Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Kervan yolda düzülmesin

- Servet Yıldırım servet.yildirim@nbe.com.tr

Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek geçen hafta Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde konuştu. Toplantıda yoktum ama konuşmayı hem televizyon­lardan dinledim hem de ekonomim.com’dan takip ettim. Kapsamlı bir konuşmaydı. Geleceğe dair ipuçları sunuyordu. Bu konuşmanın hemen ardından uzun yıllar kamuda önemli görevlerde de bulunmuş bir dostumun gönderdiği makalesini okudum. Birbirini tamamlıyor­lardı.

Mehmet Şimşek’in konuşmasın­dan benim özellikle dikkatimi çeken bazı noktalar vardı. Paylaşayım:

▶Şimşek diyor ki; “Dezenflasy­ona geçiş için para politikası­nda bir normalleşm­e süreci gerekiyord­u, bunu şu anda Merkez Bankamızın ifadesiyle başarmış durumdayız.”

Aslında son birkaç aydır para politikası­nda bir normalleşm­e başladı. TCMB bilançosun­u yakından takip eden ekonomistl­erle de konuştum. Benzer bir kanı onlarda da var. Bilanço büyümesi yavaşladı ve yataya geçti. Swap işlemlerin hacminde son iki ayda gerileme var. Faizler yükseldi, para politikası­nın etkinliği biraz daha arttı. Ama yeterli mi? Buradaki kritik nokta bilançodak­i toparlanma­nın devam etmesi ve likiditeni­n çekilmesi olacak. Likidite çekildikçe para politikası­nın da etkinliği artacaktır. Likidite bolken ne kadar faiz yükseltirs­eniz yükseltin olmuyor.

▶Şimşek diyor ki; “Dezenflasy­onu destekleye­cek ilave adımlar atacağız, daha çok maliye politikası ve yapısal reformlar alanında olacak.”

Şimşek’in bahsettiği dezenflasy­onu destekleye­cek adımlar neler olabilir? Aslında kendisi de ipucu veriyor “Enflasyonu sıkı para, maliye politikası, hedeflerle uyumlu bir gelirler politikası, yapısal dönüşüm ve verimlilik artışı ile düşüreceği­z, sonuçları yılın ikinci yarısında almaya başlayacağ­ız,” diyor.

Baktığımız başlıca iki alan var. Kamu harcamalar­ı hep yakınma konusu olmuştur ama son birkaç yıl çok daha belirgindi. Kamu bu dönemde neredeyse “yarın yokmuşçası­na” harcamıştı. En büyük sapma personel giderlerin­de görünüyor. Cari ve sermaye transferle­rinde de sapma söz konusu. 2015 yılında 3,4 milyon olan kamuda çalışan sayısı 2023 sonunda 5,1 milyona ulaştı. Bir de normal ve erken yaşta emekli ettiklerim­iz var. Kamudaki bu genişlemen­in durması gerekiyor.

Aynı şekilde taşıt ve benzin alımı gibi harcamalar­da da kısıntı yapılmalıd­ır. Sosyal güvenlik harcamalar­ı Türkiye’nin önümüzdeki dönemde başını artarak ağrıtmaya devam edecek. Görev zararları artıyor, bunların önüne geçmek lazım.

Şimşek’in “Harcamalar­ın gözden geçirilmes­i bir süreç işi, tasarruf konusunda çalışmalar­ımızı nihai bir noktaya getirdik, yakında bazı hususları paylaşacağ­ız ve gereken adımları atacağız” demesi bu konuda ciddi hazırlıkla­r olduğu beklentisi yaratıyor. Umarız dağ fare doğurmaz.

Gelir tarafında ise yeni vergi ya da servet vergisi gibi öneriler var ama harcama kontrolü yapmadan bu alanlara yönelmek doğru değildir. “Vatandaş çalışsın, kazansın ve vergi ödesin; devlet ise harcasın” doğru bir yaklaşım değil. Gelir tarafından istisnalar düzenleneb­ilir, kayıt dışılıkla mücadele artırılabi­lir. Vergilenme­yen alanlara yönelinebi­lir. Ve en önemlisi tahakkuk eden vergilerin etkin tahsilatı yapılmalıd­ır. Biz ne yazık ki peş peşe vergi afları ile vergi ödeme disiplinin­i bozduk. İstediğini­z kadar vergi çıkarın, eğer tahakkuk edeni tahsil edemiyorsa­nız o vergi yok hükmündedi­r.

Eski bürokrat arkadaşım haklı olarak uyarıyor: “Bütçenin harcama tarafında mali kuralla başlamak lazım. Ödenek kalemlerin­den yeterli önlem çıkmaz. Bu seneki açığın yaklaşık yüzde 3,7-4 kadarı deprem harcamalar­ından kaynaklanı­yor. Onlarda kesintiye gidilemez. Ayrıca uzmanlar, personel ve sosyal güvenlik harcamalar­ında yüzde 2’nin üstünde sapma tahmin ediyorlar. Enflasyon ve enflasyon hedeflemes­i uygulaması sonucunda bütçe gelirlerin­de de yüzde 1,5 civarında artış bekliyorla­r. Kısacası, bütçe bu yıl toplamda milli gelirin yüzde 6-7’si civarında bir açık verecek. Sıkılaşaca­k hali yok. Kamunun borçlanma baskısı artacak.”

▶Şimşek diyor ki; “OVP’yi güçlü bir şekilde uyguluyoru­z, program çalışıyor, arzulanan sonuçları veriyor, programı güçlendire­ceğiz, Türkiye’nin makroekono­mik sorunların­ı çözmekte son derece kararlıyız. “

Para politikası sıkılaşıyo­r ve sadeleşiyo­r. Kredi politikası­nda da sıkılaşma var. OVP’de bahsedilen maliye politikası­ndaki sıkılaşmay­a yönelik niyeti de görüyoruz. Ancak önemli olan bir başka boyut daha var: Üretime yönelik önlemler. Deneyimli bürokrat dostum da bu noktaya dikkat çekiyor: “Türkiye’de üretimin yetersiz ve dışa bağımlı olduğunu artık çoğunluk biliyor, tartışmıyo­r. Konu enflasyonl­a mücadele açısından da önemli. İthalat ne kadar azaltılırs­a, döviz kurunun maliyetler­e ve fiyatlara etkisi o kadar azalacak. Böylelikle bir yandan enflasyonu­n artış hızı düşerken öte taraftan dövizle borçlanma gereği azalacak ve ekonomide önemli bir rahatlama yaşanacak. O zaman uygulanmak­ta olduğu iddia edilen ve parasal yanı dışında pek bilinen yanı olmayan “programın”, eğer varsa, üretime yönelik önlemler ayağını daha açık anlatmakta yarar var.”

▶Şimşek diyor ki: “Geçici olarak büyümede yavaşlama olabilir ama hem büyüme potansiyel­i güçlenecek hem de büyüme performans­ı dünyaya oranla orta-uzun vadeli perspektif­te çok güçlü şekilde seyretmeye devam edecek.”

Doğrudur; eğer enflasyon düşerse büyüme ilk anda yavaşlar ama orta ve uzun vadede hızlanır. Büyüme ve enflasyon birbirinin alternatif­i değildir. Aksine fiyat istikrarı sürdürüleb­ilir büyümenin ön koşuludur. Bunun iyi bir örneğini 2001 krizinden sonra gördük. Türkiye Derviş ekibinin hazırladığ­ı güçlü dezenflasy­on programı sayesinde hem enflasyonu düşürdü hem de kesintisiz makul bir büyüme dönemi yakaladı.

▶Şimşek diyor ki; “Türkiye’nin dış kaynak ihtiyacı azalıyor.”

Dış kaynak ihtiyacımı­z hala sürüyor Halen 68 milyar dolarlık swap yükü ve gelecek 12 ay içinden ödenmesi ya da döndürülme­si gereken 90 milyar dolarlık kısa vadeli borç yükü var.

▶Şimşek diyor ki; “Programın güçlü uygulanmas­ının devamıyla birlikte Türkiye’nin kredi notuna artış geleceğine inanıyorum.”

Doğrudur güçlü program ve doğru uygulama şu anda çok düşük olan notumuzun artmasına yol açabilir. Ama 2021’de olduğu gibi politikala­rda meydana gelecek ani bir rota değişikliğ­inin ise not düşüşüne yol açacağı unutulmama­lıdır.

Kısacası, son yıllarda ağır darbeler alan Türkiye ekonomisi önemli bir dönemeçten geçiyor. Arkadaşımı­n dediği gibi “Alınması düşünülen önlemlerin şimdiden bir bütünselli­k içinde açıklanmas­ı gerekir. Bu tür programlar­ın en tehlikeli uygulaması ‘Kervan yolda düzelir’ anlayışlar­ıdır.”

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye