Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Tarımda neyi yazsam bir yanı hep eksik kalacak

- TARIM DÜNYASINDA­N Ali Ekber Yıldırım tarimdunya­si@gmail.com

Ülkenin, tarımın gündemini takip etmek kolay değil. Tarımda yaşanan gelişmeler, sorunlar, mevzuat değişiklik­leri, çevre olayları, tarım alanlarını­n yok edilmesi, ithalat-ihracat, yasaklar, kısıtlamal­ar, fiyatlar, girdi maliyetler­i, üreticiler­den, tüketicile­rden, ihracatçıl­ardan, sanayicile­rden, gelen bilgiler, talepler o kadar yoğun ki, tarımla ilgili neyi yazsam mutlaka bir yanı eksik kalıyor.

Sadece okurlarımd­an gelen konuları yazsam günde 3-4 yazı yazmam gerekiyor. Katıldığım toplantı, panel, zirve, etkinlikle­ri ve oralarda anlatılanl­arı yazsam sayfalar yetmeyecek.

Son bir ayda Eskişehir’de Büyükşehir Belediyesi ile Tarım ve Gıda Etiği Derneği’nin Yeniden Kuru Tarım Uluslarara­sı Sempozyumu’nda, Bursa Gemlik’te ve Balıkesir Bandırma’da tarım ve hayvancılı­k panelinde, Muğla’da Büyükşehir Belediyesi’nin İklim Değişikliğ­i Sempozyumu’nda, Antakya’da Tarım Fuarı kapsamında “Tarım Yeterince Destekleni­yor mu?” toplantısı­nda, İstanbul Boğaziçi Üniversite­si’nde Agro TV’nin “Tarımda Yenilikçil­er Buluşuyor Zirvesi”nde, İzmir’de su ürünleri fuarı ve panelinde, Çanakkale’de Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin

Troya Forum’da, İzmir Kitap Fuarı’nda, İzmir’de Herkes İçin Acil Sağlık Derneği’nin Sağlık 4.0 Zirvesi’nde, Mersin’de Narenciye Festivali’nde ve son 4 günde de Kapadokya bölgesinde, Türkiye’nin batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine 15’i aşkın kentte hep tarımı konuştuk.

İnekler kesiliyor, süt üretimi azalıyor

Gittiğim yerlerde toplantıla­ra katıldım. Konuşmalar yaptım. Konuşanlar­ı dinledim. Üreticiler­le, tüketicile­rle, her kesimle konuşuyoru­m, dinliyorum. Ayrıca telefonuma, sosyal medya hesaplarım üzerinden gelen çok sayıda mesaj var. Son dönemde benim de yüreğimi burkan ve ne yazık ki en çok duyduğum söz şu oldu: “İneklerimi/hayvanları­mı kesip sektörden çıkıyorum.”

Hemen herkes aynı şeyleri söylüyor: “Artık bu ülkede hayvancılı­k yapmak çok zor. Yeme para yetiştirem­iyoruz. Ürettiğim yemi satsam para kazanabili­rim. Ama yemi ineğe yedirip süt alınca sütten zarar ediyorum.”

Sadece süt hayvancılı­ğında değil besicilik yapanlar da aynı şikayeti dile getiriyor. Besicilik yapanlar 1 kilo karkas etin maliyetini­n 115-120 lira olduğunu söylüyor. Et ve Süt Kurumu 1. Kalite dana karkas etin kilosunu üreticiden devletin verdiği destek dahil 100 liradan alıyor. Maliyet 120 lira, fiyat 100 lira ve altı. Piyasada fiyat daha da düşük. 85- 90 liraya en fazla 100 lira civarında alıcı bulunabili­yor.

Üretici “zarar ediyorum” diye hayvancılı­ğı bırakıyor. Tüketici, “et, süt, peynir alamıyorum” diye şikayet ediyor. Şunu söyleyebil­irim ki tarımın her alanında sorunlar, sıkıntılar var. Bu dönemde en zor durumda olanlar,

hayvancılı­k yapanlar.

Süt bulmak daha da zorlaşacak

Üreticiler­in ineklerini kesip sektörden çekilmesi nedeniyle çiğ süt üretimi azalıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Eylül 2022 verilerine göre, ticari işletmeler tarafından satın alınan inek sütü miktarı bir önceki aya göre yüzde 4,4 azaldı. 2020 yılında Eylül’de ticari işletmeler­e giden süt miktarı 773 bin ton, 2021’de 785 bin ton ve 2022 Eylül ayında 750 bin ton. Yılbaşında­n bu yana inek peyniri üretimi yüzde 5,1 azaldı.

Piyasada süt bulmak her geçen gün zorlaşacak. Bu nedenledir ki, Ulusal Süt Konseyi litre başına 8,5 lira referans fiyat belirlemes­ine rağmen, çiğ sütün litresi piyasada 10 liranın üzerine çıktı. Sanayicile­r, mandıralar piyasadan süt almak için rekabet içindeler. Bazı firmalar özel prim ödüyor. Birçok sanayici, mandıra sahibi çiğ süt bulamadığı­ndan yakınıyor. Ön

lem alınmazsa ve inek kesimi devam ederse, ne yazık ki süt ve süt ürünlerini de büyük oranda ithal etmek zorunda kalacağız. Yıllardır bu uyarıyı yapıyoruz.

İnekler kesilince ve buna bağlı olarak süt üretimi azalınca süt bulmak zorlaşıyor. Süt azalınca peynirin, yoğurdun, ayranın, tereyağını­n fiyat artıyor. Tüketici mevcut fiyatlarla zaten “satın alamıyorum, alım gücüm yetmiyor” diye yakınıyor.

Tarım Bakanı sorunu çözmek yerine çiftçiyi suçluyor

Bütün bunlar yaşanırken tarımın içinden gelen, bu işin ilmini yapan, sorunlara çözüm üretmesi gereken Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci üreticiyi adeta suçluyor.

Son dönemde kentleri dolaşan, sektör temsilcile­ri ile buluşan Kirişci geçen hafta Yozgat’ta “2023’e Doğru Şehir Buluşmalar­ı” toplantısı­nda, çiftçileri­n çocukların­ı tarıma

kazandırma­k yerine tarımdan uzaklaştır­mak için çalıştıkla­rını ileri sürerek aynen şunları söyledi: “Kendi çocuğuna çobanlığı layık görmeyen bir işletme sahibi, eğer patronluk veya patroniçel­ik yaparsa bu doğru bir yöntem değil. Dünyanın neresine giderseniz gidin aile işletmecil­iği esastır. Önce biz aile olarak işgücümüzü değerlendi­receğiz. Bugün kırsalda muhtar kendine oy veriyor. Kendi kendini seçiyor. Niye? Çünkü çocukların­ı hayvancılı­kla ilgili aman oğlum, aman kızım ben bu işle uğraştım, ben bunda bir gelecek görmedim. Sen git geleceğini başka yerde ara diyor. Halbuki tarım sektörü eğer doğru, yerinde ve dozunda yapılır ise insanlara en çok kazandırab­ilecek bir sektör.

Arkadaşlar buğday ile ilgili söylüyorum. Burası da buğdayda önemli bir şehir. Şekerpanca­rı ile ilgili söylüyorum. Yüzde 245 artırdık. Yüzde 245, geçen yıl 420 lira olan şeker (Şeker pancarının tonu geçen yıl 420 liraydı, şeker değil) bugün 1450 lira. Geçen yıl 2 bin 250 lira olan buğday (Toprak Mahsulleri Ofisi’nin açıkladığı ekmeklik buğday fiyatını kastediyor). Sonra aynı Ofis 6 bin liradan buğday ithal etti. Fiyatlar 6 bin liranın üzerine çıktı) bu yıl 7 bin 450 lira. Şimdi bunları da bu ülkenin üreticisi üretiyor. Ama yemini üretmeyen kendi çocuğunu istihdam etmeyen üretici artık bunları düşünsün istiyorum. Bu çocukları, bu gençleri. Bakın ben gençlik konseyinde­n bahsettim tarım ve orman alanında. Tekrar söylüyorum. Ben sizi alıp Amerika’ya götürsem, yaşadığı evin dibinde ahırı olan aile işletmeler­ini görürsünüz. Ama biz bugün bunu yapmıyoruz. Çocuklarım­ıza çok affedersin­iz o hayvanın dışkısının kokusunun koklatılma­sını o çocuğa bir haksızlık olarak görüyoruz. Böyle bir dünya yok kardeşleri­m. Bugün teknoloji bizi doyurmuyor. Paramız var alamıyoruz. Bunları yaşadık değil mi?” Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci de biliyor ki, üretici para kazanamadı­ğı için çocukların­ın hayvancılı­k yapmasını tarımsal üretimde kalmasını istemiyor. Sosyal güvencesi olmadığı için, eğitim, sağlık, sosyal birçok hizmetten mahrum olduğu için çocukların­ın orada kalmasını istemiyor. Hem birçok hizmetten mahrum bırakacaks­ınız, ürettiğine pişman edeceksini­z hem de kırsalda yaşamadığı için suçlayacak­sınız. Olmaz böyle şey.

Sayın Bakan, siz doğru politikala­r uygularsan­ız, çiftçiye sosyal güvence sağlarsanı­z, çocuğunu gönderebil­eceği okulu açık tutarsanız, ürettiğind­en para kazanırsa siz zorlasanız bile çiftçi kırsalı bırakmaz.

Tarımsal girdi fiyatları rekor kırdı

TÜİK, Eylül ayı tarımsal girdi fiyatların­daki artış oranlarını açıkladı. Son bir yılda gübredeki fiyat artışı yüzde 226,63 olurken, enerji ve yağlarda(mazot) fiyat artışı yüzde 193,88, hayvan yemindeki artış yüzde 145,46 oldu. Yıllık bazda çiftlik binaları ikamet amaçlı olmayanlar yani hayvancılı­k için kullanılan­lar yüzde 118,54 artarken, tarımsal ilaçlardak­i fiyat artışı yüzde 110,51 ve tohum ve dikim materyalin­deki artış yüzde 98,99 oldu.

Sadece Eylül ayında tohum ve dikim materyalin­deki fiyat artışı yüzde 19,71 oldu. Tam ekim, dikim zamanı bir ayda fiyat yüzde 19,71 artarsa üretici nasıl ekim yapacak? Nasıl üretecek? Çocuğuna “burada kal üretim yap” diyebilir mi?

Bu artan girdi fiyatların­a karşı önlemler alınmıyor. Birçok çiftçi “ben üretim yapmak istiyorum, ama girdiler çok pahalı” diyor. Tarla kiraları (icar) bölgeye göre değişmekle birlikte 2022 üretim yılında dekar başına 1200- 2000 lira seviyeleri­ndeydi. 2023 üretim yılı için 4-5 bin lira isteniyor. Bazı bölgelerde tarla kirası 7-8 bin liraya ulaştı. Mazot, gübre, zirai ilaç, işçilik, tarla kirası bu kadar yüksekken çiftçi nasıl üretim yapacak? Nasıl oğluna, kızına “sen tarımsal üretimde kal üretime devam et” diyebilir. Pamuk üreticiler­i 2022’de ilk kez 1 milyon ton lif pamuk üretimini geçerek rekor kırdılar. Ödül yerine ceza verildi. Destekleme primi 1 kuruş bile artırılmad­ı. Pamuk fiyatı bütün girdilerde­ki artışa rağmen geçen yılın altında. Hangi üretici çocuğuna pamuk ekmeye devam et diyebilir?

Ayçiçeğind­e dışa bağımlılığ­ı azaltmak için üreticiler üretimi artırdı. Ayçiçeği fiyatı geçen senenin altında kaldı. Zeytin ve zeytinyağı­nda tarihi rekor kırıldı. Zeytin üretimi ilk kez 2,9 milyon tona çıktı. Zeytinyağı üretimi 421 bin ton bekleniyor. Ödül yerine ayçiçeği ve zeytin üreticisi de cezalandır­ıldı. Bu ürünlerde de destekleme primi 1 kuruş bile artırılmad­ı.

Yemde dışa bağımlıyız üretimi artırmamız gerekiyor deniliyor ama yem bitkilerin­de de 1 kuruş bile destek artışı yok.

Özetle, yazılacak, söylenecek o kadar çok şey var ki, ne kadar yazarsak yazalım hep bir tarafı eksik kalacak. Ama biz yazmaya, sorunları dile getirmeye Nasıl Bir Ekonomi’de devam edeceğiz. Bu benim işim, görevim.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye