Gerçeğin DÜNYA’sını her gün yeniden kurmak
Yarım asırdan bu yana çok sayıda gazetenin doğuşuna, yükseliş ve batışına tanık oldum. Gördüğüm; gazete gibi dinamik yapıların, çok çabuk dönüşebildiğidir. Yeni doğan gazetelerin her biri; getirdiği farklı bakış açıları, yenilikler ve çoğunun hüzünlü vedaları ile zihinlerimizde yer etmiştir.
DÜNYA’nın ilk yayınlandığı günü hatırlıyorum. O sıra Babıali yokuşunda koşuşturan yeniyetme muhabir idim ve yokuşun bu yeni üyesini; sonradan benim de içinde yer alacağım ekonomi alanına dönüştüğüne tanık oldum.
2 Mart 1981 günü, ilk nüshası yayınlandığında, onu bayiden alıp incelediğimi hatırlıyorum. Bir yandan doktora yeterlilik sınavına hazırlanırken diğer yanda çalıştığım gazetenin ekonomi haberleri peşinde koşuşturuyordum.
Şöyle düşünmüştüm; ekonomi haberciliği gelişecek zira Rahmetli Turgut Özal’ın dışa açık büyüme stratejisi konuşuluyor, döviz, borsa, faiz gibi kavramlar, bankaların kambiyo servisleri dışındaki insanları da ilgilendirir hale geliyordu.
1986’ya gelindiğinde, o zamanın büyük gazetesi Tercüman’ın ekonomi yönetmeni idim ve hayatımıza giren borsayı anlamaya, yorum, tablo, endeks gibi yeni kavramları öğrenmeye çalışıyordum.
Bir sabah telefonum çaldı; arayan Rahmetli Nezih Demirkent idi; “Şerefçiğim, sen bu alanda doktora yapan ekonomist kimliği de olan bir gazetecisin. Lütfen Borsa’da hisse senetlerini önerme…” Bu cümle, tüm izleyen hayatımda mesleki ilkem halini aldı.
İnsider trading, manipülasyon, yönlendirme ve daha yüzlerce yeni kavramı öğrenmeye çalışırken, Nezih beyin bu uyarısı, mesleki pusulam oldu. DÜNYA gazetesinin sadece bilgi kaynağım olması dışında, kurucusunun bu altın öğretisi, eğer varsa bugünkü mesleki itibarımın kaynağını teşkil etti.
Yıllar sonra hayat beni, DÜNYA Gazetesi’nde çalışma bahtına eriştirdi. Bugün, temelinde doğruların yeşerdiği kurumda çalışıyor olmaktan gurur duyuyorum. Her gün yeniden kurulan dünyanın gerçekler üzerinde inşasına gayret içindeyim.
İletişimde kirliliğin böylesine yoğunlaştığı ortamda DÜNYA’nın yeni akım medya olarak belirginleşmesi, apayrı bir fırsat penceresi sunmaktadır Türkiye’ye…
Neyi beslersen onu büyütürsün… Neyi fazla anarsan, başın ona bağlanır ve bir süre sonra kendi gerçeğin halini alır.
Ekonomi gazeteciliğinde DÜNYA, Türkiye’nin hafızası gibi… Zira yıllarca nitelikli ekonomi haberciliğini besleyerek, büyüttü ve bugüne gelindi…
Çalışanlarının elinde şimdi bizler, doğru ve nitelikli habere başımızı bağlayacak, gerçeğin bizzat kendisini ekonomi üzerinden aktarıyoruz.
Bizler her yalan söylediğimizde, gerçeğe borçlanırız ve gerçek, eninde sonunda gelir, yalandan hakkını geri alır. Bu yüzden yalanın her türünden uzak dururuz.
Yeni Akım Medya derken kastımız şudur; Kişileri değil, kavramları ve olayları esas almak. İki farklı ve birbirinden bağımsız kaynaktan doğrulamadıkça o bilgi henüz duyumdur, haber değildir.
Halkın haber alma hak ve özgürlüğüne hizmet ederken; ‘ Müşteri değil; okur. Ürün değil; gazete’ düsturuyla yol alırız. Basın kartı ile kredi kartını karıştırmaz, cevap hakkına saygı duyarız.
İddiamız, ekonomi haberciliğinde kimseden geri kalmamaktır. Ancak haber atlatma telaşına da kapılmayız. Doğrulatamadıysak haber atlarız da yalan habere itibar etmeyiz.
Yeni Akım Medya; nitelikli ekonomik içerik ve yorumlarımızla oluşmaktadır.
Bildiğim şudur; en güçlü yalan, gerçeğin üzerine inşa edilendir. Rahmetli Demirel; “Allah yakışan iftiradan korusun” derdi. Ne kadar gerçekçi ve yakışan iftira olsa de yalan haberin eninde sonunda gerçeğe boyun eğeceğini biliriz.
Bize düşen; yalan haber yakıcılığını yıkıcılığını icra etmeden, gerçeği vakit geçirmeden yazıp çizmektir.
Gerçeğin DÜNYA’sını her gün kurmak ve nitelikli haber, yorum, analizlerle karar vericilere seçenek oluşturmaktır. Tıpkı 41 yıldan bu yana yaptığımız gibi…