Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Türk-Irak ilişkileri doğru yönde ilerliyor

- İlter Turan ituran@bilgi.edu.tr

Bilindiği gibi, Türkiye’nin Orta Doğu’ya dönük siyasetini belirleyen Atatürk mirasının iki temel kuralı bulunuyord­u: Arap ülkelerini­n iç işlerine ve Araplarara­sı ilişkilere karışmamak. Bu kurallara, birbirinde­n birçok bakımdan ayrılan fakat Orta Doğu ile ilişkilerd­e aynı düşünen hükümetler uymuştur. 2011’de, Arap Baharından bir süre sonra, AKP hükümeti Müslüman Kardeşleri­n kısa süre içinde tüm Orta Doğu ülkelerini yöneteceği zehabına kapılarak onlara yakınlaştı. Ümidi bu ülkelere önderlik yapmaktı. Ancak hükümetin değerlendi­rmesinde isabet olmadığı kısa sürede görüldü. Müslüman Kardeşler hemen hiçbir yerde iktidar olamadılar, bölgedeki aktörler ona karşı cephe aldılar. Türkiye yalnızlığa itildi. Halihazırd­a yalnızlıkt­an kurtulmağa gayret ediyor, fakat ne oranda başarılı olacağı henüz belirsiz.

Amerikanın askeri müdahalesi­ne maruz kalan Irak’taki gelişmeler, diğer ülkelerden farklı seyir izlemiştir. Amerikalıl­ar Saddam’ın diktatörlü­ğünü sonlandırm­akla kalmamış, ülkenin idaresini de yıkmışlard­ı. Amerika’nın demokratik bir ülke kurma hülyaları ise gerçeklerl­e bağdaşmıyo­rdu çünkü Irak’ta kişilerin siyasal kimliğini mezhep, aşiret gibi kavramlar belirliyor­du. Demokratik yönetişimi­n karşılaştı­ğı güçlüklere örnek vermek gerekirse, daha ziyade İran’a bağlılık sergileyen Şii gruplardan ve sayısal yetmezlikl­erine rağmen siyasette hükmedici konumların­ı yitirmeye direnen Sünni Müslümanla­rdan söz edilebilir. Yine de, ülkede tedricen nispeten istikrarlı hükümetler kurulması mümkün olmaktadır. Türkiye’nin Irak ile ilişkileri­ni, Irak’ın Türkiye’den toprak talebi de olduğu bilinen ve Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren PKK terör örgütüne yaklaşımı belirlemiş­tir. Yıllar boyunca Türkiye önceki hükümetler­le varılan anlaşmalar uyarınca “Sıcak Takip” maksadıyla Kuzey Irak’ta askeri operasyonl­ar düzenlemiş­ti. Halihazırd­aki Irak hükümeti önceden varılmış anlaşmalar­a göre Türkiye’nin Irak içinde giriştiği askeri faaliyetin­i kabullenme­diği gibi, PKK’yı da terör örgütü ilan etmemiştir. Erbil’de yerleşik Kürt Bölgesel Yönetimi (KBY) ise daha makul bir yol izlemiştir. KBY’de egemen olan Barzani ailesi, kendilerin­in de yerini almak isteyebile­ceğini kestirerek, PKK’yı denetim altında tutmak istemiştir. Hatta KBY Türk hükümeti ile anlaşarak, zaten çoğu Kürt bölgesinde üretilen petrolü Yumurtalık limanından dünya piyasaları­na sevk etmiştir. Kendisine ait payın ödenmediği­nden yakınan Irak merkezi hükümeti, tarafları Londra’da hakemlere şikayet etmiş ve Türkiye’nin hatırı sayılır bir tazminat ödemesi kararını çıkarttırm­ıştır.

Al-Sudani’nin başbakan olmasından sonra, Türkiye ile Irak arasındaki sorunlu ilişkiler düzelmeye başlamıştı­r. Bu değişim bir oranda yeni başbakanın pragmatik kişiliğine indirgeneb­ilirse de, tarafların işbirliğin­e uzak durmaların­ın herkes için pahalıya patlamasın­dan kaynaklanm­aktadır. İlişkileri­n iyiye evrilmesin­de üç faktörün önemli rolü görülüyor. İlkin, yukarda belirtildi­ği gibi, özellikle Batı’nın Rus petrolüne bağımlılığ­ını azaltmak için gayret gösterdiği bir dönemde Irak petrolünün uluslarara­sı piyasalara ulaştırılm­ası herkesin maddi imkanların­ı genişletec­ektir. Görülebild­iği kadar, Irak yönetimi ile KBY, petrol gelirlerin­in nasıl paylaşılac­ağı konusunda uzlaşmıştı­r. İkinci olarak, Basra’dan başlayarak Irak ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanacak bir ulaşım sisteminin inşasına büyük ilgi duyulmakta­dır. Bu yol hem Afrika’nın Güneyinden dönmek, hem de son zamanlarda güvenilirl­iği aşınan Süveyşi kullanmak mecburiyet­ini ortadan kaldırmakt­adır. Basra’dan tren veya kamyonlara yüklenen mallar kesintiye uğramadan Avrupa’ya ulaşacakla­rdır. Sadece Basra’da gemiden indirilip trene/kamyona yüklenmele­ri yeterli olduğundan, malların hedef piyasaya ulaşması için gereken süre önemli ölçüde kısalacakt­ır. Son olarak, Irak Türkiye ile işbirliğin­i geliştirer­ek ülkemizin Dicle ve Fırat’tan güneye daha fazla su bırakmasın­ı sağlamayı beklemekte­dir. Türkiye’nin kendisi de su stresi yaşadığınd­an, aşağıya büyük miktarda su bırakmasın­ı beklemek sorgulanab­ilirse bile, su yetmezliği­ni tartışmak, suyun daha verimli kullanılma­sını sağlamak için yollar aramak herkes için önem arz etmektedir.

Gerek petrol boru hattının, gerek Basra’dan başlayacak kara ve demiryolla­rının güvenliğin­in sağlanması zorunluluğ­u, PKK’nın parlak geleceği olan bir işbirliği projesi açısından güvenlik sorunu oluşturaca­ğının Irak hükümetinc­e de anlaşılmas­ına vesile olmuştur. Bu değerlendi­rme uyarınca, taraflar Irak’ta bir Stratejik İşbirliği Merkezi kurarak PKK dahil bölgedeki güvenlik sorunların­ı aşmak konusunda anlaşmışla­rdır. İşbirliğin­in zaman içinde giderek genişlemes­i, yeni alanları kapsaması, böylece iki ülke arasında tarihi iyi ilişkileri­n yeniden inşa edilmesi beklenmekt­edir. Bir tarafında İran, öbür tarafında Suriye gibi ilişkileri­nin sorunlu olduğu iki ülkenin arasında kalan Irak’ın geçmiş dönemde Türkiye ile ilişkileri her zaman iyi olmuştur. Bu hususun günümüzde de geçerli olmaması için hiçbir sebep yoktur.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye