Kuyudan Saraya Giden Yol
Hz. Yusuf (as)’ın atıldığı kuyudan çıkmasına vesile olan bir kervandı. Allah Hz. Yusuf’un kurtuluşuna bir kervanı vesile kıldı. (Yusuf Suresi, 19) Allah bize, içine düştüğümüz kuyulardan çıkarması için nice kervanlar gönderiyor. Bazen bu kervanları görüp, attıkları ipe tutunuyor ve dışarı çıkıyoruz, bazen imdadımıza gelen kervanları görmüyor ve kendi kuyularımızda, kendi karanlıklarımızda kalmaya inat ediyoruz. Asıl problem, insanın kendi etrafına ördüğü karanlıklardır. Kur’an’da “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. (Ali İmran, 103)” diyen Rabbimiz, kendi karanlık kuyularımızın dibinden çıkalım diye bize peygamberlerini göndermiştir. Eğer Hz. Yusuf kuyuya düşmese ve bir kervan Hz. Yusuf’u o kuyudan çıkarmasaydı Mısır’ın sultanlığına gidecek yol açılmayacaktı. Bizim hayır bildiğinizde şer, şer bildiğimizde hayır vardır (Bakara, 216). Kervan, Hz. Yusuf’u kuyudan çıkardı ve Mısır’a köle pazarına götürdü. Ne kadar değerli bir emanete sahip olduklarının farkında olmadan onu yok pahasına sattılar. Kur’an bu konuyu ayette şu şekilde anlatmaktadır: “(Mısır’da) onu yok pahasına, birkaç dirheme sattılar. Zaten ona pek değer vermemişlerdi. (Yusuf Suresi, 20)” Ellerindekinin yarın bir gün, Mısır maliyesinin başına geçecek adam olduğunun farkında bile değillerdi. Çünkü ‘yetenek keşfetme’ diye bir dertleri yoktu. Eğitim politikalarımız başta olmak üzere insanların kabiliyetlerini keşfederek onların istidatlarına ve kabiliyetlerine göre eğitimler vermeliyiz. Sabah ekmeği “en iyi fırından alalım”, saç kestireceksek “en iyi kuaföre gidelim” diyoruz ama bir kuaförün, bir fırıncının toplumdaki statüsünü küçümsüyoruz. “Toplum” denilen bu çarkın her dişi kıymetlidir. Birbirimize değer vermesini öğrenmeliyiz. Dünya bir kervan ve bizler de yolcuyuz. Bu kervanın içinde belki farkında bile olmadan yok pahasına harcadığımız ama aslında Mısır’a sultan olma vasfına sahip nice değerler taşıyoruz.