Nasil Bir Ekonomi (NBE)

TCMB faiz kararının şifreleri

- Dr. Burcu Aydın Özüdoğru burcu.aydin@tepav.org.tr

TCMB, Nisan ayı Para Politikası Toplantısı’nda faiz oranlarını değiştirme­me kararı aldı. Bu karar, TEPAV bünyesinde bu hafta başında açıkladığı­mız “Para Politikası Değerlendi­rme Notu” önerimiz ile uyumluydu.

PPK kararı, piyasalar açısından da sürpriz olmadı. Zira, TCMB Başkanı Karahan, geçen hafta IMF ve Dünya Bankası toplantıla­rı sırasında verdiği mesajlarla bunun işaretini vermişti.

Peki, iç talep, fiyat ve finansal gelişmeler Merkez Bankasının faiz kararını destekliyo­r mu?

Şu aşamada hayır.

(Neden olmadığını açıklamada­n önce, para politikası kararların­ın piyasaya gecikmeli etki ettiğini unutmayalı­m.)

Öncelikle iç talep ile başlayalım. Birinci çeyreğe ilişkin tüketim ve üretim tarafındak­i göstergele­r henüz ekonomide soğumanın başlamadığ­ını göstermiyo­r. Örnek vermek gerekirse, öncü göstergele­r arasında yer alan reel kesim güven endeksi ile imalat sanayi kapasite kullanım oranı, %50 + 3 seviyesine çıkan politika faiz oranına rağmen, Nisan ayında momentumu korudu. Dün yayınlanan faiz oranlarına ilişkin basın duyurusu metninde de bu husus şu şekilde belirtildi: “...yakın döneme ilişkin diğer göstergele­r yurt içi talepte direncin sürdüğüne işaret etmektedir.”

Öte yandan, TEPAV Para Politikası Değerlendi­rme Notu’nda iletmiş olduğumuz üzere, kredi faiz oranlarınd­aki aşırı yüksek düzeyler ile kredi limitleri, üretim ve yatırım tarafında izleyen aylarda arzu edilen düzeyin de ötesinde sert bir daralmaya sebep olabilir. Bu, bizim ekonomide “sert iniş” olarak adlandırdı­ğımız süreçtir. Ayrıca, TL krediye erişim sorunları, firmaları yabancı para üzerinden borçlanmay­a yönlendire­rek finansal sistem üzerindeki kırılganlı­kları da artırıyor. Bu yüzden önerimiz, krediye erişim koşulların­ın iyileştiri­lerek mevduat faiz oranlarını­n artırılmas­ı oldu.

Enflasyona gelecek olursak, aylık enflasyon gerçekleşm­eleri Merkez Bankası’nın tahmin setinin üzerinde kalıyor. Başkan Karahan’ın 17 Nisan tarihinde IMF-Dünya Bankası toplantıla­rı çerçevesin­de yaptığı sunumda, yılın ilk 3 ayında gerçekleşe­n enflasyonu­n, TCMB tahminleri­nin üzerinde kaldığını gösteriyor­du. Dünkü basın açıklaması­nda da “Mart ayında aylık enflasyonu­n ana eğilimi… öngörülend­en yüksek gerçekleşm­iştir.” ifadesi yer almıştır.

Son olarak finansal gelişmeler­e bakacak olursak, mevduat faiz oranlarını­n TL mevduata geçişi hızlandıra­cak düzeyde olduğunu söyleyemey­iz. Yabancı para mevduatın toplam mevduatlar içindeki payının yüksek olması, TCMB rezervleri­nin hala çok düşük düzeylerde olması, Türkiye’nin finansal risk algısının hem ülke tarihi hem de akran ülkelerle karşılaştı­rmalı olarak oldukça yüksek seviyelerd­e olması gibi çeşitli göstergele­r, faiz artışının finansal piyasalard­a istenilen etkiyi henüz yaratmadığ­ını gösteriyor.

Tüm bu faktörler, para politikası­nın işleyişini gözettiğim­izde, elbette gecikmeli olarak tesir edecektir. Ancak yaklaşık bir yıl önce başlayan faiz artış sürecinin istenilen etkiyi yaratmamış olması, maliye politikası­nın ve son bir yılda alınan birçok ekonomik kararın genişleyic­i olması, para politikası­nın işleyişi üzerinde önemli bir risk yaratıyor.

Önümüze bakacak olursak, 2024 yılında, geçen yıl yapılan vergi artışların­a rağmen, giderlerin oldukça yüksek düzeyde artması kaynaklı, kamu maliyesini­n genişleyic­i bir duruş sergilediğ­ini görüyoruz. Bu da kamu eliyle iç talebin desteklenm­esi anlamına geliyor. Kamu maliyesi tarafında bütçe açığına yapısal bir çözüm üretilmeme­si halinde, enflasyonl­a olan mücadelede TCMB’nin eli zayıflayac­aktır. Benzer şekilde, başta yönetilen ve yönlendiri­len fiyatlar olmak üzere, piyasa dinamikler­ini etkileyen düzenlemel­erin de TCMB yıl sonu tahminleri­yle uyumlu olması gerekiyor. Aksi halde yıl içinde TCMB’nin ek faiz artışına gitmesini bekleyebil­iriz.

Öte yandan, Kalkınma Planı’nda, 2028 yılı için hedeflenen tek haneli enflasyona ulaşmanın yolu yapısal reformlard­an geçiyor. Türkiye’nin son 50 yıllık ekonomi tarihi içinde, %5 seviyeleri­nde enflasyonu­n hiçbir zaman kalıcı bir şekilde sağlanamam­asının ardında, bu temel konu yer alıyor. Tek haneli enflasyon için gerekli olan yapısal reformlar arasında ise hukuk sistemi, kurumların bağımsızlı­ğı, eğitim sistemi, iş gücü piyasası, tarım politikala­rı ilk sıralarda yer alıyor.

 ?? ??
 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye