Enflasyon finansal tabloları şişiriyor!
Şişkinlik anlamına gelen enflasyon, fiyatlar genel seviyesinin sürekli ve hissedilir derecede artışı. Şirket bilanço ve gelir tablolarını etkileyen enflasyon, finansal tabloları genişletip şişiriyor. Finansal tablolarda yer alan veriler çarpıtıldığından enflasyon, şirketlerin doğru ve gerçek finansal sonuçlarının açıklanmasının önünde bir engel oluyor. Özellikle kamusal sorumluluğu olan halka açık şirketler, bankalar, sigorta şirketleri açısından bu durum yatırımcı ve finansal analistlerin karar süreçlerinde önemli bir problem. Peki bu çarpıklık yani enflasyonun finansal tablolar üzerindeki etkilerini gidermek mümkün mü?
Tarihi ve cari maliyet
Konu teknik olmakla birlikte basit bir anlatımla bilançolar tarihi maliyet ya da cari maliyet yöntemi olmak üzere iki farklı yöntemle hazırlanabiliyor. Tarihi maliyet varlıkların tarihi (aktife giriş) değerleriyle günümüze taşınmasını, cari maliyet ise varlıkların güncel değerleriyle bilançoda gösterilmesini ifade ediyor.
Yeniden Değerleme Değer Artış Fonu uygulanması
Ülkemiz düzenlemelerinde de yer alan “Yeniden Değerleme Değer Artış Fonu” uygulaması aslında cari maliyet muhasebesinin, cari maliyet muhasebesi ise enflasyon muhasebesinin temelini oluşturuyor. Yeniden değerlemeyi kısmi bir enflasyon muhasebesi olarak görmek yanlış olmaz.
Stagflasyon ve şirket finansalları
Yüksek enflasyon bir yandan şirketlerin varlıklarını ve kaynaklarını kısaca finansal durum tablosunu bir yandan da gelir tablosunu, faaliyet sonuçlarını olması gereken değerinden farklı rakamlara ulaştırıyor. Şirket karları hiç görülmemiş düzeylere geliyor, hisse senedi fiyatları artıyor, yanıltıcı ve şirketler kesimi açısından sanal bir refah ortamı yanılgısı oluşuyor. Oysa sabit gelirli kesimin alım gücünün azalması, fiyatlar artarken talebin sınırlı kalması büyük bir risk taşıyor: Durgunluk içinde enflasyon yani teknik adıyla stagflasyon.
Yüksek enflasyon dönemlerinde finansal tabloların düzeltilmesi UMS/TMS 29
Yüksek enflasyon ortamlarında finansal tabloların düzeltilmesine ilişkin evrensel bir muhasebe standardı bulunuyor: Uluslararası Muhasebe Standardı (UMS) 29. Standard’ın Türkçe karşılığı TMS 29 uygulamada. Bu Standart, yüksek enflasyonun varlığına ilişkin kesin bir oran tanımlamaz. Finansal tabloların bu standarda göre düzeltilmesinin ne zaman gerekli hale geleceği konusu bir takdir meselesidir. Yüksek enflasyon, bir ülkenin, bunlarla sınırlı kalmamak üzere, aşağıdakileri de içeren ekonomik özelliklerince belirlenir:
1) Nüfusun çoğunluğu servetini parasal olmayan varlıklarda ya da nispeten istikrarlı bir yabancı para biriminde tutmayı tercih eder.
2) Nüfusun çoğunluğu parasal tutarları yerel para biriminden değil, nispeten istikrarlı bir döviz cinsinden dikkate alır. Fiyatlar da bu döviz cinsinden belirlenebilir.
3) Kredili satış ve satın almalardaki fiyatlar; süre kısa bile olsa, kredi süresi boyunca satın alma gücünde beklenen zararları karşılayacak şekilde belirlenir.
4) Faiz oranları, ücretler ve fiyatlar bir ‘fiyat endeksi’ ne bağlıdır ve
5) Son üç yılın kümülatif enflasyon oranı %100’e yaklaşmakta ya da aşmaktadır.
Son söz….
Ülkemizde gerek tüketici tarafında TÜFE ve gerekse üretici tarafında ÜFE rakamları yanı sıra dövize olan ilgi yüksek enflasyon dönemine girdiğimizi gösteriyor olsa gerek. Nitekim Ekim 2022 itibariyle TÜİK rakamları yıllık TÜFE %85,51, yıllık ÜFE ise %157,69’a ulaşarak 24 yılın zirvesini gördü. Şişen finansal tabloların UMS/ TMS 29 Standardına göre düzeltilerek sağlıklı finansal tablolara ve analize elverişli finansallara gereksinim duyuluyor. Piyasa analistleri sağlıklı analiz için doğru ve gerçekçi veri arayışındalar. Bundan sonrası düzenleyici otorite Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun (KGK) kararına bağlı….