceğe yatırım yapan “KIA Motors Corporation”, önce ismini “Kia” olarak değiştirip yeni logosunu gösterdi.
Son olarak Peugeot da, değişimleri öngörerek, yeni mobilite çözümlerinin önünü açıyor. 170 yıllık ihtişamlı aslan başıyla tasarlanmış yeni armasıyla sınıf atlama stratejisini desteklerken, kişiliğini ve karakterini yeniden tanımlıyor.
Bilgiye erişim ve internetin sunduğu etkileşim potansiyeli ile her zamankinden daha fazla bağlantıda olduğumuz bir gerçek. Hayatlarımız fiziksel olduğu kadar artık dijital de… Bu nedenle, güçlü markaların her iki alanda da etkili olmaları gerekiyor. Yeni bir çağ modern markalar gerektiriyor ve modern markalar ise net bir tasarıma ihtiyaç duyuyor.
Şimdilik logolar düzleşse de; bu dijital arayüz görünümü ve verdiği his zamanla kaçınılmaz şekilde değişecek ve gerçek hayatta markalar arasındaki farklar açık kalacaktır. Belki o sebeple BMW şeffaf ve Renault çok çizgili denemelerle daha büyük etki yaratmak istiyor… Her şeyin aynı görünme eğilimleri arasında; çok farklı ve orijinal olmak için çok az yer kaldı…