Altın alımını artıran şehir efsanelerine dikkat !
Güldağ: Jeopolitik gerginliklerin altın üzerindeki etkisi açık ama jeo ekonomik bir gerginlik de var. Son günlerde bir tartışma ortaya çıktı. Kapalıçarşı'daydım, oraya da sirayet etmiş bu tez. Deniyor ki; Çin Merkez Bankası altın alımını sürdürüyor. Amerikan tahvili satıp, altın alıyor. Keza, Rusya Merkez Bankası da altın biriktiyor. Diğer bazı önemli merkez bankaları da... Özellikle dünya ekonomisinde etkisi artan BRICS ülkelerinin, kendi aralarında kullanacakları bir yeni para birimi oluşturmak için merkez bankalarının altın alımına gittikleri konuşuluyor. Ne dersin bu hikayeye?
Ağaoğlu: Unutun derim o hikayeyi. Güldağ: Çok hafife alma derim. Katı olan her şey buharlaşıyor. Şimdi o mevsim...
Ağaoğlu: Ama bu bir şehir efsanesi. O sıradan insanları bir süre oyalamak için altında biraz yüksek fiyatla birilerinden birilerine transfer etmek için yaratılan bir senaryodan başka bir şey olamaz. O bahsettiğin BRICS ülkelerinin para birimlerinin arkasına altını koymaya kalkıp ona güven uyandıracaklarını düşünüyorsak eğer, o dünya 1974'te Nixon'un altın standardına çıktıktan sonra artık tamamen bitmiştir. Oraya geri dönülemez. Dönüldüğü takdirde ne olacağına ilişkin basit bir şey söyleyeyim: Para arzının en az nüfus artış oranı kadar artması gerekiyor bütün dünyada. Ama o kadar altın üretimi yok.
Güldağ: Altın trafiğinde değişim var ama...
Ağaoğlu: Altın Konseyi raporlarında göze çarpan şaşırtıcı bir altın trafiği değişikliği henüz daha raporlanmış değil. Ayrıca Çin Amerikan tahvillerini satıyor. Ama bunun sebebi altın almak değil. Lütfen yani oradaki özellikle yuan'ın değerinin dengelenmesi için gerekli olan döviz müdahalesinde kullanılacak doları da bulması gerekiyor.