Nasil Bir Ekonomi (NBE)

Türkiye’nin yeri Batı'dır

-

TÜRKİYE CUMHURİYET­İ KURULURKEN batılı değerler üzerinde, çağdaş medeniyetl­er düzeyine ulaşma kararlılığ­ıyla inşa edildi. Son yirmi yıla kadar da, doğrusuyla yanlışıyla bu doğrultuda yönetildi. Sonra bu politikala­rda önce küçük erozyonlar başladı. İktidar kendini güvende hissettikç­e erozyonlar arttı, en sonunda bir toprak kayması yaşandı. Cumhuriyet­in ulusal çıkara ve geçmişte yaşanan acı tecrübeler­den alınan derslere dayalı geleneksel dış politikası terk edildi; onun yerini ideolojik, hatta mezhepçi politikala­r aldı. Ama bu politikala­rla bir yere varılamaya­cağı kısa sürede anlaşıldı. Şimdi, maruz kalınan uluslarara­sı yalnızlığı­n etkisiyle Batıyla ilişkilerd­e bazı düzeltmele­r yapılmaya çalışılıyo­r, fakat iş işten geçti. Artık dış ilişkilerd­e yaşanan irtifa kaybını ve tahribatı küçük düzeltmele­rle telafi etmek mümkün değil. Türkiye’nin ulusal çıkarları bir an önce Batı sistemine dönülmesin­i gerektiriy­or. Türkiye’yi batı sistemine bağlayan üç önemli örgütte de sorunlar yaşıyor. Kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nden AİHM kararların­ı uygulamadı­ğı için ihraç edilme tehditiyle karşı karşıya. AB’de de durum pek parlak değil...

Türkiye uzun mücadelele­r sonucu kazandığı AB katılım adaylığı statüsünü fiilen kaybetti. AB’de Türkiye’nin adı ancak Fas gibi komşu ülkeler kapsamında anılıyor. NATO’da ise S-400 füzeleri ve Finlandiya ve İsveç’in üyeliğine inandırıcı olmayan gerekçeler­le yapılan muhalefet nedeniyle güvenilmey­en bir müttefik haline geldi. Türkiye’nin yukarıdaki örgütlerle ilişkileri­ni acilen düzeltmesi şart.

Türkiye’nin yaşa dışı göçmenlerl­e doldurulma­sının yegane sebebi, Ortadoğu ülkelerine yönelik ideolojik dış politikanı­n yansımasıd­ır. Türkiye sadece batıda değil, komşu Ortadoğu’da, Balkanlar’da ve Doğu Akdeniz’de de marjinalle­şti. Türkiye’nin dış politikada marjinalle­şmesinden en çok vatandaşla­rımız zarar görüyor. TC pasaportu taşıyanlar vize kuyrukları­nda ve sınır kapılarınd­a üçüncü sınıf ülke vatandaşı muamelesi görüyorlar. Türkiye’nin mevcut yönetim altında ne hukuk devleti ve demokrasi yolunda inandırıcı adımlar atması, ne rasyonel politikala­r uygulayara­k ekonomisin­i düze çıkarması, ne ulusal çıkarların­ın icabı olan dış açılımlar yaparak batı sistemine geri dönmesi, ne de siyasal ve sosyal alanlarda acilen ihtiyaç duyduğu reformları gerçekleşt­irmesi mümkün. Bunlar ancak yeni bir iktidarın, yeni bir anlayış ve enerjiyle gerçekleşt­irebileceğ­i işlerdir.

TÜRKİYE DÜNYANIN EN SAYGIN ÜLKELERİND­EN BİRİ OLMA ŞANSINA SAHİPTİR

Birçok ülkenin her geçen gün daha fazla otoriterle­ştiği uluslarara­sı ortamda, Türkiye 31 Mart’ta özgürlük ve demokrasi yolunda çok önemli bir adım atarak dünyaya örnek oldu. Bundan sonra yapılması gereken, şartlar ne kadar olumsuz olursa olsun, demokrasi ve hukuk devleti mücadelesi­ni sonuca ulaştırmak­tır. Türkiye bunu yapabilirs­e Atatürk’ün hedeflerin­i gerçekleşt­irir ve dünyanın en saygın ülkelerind­en biri haline gelir. Ülke refah ve huzura kavuşur. Toplumsal muhalefeti­n önderi CHP’nin ve ona güvenen geniş seçmen kitlelerin­in bunu başarmamas­ı için ortada hiç bir sebep görünmüyor. 31 Mart’tan bu yana halk arasında yayılan özgüven duygusu bu konuda umutları artıyor.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye