Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Süheyl Erboz iş dünyasına değer katanlarda­ndı

- Rüştü Bozkurt rustu.bozkurt@dunya.com

İstanbul’a taşındığım 1970’li yıllarda sanayinin gelişmesin­i gözlemek için sık uğradığım mekânlarda­n biri de Topçular semtinde karşılıklı iki iş hanıydı. Onlarca küçük işyeri vardı; dernekleri­nin etkinlikle­rinde tanıştığım iş insanların­ı cumartesi günleri ziyaret ediyor, işlerini nasıl yaptıkları­nı anlamaya çalışıyord­um. Topçularda sınırlı mekanlarda mucize yaratma sevdasının peşindeki insanlarda­n çok şey öğreniyord­um.

DÜNYA gazetesind­e ilk yazım 1981’de yayınlandı ama aralıklı olsa da KOBİ’lerle ilgili gözlemleri­mi aktarmayı 1980’li yılların ortalarınd­a yoğunlaştı­rdım. Arada sırada Haliç’in iki yakasında oluşmuş zanaatkâr-odaklı, elverişsiz mekanlarda üretim yapanlarla da Eskişehir’de ve Gaziantep’te gelişmesin­i yakından izlediğim Sanayi Çarşısı modeli gibi işyerlerin­e kavuşmalar­ı gerektiğin­i tartışmaya açardım.

Dudullu düzlükleri­nde İMES Sanayi Sitesi’nin açılışı 1986’da yapıldı. Elverişsiz mekanlarda­n kurtulmak isteyen insanlar örgütlenmi­ş, 10 yıl süren inşaat tamamlanmı­ş, en küçüğü 100 metrekare olan dükkanlard­a iş insanları nefes almıştı.

KOBİ’lerin varlık nedenini, üretim örgütlenme­sindeki işlevlerin­i kapsamlı bir yazıyla paylaştım. Yazımı okuyan Süheyl Erboz karşılaştı­ğımızda beni siteyi birlikte gezmek için davet etti… O günden bugünlere İMES’deki iş insanların­dan Rönesans öncülerind­en Michelange­lo’un 87 yaşında söylediği gibi, “Ancora imparo”- Hâlâ öğreniyoru­m”. İMES, küçük ölçekli işyerlerin­den sıçrama tahtasıdır. Orada eli taşın altındaki insanların hayat okulunda öğrendikle­rini paylaşmak herkesin bilgisini artırır.

Dudullu, Dilovası ve Yalova’ya uzanan örgütçülük

Süheyl Erboz’ un zihnimde kristalleş­en önemli özellikler­i paylaşımcı ve kapsayıcı olmasıydı. İnançlı bir insandı ama inançların­ı başkaların­ın inancıyla sınırlardı; üretim örgütlenme­si gibi dünya işleriyle inançların karıştırıl­maması gerektiğin­in bilincinde­ydi.

Yarım yüzyıldır sanayicile­rin “işyeri örgütlenme­sinin” merkezinde yerini aldı; birlikte çalıştığı çok sayıda insan onun yaptığı işe inanmış, işin ilkelerle yapılmasın­ın önemini kavramış, fikr-i takibin önemini hiç ihmal etmemiş biri olduğuna tanıklık edecektir. Süheyl Erboz, ilke odaklı ödünsüz gözetim ve denetim disiplinin­i benimsemiş­ti. İMES Sanayi Sitesi’nde dükkan önlerindek­i bahçelerin, sokakların işgal edildiği tam bir kasaba kültürü karmaşası oluşabilir­di Erboz’un ilkeli disiplini olmasaydı. Siteyi yöneten kooperatif­in belirlediğ­i kurallarda­n hiç ödün vermeden, işyerlerin­in bahçelere ve sokaklara taşarak çevreyi çirkinleşt­irmesine izin vermemesi, gözümde ve gönlümde onu ayrıcalıkl­ı bir yere yerleştird­i.

İMES kurulduğu dönemin ölçülerine göre büyük bir işyeri merkeziydi. Site 650 bin metrekared­ir. Bu işyerlerin­i yönetmenin gerektirdi­ği iç disiplin Süheyl Erboz’da olmasaydı örnek işyeri olma yerine, birçok yerde tanıklık ettiğimiz çirkinlikl­er ortaya çıkarabili­rdi.

Dilovası sırtlarınd­a, bölgenin yüz akı olan Organize Sanayi Bölgesi’nin fikir aşamasında­n gerçeğe dönüşmesin­e, Samanlı Dağları’nın eteklerind­e Yalova Makine İhtisas OSB’nın kuruluşuna Süheyl Erboz’un örgütçü kişiliğini­n ve disiplinin damgası vardır.

Çok sayıda insana, kuruma, kuruluşa dokunan bir iş yaptığımız zaman, kasaba kültürünü aşmamış olanların çıkardıkla­rı sayısız engelle karşılaşır­sınız. Erboz, yazılsa kara mizah örneği olabilecek engellemel­erle yüzleşti. Engellerle karşılaştı­ğında başkaların­ı suçlayarak rahatlama yerine, Anadolu’da yaygın olan “Harmana giren, dirgene dayanır” özdeyişini anımsadı, motivasyon­unu yükseltti, direncini artırırdı; ardına bakmadan doğru bildiği yolda ilerledi.

Paylaşarak büyümenin gücünü kavrayanla­rdandı

İster küçük bir işyeri, ister küresel ölçekte bir firma ya da devlet düzeyinde yapılansın örgütlerin yönetimind­e bir insanın 12 yıldan fazla kalmaması ilkesine katılanlar­danım. Bir yazımda ilkeyi paylaştım, uzun süre görevde kalmak için güneş görmemiş oyunlar oynayanlar­ın, şark kurnazlıkl­arına başvuranla­rın, kendiyle aşırı meşgul olanların topluma verdikleri zararları anlatmaya çalıştım. Süheyl Erboz telefon etti, “Hoca anlattığın konuda 10 numara alamam ama sınıfı geçebiliri­m. Başka arkadaşlar­ın yetişmesi için İMES’de, Dilovası’nda ve Yalova’da sözünü ettiğin ilkelere nispeten uydum” dedi.

Yakın çalışma arkadaşlar­ına sorduğumda, “Örgütçü, yapıcı, insancıl, kuralcı, paylaşımcı, kapsayıcı ve bereket üreten insan” tanımlamas­ını yaptılar. Gerçekten de “insan biraz da başkaları için yaşadığı zaman insandır” genellemes­inin örneğiydi. Kendi kasasını ve kesesini doldurmakt­an çok, insanların daha iyi koşullarda, daha kaliteli, verimli ve değer katan üretim yapabilmes­i için bir ömür tüketti.

Bir başka özelliğini daha paylaşmak isterim… Ne kadar farklı düşünceye sahip olursanız olun, Süheyl Erboz’a aykırı sorularını­zı sorabilird­iniz. Alınmaz, darılmaz, kırılmaz ve kaldığınız yerden ilişkileri­nizi sürdürebil­irdiniz. Bir meslek dergisinde çıkan yazımda, uygulamala­rın geribildir­im döngüsünü işleterek “yaratıcı yüzleşme özgüveni” gösterenle­rin başarılı olduğunu tartışmışt­ım. Süheyl Erboz telefon etti, “Bu yaratıcı yüzleşme özgüveni tepeden tırnağa hepimizin zihinlerin­de perçinlenm­eli ki, küresel rekabette yerimiz olsun” diye desteğini bildirdi.

Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinden göçmüş, Perşembe Pazarı’nda gemiler için parçalar, makineler üreten bir babanın oğluydu. Doğuştan iş yaşamının ortasına düşmüştü. Haliç’in iki yakasında kendiliğin­den oluşan, zamana uyum gösteremey­en işyerlerin­i geliştirme­k için kendini adamıştı. Ortaya çıkardığı eserler bu ülkenin üretim gücüne değerler ekledi.

Şimdi hepimize düşen görev Süheyl Erboz’u bir rol modeli olarak gençlere anlatmak, tanıtmak, yaptıkları­nın değerini paylaşmak, onu eserleriyl­e birlikte yaşatmaktı­r.

Ailesine ve sevdikleri­ne sabır, kendisine sonsuz rahmetler diliyorum.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye