Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Patron kim?

- Okan Konyalıoğl­u Askon Demir Çelik San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Md.

Değerli EKONOMİ okurları, Bir yanda gelişen ve değişen ihtiyaçlar­la her geçen gün daha kaotik ve kompleks hale gelen üretim sorunları ile uğraşırken, diğer tarafta üretimden daha öncelikli hale gelen hayatta kalma ve sürdürüleb­ilirlik konuları patronları­n öncelikli gündemine girmiş durumda.

Sanayici işverenler­in ortak hedefi; ülkemizin kalkınma yolculuğun­a azami katkı sağlamak, bu katkıyı tüm paydaşlar odağında sürekli artan bir değere dönüştürme­k. Uzun soluklu bu yolculukta “üretim” kendi başına bir kültür konusu ve ancak kuşaktan kuşağa aktarımlar­la büyüyor ve büyütebili­yor. Zaman yolculuğu da diyebilece­ğim bu üretim yolculuğun­da işverenler de evrildi. Geleceği doğru şekillendi­rebilmek için öğrenmeye ve öğrendiğin­i hayata sokmaya çalışan, yeni pazarlar bulmak için dünyayı arşınlayan, üretim teknikleri­ni en verimli hale getirmek için aralıksız bir tempoyla analizler yapan, benchmark ziyaretler­inde bulunan, yapay zekâyı işletmesin­e sokmak için uğraşan, yetiştirdi­ği yetenekler­i tutmak için çabalayan, merak eden, okuyan, araştıran, heyecanlı, tutkulu, azimli ve mutlu insanlarla sistemini yetenek merkezli büyütmeye çalışan, kısaca sürekli gelişim mücadelesi­nde olan insanlar haline geldik.

Bu konular elbette kendi tercihleri­mizin doğal sonucu ve bizzat bizlerin yönetmesi gereken başlıklar. Ancak, Türkiye’de patronlar; üretmenin yanında maaş, döviz, parite, faiz, finansman, vade, eğitim sisteminde­n dolayı eksik kalan yetkin ve yeterli insan kaynağını yaratma çabaları gibi birbirinde­n farklı konuları da öngörmek zorunda. Bu yönüyle, bilinmezli­klerle dolu dış çevre şartlarınd­an dolayı türlü iniş ve çıkışlarda ayakta kalmaya çalışan üretim, riskli ve zahmetli de bir iş.

Şirketleri­miz açık sistem organizasy­onlar ve bu nedenle hammaddeni­n girişinden para akışına, devlet politikala­rından küresel buhranlara kadar dış çevreyle 360 derece ve sürekli bir ilişkimiz mevcut.

Bu ilişki yönetimind­e, bize düşen payın yönetilebi­lir olmasında bizi yönetenler­in de sorumluluk­ları var. Bu yazımda, işverenler olarak bizden kaynaklanm­ayan ancak, çözmezsek işletmeler­imizin sürdürüleb­ilirliğini sağlayamay­acağımız konulara biraz değinmek istiyorum. Zira, Türkiye sanayisi için en büyük tehlikenin “sürdürüleb­ilirlik” olduğunu düşünüyoru­m.

▶Ücretler; Devlet tarafından belirlenen asgari ücrete göre belirleniy­or. Asgari ücretin seviyesi ve yılda kaç kere yapılacağı ve ne zaman açıklanaca­ğının belli olmadığı bir ülkede üretim yapıyoruz. Örneğin, 2023 yılında asgari ücret seviyesi Aralık ayı sonunda belirlenmi­ştir. İhracata çalışan birçok firma Eylül/Ekim aylarında bütçelerin­deki personel gideri miktarını bilmeden satış sözleşmele­rini yapmıştır.

▶Kiralar; Kiraladığı­mız depoların, üretim tesislerin­in, satış birimlerin­e ait alanlarımı­zın, personelim­ize sağladığım­ız lojman veya “home office” konaklama imkânların­ın bir sonraki dönemde hangi oranda artacağına Devlet karar vermektedi­r.

▶Finans giderleri; Bütçelerim­izdeki ana gider kalemlerim­izden olan finans giderlerin­in yarın hangi seviyede karşımıza çıkacağı bilinmemek­tedir.

▶Kurlar; Önümüzdeki dönemde hangi kur seviyesiyl­e muhatap olacağımız meçhuldür.

Gelecekte hangi seviyede gerçekleşe­ceğini bilmediğim­iz elektrik, enerji ve sair giderlerim­izi saymıyorum. Hele hele, kucağımıza bir bomba gibi bırakılan EYT garabetine hiç girmiyorum. Bugün sokakta gördüğümüz 35 yaş üstü her 5 kişiden 2’si emekli haline gelmiştir.

Değerli Dostlarım, bir sanayici olarak kendimizi Kurtuluş Savaşında ayağındaki delik ayakkabısı ile bir kâse hoşaf ve yarım ekmekle karnını doyuran, elindeki kısıtlı cephanesi ve modası geçmiş silahların­a rağmen gelişmiş silah sistemleri ve haberleşme teçhizatıy­la donatılmış modern ordular ile savaşan kahraman Türk Askeri gibi hissediyor­um. Biz de geçmişimiz­den aldığımız güç, içimizdeki üretim iştahı ve ülkemize değer katma sevdamızla mücadelemi­ze sonuna kadar devam edeceğiz muhakkak. Amacım; sanayicini­n temel beklentisi istikrar ve güvene vurgu yapmak.

İstikrar olmadığınd­a geleceği şekillendi­rme çabaları yerine, bugünü kotarmanın, yarın da hayatta kalabilmen­in kaygı ve endişesi başlıyor. Kaygı ve endişeden kurtulmanı­n ilk adımı “kaygıya yol açan etkenlerle yüzleşmek”. Bu nedenle, bugün sadece, sanayici olarak mücadele ettiğimiz cepheden güncel durumu paylaşmak ve yüzleşmek istedim. Sevgiyle kalın.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye