EBU SİMBEL MISIR

Mısır’daki turizm, 2011’deki Arap Baharı’nın ardından yaşadığı sert düşüşün ardından toparlanıyor. Yine de hâlâ Güney Mısır’ın iç kesimlerinde, Sudan sınırının yakınlarındaki Ebu Simbel’de kişiye özel bir seyahate çıkmış gibi hissedebilirsiniz. Firavun II. Ramses’in (yaklaşık İÖ 1303–1213) aslında kayalık bir yamaca oydurduğu Ebu Simbel tapınakları, hem arkeolojik bir hazine, hem de bir modern mühendislik harikası niteliğinde. Binlerce yıl kum altında gömülü kalan bu muazzam yapılar, 1813’te arkeologlar tarafından gün yüzüne çıkarıldı. 1960’da Mısır hükümeti ve UNESCO’nun başlattığı beş yıllık devasa bir taşıma planı, tapınakları Nasır Gölü’nün (Nil Nehri üzerindeki Asvan’da yer alan devasa baraj gölü) yükselen sularından kurtardı.

Sular geniş baraj alanını yutmadan önce tapınaklar özenle parçalarına ayrıldı, taşındı ve yüksek bir yerde –yamacın yaklaşık 60 metre yukarısında– yeniden birleştirildi. Bu tapınaklar grubu, diğer birkaç Nübye eseriyle birlikte 1979’da Dünya Miras Alanı ilan edildi. Yaklaşık 30 metre yüksekliğindeki büyük tapınağın, II. Ramses’in dört devasa heykeli tarafından korunan loş ışıklı odalarını gezebilir ve firavun ile pek sevgili kraliçesi Nefertari’nin 3 bin yılı aşkın bir süre önce duvarlara kazınan resimlerini hayranlıkla inceleyebilirsiniz. Üstelik acele etmenize de hiç gerek yok: Ne de olsa itiş kakış gezen turist kalabalıkları keyfinizi bölmeyecek.

Mısır Firavunu II. Ramses’in devasa heykelleri, Ebu Simbel’in ana tapınağının önünde nöbet tutuyor.