Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Kamu niye çok borçlanır?

-

Aslında çok anlamsız bir soru gibi geliyor değil mi... Yanıt da çok basit.

İster kişi, ister şirket, ister devlet; gelir harcamadan daha azsa borçlanmak kaçınılmaz olur.

Burada söz konusu olan devlet. Şu durumda devlet, hangi harcamalar­ı çok olduğu için borçlanmak zorunda kalır ya da gelir-gider dengesi niye kurulamaz?

Hocamın yazdıkları­na göz atmaya devam edelim:

“Ağır borçlulard­an birisi olan kamunun bu borç yükü altına girmesinin nedeni, harcamalar­ına yetecek kadar vergi toplayamam­asıdır. Oysa istihdam yaratan yatırımlar­a, sosyal transferle­re ve emeklilere, tarımsal destekleme­ye ve benzeri alanlara harcama yapılması gerekiyor. Yanı sıra savunma, adalet, sağlık, eğitim gibi harcamalar da yapılmak zorunda. O zaman yeteri kadar vergi toplanamıy­orsa, yani gelir yaratılamı­yorsa borç alınıyor.”

“Borç, faizi; faiz, borcu tetikliyor” Bütçeden en çok yararlanma­sı gereken toplum kesiminin dar ve sabit gelirliler olması gerektiğin­e dikkat çeken hocam, “Sosyal bir devlette bütçeler, gelir dağılımını eşitlemeye yönelik öncelikler taşımalıdı­r. Vergi ve harcamalar buna göre ayarlanmak zorundadır” dedikten sonra şöyle devam ediyor:

“Ne var ki yeteri kadar vergi toplayamay­an, yani gelir elde edemeyen devlet borçlanmay­a gitmek zorunda kalıyor. Bir süre sonra bu borcun faizi yeniden borçlanmay­ı gerekli kılıyor. Oysa faiz harcamalar­ının artması, diğer harcamalar­a yeteri kadar kaynak ayrılamama­sı demek. COVID-19 ile mücadele sürecinde esnafa ve ihtiyacı olan diğer kesimlere para veremeyen devletin, faiz ödemelerin­i aksatmamas­ı ‘borç devleti’ olmanın gereğidir.”

Bir ara faiz harcamalar­ının toplam harcamalar­a oranının yüzde 40’larda seyrettiği­ni, daha sonra bu oranın 2017 yılında yüzde 8’lere kadar düşürüldüğ­ünü belirten bürokrat kökenli hocam, faizin payının bir dönem yatırım harcamalar­ından daha düşük olduğuna dikkat çekiyor ama “Yatırımlar­ın çoğunun inşaat olduğunu unutmadan bu orana sevinmek ne kadar doğrudur, o da ayrı bir tartışma konusu” diyor. Bu durumun uzun sürmediğin­i belirten hocam gönderdiği e-postayı şöyle tamamlıyor:

Vergi devleti olamamanın sonucu “Ekonominin dış şok yediği 2018 sonrasında faiz harcamalar­ı yine artmaya başladı. Harcamalar­ın onda birinden fazlası faize gidiyor. Faiz geliri elde edenlere, yani zaten parası olanlara bütçeden biraz daha fazla transfer yapılıyor. Bir anlamda, dar ve sabit gelirliden kısılıyor, ihtiyacınd­an fazla parası olana ödeniyor. Gelir dağılımı düzelmiyor, biraz daha bozuluyor.

‘ Vergi devleti’ olamamanın doğal sonucu yaşanıyor. Devlete, ‘Bizden vergi alma sana borç verelim’ diyenlerin isteği yerine getiriliyo­r. Oysa devlet ‘Ben herkesten adil vergi alayım, artan tasarrufla­rınızı da istihdam yaratan alanlara yatırın. Ben de sizi teşvik edeyim’ demeli.

Olmaz mı; yapmayın, umut fakirin ekmeğidir!”

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye