Artık herkes gazeteci ama DÜNYA yine var!
Zaman zaman düşünürüm; teknolojik gelişmeler, üç mesleğin yıllar öncesine göre her geçen gün daha kolay icra edilmesine katkıda bulunuyor.
Biri emniyet hizmetleri. Çok önceleri polisin elinde suçluyu belirleme ve yakalamada parmak izinden başka ne vardı? Ya şimdi? Teknik takibi mümkün kılan olağanüstü cihazlar, DNA gibi müthiş bir olanak...
Ya tıptaki gelişmeler... Tıbbi tetkik denildi mi akla yalnızca röntgen gelmez miydi? MR da, ultrason da şunun şurasında kaç yıldır uygulamada ki... Yapılanı küçümseme amaçlı olarak dilimize yerleşen ama aslında büyük önemi olan “iki tık tık, bir şık şık” hala teşhiste kayda değer bir yer tutuyorsa da artık hekimlerin en büyük yardımcısı yeni tıp teknolojisi.
Ve medya... Örneğin Merkez Bankası şimdi olduğu gibi çoğu istatistiği perşembe günü açıklardı. Bu açıklama, tabii ki olmayan internet yoluyla yapılacak değildi ya. Anka Ajansı’nda çalışıyorum; açıklamanın yapılacağı saatte bir arkadaşımız Merkez Bankası'nda bekler, olabildiğince hızlı bir şekilde büroya gelir ve haber yazılırdı. Aynı durum TÜİK için de (o zamanki adı DİE yani Devlet İstatistik Enstitüsü’ydü), diğer kurumlar için de geçerliydi.
Öyle şimdiki gibi oturduğunuz yerden ne binlerce veriye, hem de yıllar öncesinin verisine ulaşmak mümkündü, ne Resmi Gazete’yi ekranda görebilmek. Her sabah Resmi Gazete’yi alıp gelmekle görevli bir arkadaşımız vardı.
Şimdi herkes gazeteci!
Yıl 1981... DÜNYA da işte gazeteciliğin zor koşullarda yapıldığı bu dönemde yayın hayatına başlıyor.
Bu durum hem bir yönden avantaj, hem dezavantaj...
O yılların koşulları bir yönden avantaj sunuyor. Her ne kadar ekonomik bilgiye, veriye, yoruma ihtiyaç duyma kavramı çok yaygın değilse de yine de böyle bir yayına ihtiyaç var; insanlar ekonomik bilgiye ulaşmada çok zorluk çekiyor ve DÜNYA bu boşluğu dolduruyor. Avantajdan kastım bu.
Yıllar yılları kovalıyor, birileri ekonomi gazeteciliğini kolay bir iş olarak görmeye başlıyor; rakipler çıkıyor ama DÜNYA yoluna devam ediyor.
1995’e, hatta 2000’lere kadar olan dönem bilgiye-veriye ulaşma yönüyle sıkıntılı ama dediğim gibi bu görece bir avantaj sağlıyor.
İletişim olanaklarının çoğalması ekonomi yayıncılığı yapan kuruluşların işini bir anlamda zorlaştırıyor. Dedim ya, Anka’da çalışırken Merkez Bankası’nın haftalık verilerini perşembe günü alıp yazar ve okuyucuya ertesi gün ulaştırırdık, diye. Şimdi o veriler ekranda ve ilgili olan herkes gazeteciyle birlikte anında haberdar olabiliyor. Yani bir basın kurulunun rakibi artık bir başka basın kuruluşundan çok, bir anlamda bizzat okuyucunun kendisi.
O zaman yapılan işi çeşitlendirmek, salt veri ve haber olmaktan çıkarmak gerekiyor.
DÜNYA’nın yaptığı da budur. Konu yalnızca düz bilgi ve veriye ulaşmak olsaydı, ben bugün burada DÜNYA’nın 41’inci yılı için bu yazıyı yazmış olamazdım; çünkü ortada DÜNYA kalmazdı. DÜNYA’nın başarısı buradadır. DÜNYA 40 yıldır doğru bilgi vermiş, doğru veri aktarmış, yanlı olmayan yorumla da okuyucuya yol göstermeye çalışmıştır.