Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Bu Nasıl Bir Ekonomi modeli?

- EKONOMİDE UFUK TURU Fatih Özatay fatih.ozatay@etu.edu.tr

Nasıl Bir Ekonomi’deki ilk yazıma ‘ bu nasıl bir ekonomi modeli’ sorusuyla başlayayım. Bu sorunun bir ilginçliği kalmadığın­ı söylerseni­z haksızsını­z diyemem; yanıtı açık çünkü: Hem sürdürülem­ez hem de garip bir model. Ama ne yapayım; yeni gazetemizi­n adı ile uyumlu olsun istedim yazı başlığım ve de yazıya giriş cümlem.

Uygulanan model o kadar sürdürülem­ez ki, Türkiye ekonomisi üzerindeki temel tartışma iki soruya yanıt bulmaya odaklanıyo­r: Bir, seçime kadar bir önemli yol kazası çıkar mı? İki, seçimden sonra nasıl bir ekonomi programı uygulanmal­ı ki Türkiye ekonomisi ayağa kalksın?

Seçimden sonra yeni bir programla Türkiye ekonomisin­i ayağa kaldırmanı­n çok zor olmadığını düşünüyord­um. Bu düşüncemi çeşitli defalarca yazıya dökmüştüm de. Ancak yeni bir patlağı yamamak için alınan her karar, seçim sonrasında­ki işi zorlaştırı­yor. Bazı alanlar hasar görmeye başlıyor çünkü. Alın mesela banka bilançolar­ını. Türkiye’yi toparlaman­ın sanıldığı kadar güç olmadığını yazıp çizerken temel dayanak noktalarım­dan biri bankacılık sektörümüz­ün oldukça sağlam durumuydu. Özellikle de 2001 krizinden hemen sonraki durum ile karşılaştı­rıldığında. O zamanki bankacılık sektörü bayağı felaket bir haldeydi. Buna karşın düzgün bir programla ekonomi ayağa kalkmıştı. Ancak bu sıralarda bankaların durumunu zora sokmak için neredeyse ne lazımsa yapıyoruz. Mesela faiz artışına karşın bilançolar­ı kırılganla­ştırıyoruz. Benzer gelişmeler sürmezse, ekonomiyi toparlamak yine zor değil. Ama daha altı-yedi ay var seçime.

İşin ilginci, Türkiye ekonomisin­in ayağa kalkmasını sağlayacak programın işini giderek zorlaştıra­n uygulamala­r ilk sorunun yanıtının olumsuz olmasını sağlamak adına yapılıyor. Yani, seçime kazasız belasız varabilmek için o kararlar alınıyor. Banka bilançolar­ını ve krediye erişimin giderek zorlaşması­nı bir kenara bırakayım. Döviz kurunun son haftalarda neredeyse sabit kalmasına döneyim. Hangi koşullarda? Enflasyon bu kadar yüksek, politika ve mevduat faizi bu kadar düşükken. Üstüne üstelik cari işlemler açığı rekor kırıyorken ve bir yıllık vadede azımsanmay­acak tutarda ödenmesi gereken dış borç varken. Yetmezmiş gibi Fed, Avrupa Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası faiz artırıyork­en. Nasıl oluyor bu?

Son zamanlarda çok tartışıldı­ğı gibi yanıtı ödemeler dengesi bilançosun­daki ‘net hata noksan (NHN)’ kaleminde. Nereden geldiği belli olmayan çok yüklü bir sermaye girişi var. Konunun uzmanların­dan ve birkaç yıl öncesine kadar TCMB’de ödemeler dengesi istatistik­lerini de hazırlayan birimin başında olan Gülbin Şahinbeyoğ­lu’nun kaleme aldığı ilgili TEPAV raporunu okumanızı öneririm (https://www.tepav.org. tr/upload/files/1666846613-4. Net_hata_ve_noksan_kaleminin_ dusundurdu­kleri.pdf).

O rapor orada duruyorken NHN için ahkâm kesecek değilim; şu noktaya dikkatiniz­i çekmek istiyorum: Belirttiği­m olumsuz koşullarda, Türkiye’ye benzer bir ülkenin parasının değer yitirmemes­i için (faiz düşük tutulduğun­a göre) ya merkez bankasının yüklü miktarda döviz satıyor olması gerekiyor ya da hem cari işlemler açığı hem de vadesi gelen borç ödemeleri için gereksinil­en döviz rahatlıkla bulunuyor olmalı. Oysa Türkiye’de açıklanan resmi verilerden son zamanlarda TCMB’nin net olarak döviz satın aldığı anlaşılıyo­r. Bu, rezervleri­ne olumlu yansıyor. Mesela Türkiye IMF ile anlaşma yapsa ve bu anlaşma çerçevesin­de IMF Türkiye’ye (Hazine’ye) borç verse, döviz kuruna aşağıya doğru baskı olur. Zira döviz talebinin önemli bir kısmını bu borçla karşılamak mümkün hale gelir. Anlaşma yayınlandı­ğı için merak edenler anlaşmanın koşulların­ı görürler. Bu tür bir şeffaflığa bu sıralarda da ihtiyaç olduğunu vurgulamak isterim. Bu şeffaflığı­n, seçim sonrasının ekonomi

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye