Serbest bölgelerin ihracata katkısı yüzde 10'a yükselecek
Geçen yıl ticaret hacminde bir miktar gerileme olsa da serbest bölgeler adeta istihdam ve ihracat üssü konumunda. 548’i yabancı olmak üzere 2 bin 111 firmanın faaliyet gösterdiği serbest bölgelerde 100 bin kişiye istihdam sağlanıyor, 12.7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiriliyor.
Başta dış ticaret olmak üzere yatırımcıya pek çok avantaj sunan serbest bölgeler, Türkiye’nin cari açığının azaltılmasına da ciddi katkı sunuyorlar. Geçen yıl 12.7 milyar dolarla Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 6’sının gerçekleştiği serbest bölgeler, eğer bir il olsalardı ihracatçı iller listesinde 5. sırada yer alacaklardı.
548’i yabancı olmak üzere 2 bin 111 firmanın faaliyet gösterdiği serbest bölgelerin 2023’te yaklaşık 31 milyar dolarlık toplam ticaret hacmi, 100 bin kişilik istihdam ve 12.7 milyar dolarlık ihracat sağladıklarını belirten Serbest Bölgeler Kurucu ve İşleticileri Derneği (SEBKİDER) Başkanı Yusuf Kılınç, “Türkiye ihracatının yüzde 6’sı serbest bölgelerden gerçekleştiriliyor. Hedef bu oranı yüzde 10’a çıkarmak. Serbest bölgeleri il varsaysak, Türkiye’nin en çok ihracat yapan 5. ili olurlardı. Üstelik buralardan yapılan ihracatta ileri teknoloji sınıfındaki ürünlerin oranı toplam ihracattaki orandan daha yüksek. Yüksek teknoloji kullanımı, dijital ve yeşil dönüşüm çalışmalarının serbest bölgelerin öncelikli hedefleri arasında olması bu oranın gittikçe yükselmesini sağlayacak” dedi.
İhracatçı firmalara büyük fırsat sunuyorlar
Serbest bölgelerin ihracat odaklı üretim yapan firmalara uluslararası pazarlarda büyük fırsatlar sunduğuna dikkat çeken Kılınç, “Yatırım, üretim ve ihracatı artırmayı amaçlayan bu bölgelerimiz, yatırımcıya vergi muafiyeti ve indiriminin yanı sıra orta ve uzun vadede gelecek planı yapabilme, yerli ve yabancı pazarlara ulaşım kolaylığı, hazır altyapı ile bölge kurucu ve işletici firmaların dünya standartlarında sunduğu hizmet kalitesi gibi birçok avantaj sağlıyor. Gelir vergisi istisnası sayesinde serbest bölgelerde istihdam göreceli olarak daha kolay finanse ediliyor ve sürdürülebilir iş gücü yaratılıyor. Vergi istisnası sayesinde kayıt dışı çalıştırma eğilimi oluşmuyor. Ayrıca vergisel avantajlar firmaların çalışanlarına daha iyi imkanlar sunmasını sağlıyor” diye konuştu.
Yatırımcıların üretime hazır binaları kiralayarak sermayelerini bina ve arsa yerine başka alanlara kaydırabildiklerini belirten Kılınç, “Böylece esnek şekilde büyüyüp küçülebilme olanağına da kavuşuyorlar.
Bu, yatırımcıların tercihinde belirleyici oluyor. Yatırımcının faaliyet ruhsatını aldıktan sonra 1 ay içinde düğmeye basıp üretime geçebiliyor olması, bölgelerimize yatırımın cazibesini arttırıyor.
Yatırımcılarımız serbest bölgelerin avantajlarından yararlanarak küresel piyasalarda rekabet üstünlüğü sağlayabiliyorlar” ifadesini kullandı.
Yeşil Mutabakat teşvikleri cazibeyi artırır
Türkiye'deki serbest bölgelerin genellikle kurumlar vergisi, gelir vergisi, KDV ve gümrük vergisinden muafiyet sağladığını belirten Yusuf Kılınç, “Bu da maliyetleri düşürür, dış ticareti kolaylaştırır. İşletmelere daha esnek düzenlemeler sağlayarak işletmelerin iş yapma süreçlerini hızlandıran ve onlara rekabet üstünlüğü sağlayan serbest bölgeler, sağladıkları modern altyapı, lojistik destek, eğitim olanakları ve diğer destek hizmetleri ile işletmelerin buradaki faaliyetlerinde başarılı olma şansını arttırırlar. Yeni kurulacak serbest bölgelerin altyapılarının gelişmeye açık, ihtiyaç ve beklentileri gelecek vizyonuna yönelik revizyonlarını yapabilecek şekilde planlanması ve kesintisiz hizmet sunma prensibine uyması için mühendislik çalışmalarına önem verilmesi ve bunların onaylı planlarının sunulması faydalı olur” dedi.
Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında dönüşümün sağlanması amacıyla Ticaret Bakanlığı’nın öncülüğünde teşvik mekanizmasının oluşturulmasının yatırımcı açısından serbest bölgelerin cazibesini arttıracağı görüşünü savunan Yusuf Kılınç, “Tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde, rakip ülkelerdeki teşvik uygulamalarının kapsamı da dikkate alınarak, yatırım ortamının ve serbest bölgelerin güçlü yönleri ile ülkemiz imaj ve itibarının sosyokültürel yönlerini ön plana çıkartacak kamu destekli yeni projelerin hayata geçirilmesi ve bunların çoklu platformlarda yaygınlaştırılması olumlu sonuçlar doğuracaktır. Ticaret Bakanlığı’nın, yurtdışı teşkilatı ile koordinasyon içinde tanıtım faaliyetleri organize edilmesi de bölgelerimizin uluslararası alanda tanınırlığını artırır” diye konuştu.