Cari açığın finansman sorunu devam ediyor/
Dün mart ayı Ödemeler Dengesi verileri açıklandı. Cari açık, beklentilerin biraz altında 3,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. İlk üç aylık cari işlemler açığı 7,8 milyar dolara yükselmiş oldu. Açık geçen yılın ilk üç aylık döneminde 8,8 milyar dolardı. Verileri yorumlamada altın ithalatı kritik rol oynamaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıl ilk üç ayda 4,3 milyar dolar olan net altın ithalatı (ithalat-ihracat), bu yıl 2 milyar dolara gerilemiş durumda. Bu yıl net altın ithalatı, çıktığı zirve olan 22,5 milyar dolardan tekrar 10-11 milyar dolara geri dönebilir görünüyor.
Net altın ithalatındaki düşüş iyi haber, fakat verilerin detayına baktığımızda, ithalat faturamızın hem üç aylık hem de aylık bazda artmaya devam ettiğini görüyoruz. İlk çeyrekte hem iç hem dış taleple gelmesi beklenen yüzde 5-6 civarı büyüme, ithalat talebini arttırıyor. İthalat sadece miktar olarak değil, maliyet olarak da artıyor. Bakır başta olmak üzere rekorlar kıran emtia fiyatları ağırlıklı olarak ara mallarından oluşan ithalat faturamızı yükseltiyor. Petrol ve doğalgaz fiyatları eski rekorlarından uzak olsa da, 1997’den bu yana yıllık artış oranı olarak rekorlar kırıyor. Buna bağlı olarak, enerji faturamız da şişiyor. Bu gelişmeler sonucu mart ayında cari işlemler açığımız 3,3 milyar dolar iken altın hariç cari işlemler açığımız 3,1 milyar dolar civarında oldu. Bu veri geçtiğimiz yıl Mayıs ayından bu yana en yüksek açığa işaret ediyor. Geçtiğimiz 9 ayın ortalaması 571 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Altın hariç cari işlemler açığımızda son iki aydır sert yükselişler izliyoruz.
Cari açığın seyrinde kritik faktör turizm sektörü olacak görünüyor. Mevcut görünüm tahminlerin altında bir turist sayısı ve gelire işaret ediyor. Yabancı turist sayımız 45 milyondan 10 milyona geriledi. Bir süredir konuşulan bu yıl çin 30 milyon turist, 20 milyar dolar turizm gelir hedefi çok gerçekçi görünmüyor. Toparlarsak, şu anda 36 milyar dolar seviyesinde olan yıllık cari işlemler açığının yılsonunda bir miktar gerileme gösterek 30 milyar dolar civarında olabileceğini söyleyebiliriz.
Cari açık bir döviz talebi, eğer ülkeye net döviz girişi varsa, finans hesabı bir döviz arzıdır. O tarafa baktığımızda, son bir yıldır arzın çok sınırlı kaldığını, hatta zaman zaman çıkışların gerçekleştiğini görüyorduk. Mart ayında finans hesabında 4,4 milyar dolarlık net sermaye çıkışı olduğunu izliyoruz. Bu tablo büyük oranda bono-tahvil ve hisse senedi piyasalarındaki çıkışlardan kaynaklandı. Finans hesabında ilk üç aylık veri 802 milyon dolarlık bir açık olarak karşımıza çıktı. Maalesef güçlü faiz arttırımı yaptığımız bir ayda büyük bir çıkışla karşılaştık. Bunun önemli bir nedeni, Merkez Bankası’ndaki görev değişiminin yarattığı soru işaretleri oldu. Diğer bir nedeni ABD’deki enflasyon beklentilerinin artmasıyla ABD tahvil faizilerindeki yükseliş ve bunun bizim gibi ülkelerden sermaye çıkışına yol açması diyebiliriz.
Yılın ilk üç ayında 7.8 milyar dolar açık vererek döviz talebi yarattık. Bunun yanına 802 milyon dolarlık sermaye çıkışının getirdiği döviz talebini ekledik. Toplam döviz talebi 8,6 milyar dolar oldu. Aynı dönemde yaklaşık 7 milyar doları bulan ve kaynağı belli olmayan döviz olarak adlandırdığımız net hata ve noksan kaleminden sermaye girişi, döviz talebinin büyük kısmını karşılamış görünüyor. Kalan 1,6 milyar dolar TCMB’nin döviz rezervlerinden karşılanmış durumda.
ABD ekonomisi ısındıkça önümüzdeki dönemde ABD 10 yıl tahvil faizlerindeki stresin artma ihtimali yüksek. Böyle bir durum ara ara sermaye çıkışlarına yol açmaya ve cari açığın finansman sorununu arttırmaya aday görünüyor. Bu olumsuzluğu azaltmak, hatta bastırmak için elimizdeki en güçlü silah yine uzunca bir süre ve gerektiği kadar sıkı para politikası görünüyor.
Bayramınız kutlu olsun. Sağlıkla ve keyifle nicelerini diliyorum.
İlk çeyrekte hem iç hem dış taleple gelmesi beklenen yüzde 5-6 civarı büyüme, ithalat talebini arttırıyor. İthalat sadece miktar olarak değil, maliyet olarak da artıyor.