Dünyanın havasını temizliyor
Donanım satın alırken talebi yönlendiren iki eğilim etkili: Biri, özellikle yatırım bilinci yeterince olgunlaşmamış ülkelerde gözlenen “fiyat-odaklı talep”. Satın alınan donanımın o anki maliyetine odaklanan anlayış, Diğeri ise “performans odaklı talep.”
Herhangi bir işi başarıyla yürütebilmenin gerek şartlarından biri “ihtiyacın
ne olduğunu” doğru saptamadır. Her ihtiyaç gelecekteki bir “beklentimizi nasıl karşılayabileceğimiz” olasılık ve istatistik tekniklerine başvurularak belirlenirse yaşamın gerçeklerine yakın durulur.
Verilerin eksik, veriye olan güvenin az olduğu bir ortamda, yaşamın öz gerçeğine yakın ihtiyaç belirleyebilmenizin iki etkili yolu olduğunu düşünüyorum: Birisi, sahada ihtiyacınızın kapsama alanında alış-veriş yapan deneyimli insanların konuyla ilgili değerlendirmelerini alma. Diğeri de, konuyu sistemli biçimde izleyen ve analiz eden kurumsal yapıların değerlendirmelerine kulak verme. Şişecam’da çalışırken kurumun “Bilgi-Belge Merkezi” kurumsal veri izlemenin çok anlamlı bir örneğiydi. Kurumun “ihtisas
birimleri raporları” kadar, belki de
daha fazlasını Bilgi-Belge Merke
zi'nden yararlandığımı söylersem abartılı bir değerlendirme olmaz. Bu konuda kanıta dayalı birkaç düzine olayın öyküsünü anlatabilirim, ama burada sizlerle paylaşmak istediğim başka bir konu.
TEPAV, ardında ülkemizin en büyük sivil inisiyatifi bulunan bir kurumsal araştırma merkezi. Bu kurumda birikim sağlayan ve paylaşanları bir “rasyonel otorite” olarak kabul eden, paylaştıklarını alıcı bir ruhla izleyenlerden biriyim.
Güven Sak’ın 4, 11, 18 ve 25 Mart 2024 günleri yazdığı dört yazısındaki saptamalarının yaygınlığına ve derinliğine sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Sak’ın paylaştığı genellemelerinin ayrıntısına girmeden, bu yazı bağlamında bizi ilgilendiren yönlerini çok kısa paylaşalım:
Türkiye dünyanın önemli üretim merkezlerinden biri. Sahip olduğumuz üretim kabiliyeti son derece çeşitli. Türkiye rekabetçi bir biçimde üretebildiği ürün sayısı ve yoğun ihracat yapabildiği pazar sayısı açısından da dünyanın sayılı ülkelerinden biri.
Var olan, “kapasitenin üzerine ne inşa edebileceğimizi kararlaştırmak için son derece uygun bir zaman dilimi” içerisindeyiz. Türkiye’nin dünyanın ana tedarikçilerinden biri olduğunu rakamlar kanıtlıyor.
EKONOMİ’de “NASIL?” sayfasının hazırlanmasının nedenlerinden biri, ölçeğine bakmadan küçük ya da büyük, bireysel ya da kolektif başarılar yaratan insanlarımızın öykülerini paylaşmak, ülkenin üretim gücünü birkaç basamak daha yükseltebilmek için “entelektüel birikimin” farkındalığını artırmak için çorbaya bir kıymık tuz eklemek.
Sak’ın saptamasının son cümlesi bizim açımızdan da çok önemli. Var olan kapasitenin üzerine ne inşa edebileceğimizin izini sürmeliyiz.
Mustafa Töngüt ve oğlu Onur Töngüt’le söyleşi yaparken, “Damlaya damlaya göl olur” diyen halkın akıl birikimini zihnimizin nirengisi yaparak soruyor ve değerlendirmelerini not ediyoruz.
“FİLTRE ÜRETİMİ” DEYİP GEÇMEMELİYİZ
MGT Çerkezköy ve Esenyurt’taki tesislerinde üretim yapıyor. Çok değişik alanlarda “filtre” üretiyor. Güven Sak’ın önemli bir üretim merkezi olduğunun kanıtlarından küçük bir örnek: 84 ülkeye ürettiği filtreleri ihraç ediyor. İhracat kapasitesini pazardaki gelişmeleri yakından izleyerek sürekli artıran bir üretim tesisine sahip, sağlık sektörü öncelikli olmak üzere daha birçok sektöre “filtre sistemleri” sağlanıyor.
İklim koşullarındaki değişmelerin de etkisiyle şartlandırılmış ortam yarılması, iklimlendirme, temiz oda ihtiyaçlarının karşılanması, temiz ve kaliteli hava sağlanarak yaşam kalitesinin artırılması insanlığın artan talebi. İç mekânlarda temiz hava ihtiyacının karşılanması ile toplumların bilinç düzeyleri arasında doğrudan bir ilişki saptanıyor. Toplumların insana değer verme bilinçleri yükseldikçe, bulundukları ortamdaki temiz hava ihtiyacına verdikleri önem de artıyor. Temiz hava ihtiyacını karşılayacak sistemlerin üretilmesi önemli bir alan.
Mustafa ve Onur Töngüt bir
hususa dikkat çekiyor: “Filtre üretiminde filtrenin direnç noktası ile kullanım aşamasında daha az enerji tüketmesi önemli. Hep toplumsal bilinç düzeyi, hem teknik gelişme açısından önemli olan Kuzey Avrupa ülkeleri filtre konusunda en yüksek standarda sahip. En büyük üretici firma İsveç kökenli. Diğer birçok alanda olduğu gibi filtre sistemleri üretimi de sürekli gelişme halinde. O nedenle rekabet gücü yaratma ve sürdürme Ar-Ge yapmanızı zorunlu hale getiriyor. Sürekli gelişme halinde olan filtre sistemlerinde en pahalı ürünler AB ülkeleri gibi gelişmiş pazarlarda pay alıyor. Kuşkusuz ‘ marka ve imaj’ satışı etkileyen önemli bir etken, ama kalite standardınızı sürekli ilerletmek de önemli.”
FİYAT VE FONKSİYON ODAKLI TALEP
Donanım satın alırken talebi yönlendiren iki eğilim etkili: Biri, özellikle yatırım bilinci yeterince olgunlaşmamış ülkelerde gözlenen “fiyat-odaklı talep”. Satın alınan donanımın o anki maliyetine odaklanan anlayış, diğeri ise “performans odaklı talep”.
Donanım satın alırken işletme dönemi maliyetlerini, teknik ömrünü, kullanabilme ömrünü ve rekabet edebilme ömrünü, bakım-onarım periyodunu ve zaman kazancı ya da kayıplarını hesaba katan satın alma sözleşmeleri yapma birikimi önemli. Ülkemizde diğer birçok donanımda olduğu gibi filtre talep edenlerin performans- fiyat ilişkisi yerine sadece fiyat odaklı satın alma eğiliminin güçlü olması önemli sorunlardan biri. MGT Filtre yöneticileri yurt dışı piyasalarda, özellikle gelişmiş ülkelerde ,“Sertifikalı üretim ve akredite gözetim ve denetim satın alma kararlarını yönlendiriyor” saptamasını paylaşıyor.
Ülkemiz geride bıraktığımız yüzyılın ilk yarısının tam ortalarında “yoktan var etme” ideali ile Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın öngördüğü 20 tesisi gerçekleştirdi: Etibank, Sümerbank, Karabük Demir Çelik, İzmit Seka tesisleri, Nazilli’nin basması, şeker üretim tesisleri ve diğerleri gibi. İkinci Dünya Savaşında “çaresizlik yılları” yaşandı; çok partili dönemi geçince “dümensiz açılım” deneyimini gördük. Özel sektör için yönlendirici, kamu sektörü için emredici “planın” ortalama yüzde 9,5 büyüme yaratmasına tanıklık ettik. Ne üretsen satarsın anlayışını değiştiren “dışa ve dünyaya
açılma” aşamasını geçtik. Bugün ABD’den Çin’e Vietnam’dan Hindistan’a yeni bir “konsoli
dasyon” süreci yaşanıyor. Ülkemizin yüzyılda oluşturduğu üretim kapasitesinin üzerine ne inşa edersek uzun dönemli geleceğimizi güven altına alabileceğimizi sorguluyoruz. Küresel değer yaratma zincirinde doğru konumlanma yapabilmemiz üreticilerin sesine kulak vermemiz gerekiyor.
Mustafa ve Onur Töngüt’un
saptamalarını önemli buluyoruz: “Üretim gücümüzü birkaç basamak daha yukarı çıkarmak için yüksek enflasyon nedeniyle bozulan işgücü ilişkilerini hızla onarmalıyız. Tedarik zincirindeki ilişkileri de gözden geçirerek açgözlülük ve sorumsuz davranışları önlemeliyiz. Kalifiye işgücü arzını yeterli kılacak önlemleri hep birlikte almalıyız. Bizim sektörümüzde 30 kadar firma var. Donanım satın alanların fiyat-odaklı tercihi kadar, üreticilerin de fiyat-odaklı koşullardan yararlanmak için Ar-Ge, tasarım, inovasyon ve kalite standartlarından taviz vermeleri, yenidünya düzeninin gerektirdiği çok kritik bir aşamaya taşıyor bizi: Küresel pazarda var olmak ve varlığımızı korumak, oluşmakta olan değer yaratma zincirinde sağlam bir yere konumlanmak için ‘ üretim di
siplini’ gerekiyor” diyorlar.
İHRACATA ODAKLANIYORLAR, BİRİM FİYAT DA 6 DOLARA YAKLAŞIYOR
MGT Filtre yöneticileri ürünlerinin teknik standartlarından yüzde 100 emin. Sürdürülebilir kalite standartlarına ulaştıklarını da ileri sürüyorlar. Fiyatları da üretim alanlarında öncü olan İskandinav ülkelerine göre uygun. Bu
günkü aşamada “marka ve imaj” eksiklerini aşmak gerektiğinin de altını çiziyorlar.
MGT yöneticileri diyorlar ki, “Ürünlerimizde özellikle medyan ithalatına bağımlı olmamız ülkemizin teknik birikimi dikkate alındığında aşılabilecek bir sorun. İthalatımızın 6 katı ihracat yapıyoruz. Yurtiçinde 30 milyar lira ciroya erişen bir üretim alanıyız. Ülkemiz filtre ihracatını 100 milyon dolara çıkarabilecek potansiyele sahip. Bir ülke stratejisi kurgulanır, onun gücünü arkamıza alırsak bu hedefe rahatlıkla erişebiliriz.
Filtre üretimi teknoloji yoğun bir alan, birim ihracat fiyatı da 6 dolara yaklaşıyor. Piyasadaki dalgalanmaların yarattığı sorunlar istikrara kavuşur döviz, faiz ve enflasyon makul düzeylerde seyrederse firma olarak ülkemize katkılarımızı katlanarak artırırız, bu bir abartılı iddia değildir.”
Ne üretsen satarsın anlayışını değiştiren “dışa ve dünyaya açılma” aşamasını geçtik. Bugün ABD’den Çin’e Vietnam’dan Hindistan’a yeni bir “konsolidasyon” süreci yaşanıyor. Ülkemizin yüzyılda oluşturduğu üretim kapasitesinin üzerine ne inşa edersek uzun dönemli geleceğimizi güven altına alabileceğimizi sorguluyoruz.
Toplumların insana değer verme bilinçleri yükseldikçe, bulundukları ortamdaki temiz hava ihtiyacına verdikleri önem de artıyor. MGT, filtre ve filtrasyon sistemlerini etkili ve doğru kullanımı ve daha temiz bir dünya için çalışmalar sürdürülüyor.