Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Girdilerde­ki yüksek artış, üretimi vuruyor

- TARIM DÜNYASINDA­N Ali Ekber Yıldırım aey@dunya.com

Pandeminin yanı sıra yaşanan kuraklık da tarımsal üretimde çok zor bir sürece işaret ediyor. Güneydoğu ve İç Anadolu bölgeleri başta olmak üzere, 20’den fazla ilde ciddi kuraklık yaşanıyor. Bu da birçok üründe daha a fazla ithalat yapılmasın­ı zorunu nu u kılıyor. Ancak ithalatın da ucu ucuz uz olmadığı ve k kıkı sıtlamalar n ne nedeniyle ürün tet te darikinin de zorz zor olacağı dikkate alınmalı. Pandemi ve kuraklık nedeniyle zarar gören çiftçilere, üretimin devamlılığ devamlılığ­ı açısından mutlaka destekdest­eksağlanma­lı destek sağlanmalı.

Tarım Üreticiler­i Federasyon­u (IFAP)’nun kararı ile 1984 yılından bu yana, 14 Mayıs “Dünya Çiftçiler Günü” olarak kutlanıyor. Bu zor dönemde çiftçinin kutlama yapacak bir durumu yok. Çiftçiliği­n, tarımın konuşulmas­ı, çeşitli etkinlikle­r düzenlener­ek sorunların, çözüm önerilerin­in tartışılıy­or olması açısından elbette çok önemli bir gün.

Birçok ülkede çiftçiler en zor dönemlerin­den birisini yaşıyor. Dünyayı etkisi altına alan koronavirü­s pandemisi, birçok alanda olduğu gibi tarımsal üretimi ve ürünlerin pazara ulaşımında da önemli sıkıntılar­ın yaşanmasın­a neden oluyor. Artan girdi maliyetler­i nedeniyle üretim her geçen gün zorlaşıyor. Girdi fiyatları artarken çiftçileri­n ürettiği ürünlerin fiyatı aynı oranda artmıyor olması en önemli sorunlarda­n birisi. Gıda fiyatların­daki artışa rağmen çiftçileri­n gelirlerin­de, yaşam standartla­rında bir iyileşme yok.

Türkiye’de pandeminin yanı sıra, kuraklık, su sorunu, yüksek girdi fiyatları, üretilen ürünlerin pazarlanma­sında yaşanan sıkıntılar nedeniyle bitkisel üretim yapanlar da, hayvancılı­k yapanlar da önemli sorunlarla karşı karşıya.

Yaklaşık 1.5 yıldır etkili olan koronavirü­s, tarımsal üretimi, ürünlerin pazara, tüketiciye ulaşımında önemli sorunlara neden oluyor. Geçen sene Mart ayı itibariyle Türkiye’de resmi olarak ilk vaka açıklandık­tan sonra önlemler alınmaya başlandı. Ekim ve hasat zamanı yaşanan sorunlar alınan tedbirlerl­e büyük ölçüde atlatıldı. Ancak, çiftçiye doğrudan bir destek yapılmamas­ı, buna karşılık hem iç piyasada hem de dövizdeki artışa bağlı olarak ithal hammaddele­rde yaşanan yüksek fiyat artışları üretim maliyetler­inde büyük artışlara neden oldu.

Girdi fiyatların­daki artış üretimi tehdit ediyor

Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2020-2021 Mart dönemi gübre fiyatları yüzde 46 ila yüzde 67.9 oranında artış gösterdi. Son 3 yıla bakıldığın­da DAP gübresinin tonu 2018’de ortalama 2 bin 427 lira iken, 2021 Mart ayında 4 bin 25 lira oldu. Mart 2020 ila Mart 2021 dönemindek­i fiyat artışı yüzde 67.92 olarak gerçekleşt­i.

Aynı dönemde, üre gübresinin tonu 1691 liradan, 3 bin 167 liraya ulaştı. Sadece son bir yıldaki artış yüzde 55.40 oldu.

Mazotun litresi 2018 yılında ortalama 5 lira 78 kuruşken, 2021 Mart ayında 6 lira 65 kuruşa yükseldi.

Hayvancılı­k yapanlar için en önemli girdi yem. Türkiye Yem Sanayicile­ri Birliği verilerine göre etlik piliç yeminin tonu 2018 yılında 1793 lira iken, 2021 Mart ayında 3 bin 720 liraya çıktı. Sadece son bir yıldaki artış yüzde 54.36 oldu. Aynı dönemde süt yeminin tonu 1266 liradan, 2 bin 310 liraya çıkarken son bir yıllık artış oranı yüzde 48.08 oldu. Besi yemi ise bu dönemde ton başına 1148 liradan, 2 bin 100 liraya çıktı. 2020 Mart ayından 2021 Mart döneminde besi yemindeki fiyat artışı yüzde 43.84 olarak gerçekleşt­i.

Üretici fiyatların­a bakıldığın­da son bir yılda birçok üründe artışlar girdi fiyatların­ın altında kaldı. Mart 2020'den 2021 Mart ayına kadar bazı ürünlerdek­i üretici fiyat artışı; buğdayda yüzde 27.81, arpada 23.58, mısırda 24.41, çeltikte 18.76, kuru fasulyede 13.82, kırmızı mercimekte 47.47, ayçiçeğind­e 56.97,

fındıkta 5.04, domateste 5.08 oldu. Patateste geçen yıla göre yüzde 35.31, kuru soğanda yüzde 25.78 oranında üretici fiyatında düşüş yaşandı. İnek sütü fiyatındak­i artış yüzde 18.14 ile sınırlı kaldı.

Bütün bu veriler gösteriyor ki çiftçinin kullandığı girdilerin fiyatı artarken, maliyetler yükselirke­n ürün fiyatı aynı oranlarda artmıyor. Çiftçi para kazanamıyo­r. Kazanamayı­nca başka ürünlere yöneliyor. Oradan da umduğunu bulamayınc­a üretimden kopuyor. Maliyet ile fiyat arasındaki farkın çiftçiye destek olarak ödenmesi gerekiyor. Ancak verilen destekleri­n de bu farkı kapatamadı­ğı biliniyor.

Üreticinin desteklenm­esi, ürünlerini­n değerinde satılması için önlemler alınası gerekirken, 29 Nisan - 7 Mayıs

tarihleri arasında uygulanan tam kapanma tedbirleri kapsamında pazar yerlerinin kapatılmas­ı, turfanda ve sera ürünlerini­n hasat edildiği bir dönemde çiftçi ürettiğini satamaması­na yol açtı. Sonradan haftada bir gün pazar yerlerinin açılması sorunu çözmeye yetmedi. Kaybeden yine üretici oldu. Aynı zamanda tüketici de kaybetti, çünkü daha yüksek fiyata ürün almak zorunda kaldı.

Koronavirü­sün getirdiği fırsatlar

Koronavirü­s pandemisin­in sadece olumsuz etkileri olmadı. Tarım ve gıdada Türkiye’ye birçok fırsat da getirdi. Gereken desteğin sağlanmama­sı, girdi maliyetler­inin artmasına rağmen çiftçinin çabası, ihracatçıl­arın özverili çalış

maları ile Türkiye bazı ürünlerin ihracatınd­a büyük sıçrama yaptı. Özellikle çilek, pırasa, karnabahar, arpacık soğanı, patates ihracatınd­a çok büyük artış sağlandı.

Akdeniz Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıl­arı Birliği’nin verilerine göre, bu yılın ilk 3 aylık döneminde soğan şalot (arpacık soğanı) ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre miktar olarak yüzde 440, değer olarak yüzde 451 oranında artış gösterdi. Aynı dönemde pırasa ihracatı miktar bazında yüzde 366, değer olarak yüzde 378 oranında artış kaydetti. İhracatı en çok artan bir başka ürün karnabahar. İhracat miktar olarak yüzde 182, değer olarak yüzde 316 artış oldu. Çilek ihracatınd­a miktar olarak yüzde 400 değer olarak yüzde 335 artış sağlandı. Üzüm ihracatınd­a miktar olarak yüzde 284, değer olarak yüzde 296 artış oldu

Yaş meyve ihracatını­n en çok yapıldığı ülkelere bakıldığın­da Avrupa ön plana çıkıyor. Avrupa pazarının yaş meyve ve sebze tedarikçis­i konumunda olan İspanya’ya meyve ihracatı bu yılın ilk 3 aylık döneminde yüzde 285 arttı. Değer olarak ise yüzde 309 artış kaydedildi. Bir başka Avrupa ülkesi Avusturya’ya ihracat miktar olarak yüzde 160, değer olarak yüzde 180 artış sağlandı. İtalya’ya olan yaş meyve ihracatı ise ilk 3 ayda geçen yılın aynı dönemine göre miktar bazında yüzde 127, değer olarak yüzde 176 arttı. Amerika Birleşik Devletleri’ne ise aynı dönemde miktar olarak yüzde 133, değer olarak yüzde 140 artış gerçekleşt­i.

Türkiye’nin en büyük pazarı konumundak­i Rusya Federasyon­u’na meyve ihracatınd­a geçen yıla göre yüzde 54, değer olarak ise yüzde 37 artış sağlandı. Almanya’ya da ihracat aynı dönemde miktar olarak yüzde 38, değer olarak yüzde 68 arttı. Irak’a yaş meyve ihracatı miktar olarak yüzde 3 azalırken, değer olarak yüzde 86 artış gösterdi.

Potansiyel­in çok küçük bölümü ile bu başarı sağlanıyor­sa, çiftçiye, sanayiciye, ihracatçıy­a gerekli destek sağlandığı­nda neler olabileceğ­ini tahmin etmek zor değil.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye