BİR BAŞKA ZAMANIN İZİNDE APERLAİ YAZI: ONUR UYGUN Aslında Kaleköy’ü görmek istiyordum. Yola çıkalı üç gün oldu. Likya Yolu’ndayız, yolun Kaş–Demre arasındaki bölümünü yürüyoruz. Bu bölümü seçmemizin nedeni, Türkiye’nin en güzel yerlerinden biri olan Kaş çevresini (ve Kekova’nın güzelim denizini) her karışını adımlayarak, keyfimize göre, düşük bir hızda keşfetmek. Dünyanın belki de en güzel yürüyüş rotalarından –ve Akdeniz’i keşfetmenin en güzel yollarından– biri olan Likya Yolu’na sahipken bu fırsatı tepmiyoruz ve yürümeye karar veriyoruz. Şahsen özellikle uzun zamandır aklımda olan Üçağız’ı, Kaleköy’ü ve Kekova Adası’nı görmeyi iple çekiyorum. Ama Kaleköy’e daha yol var. Bugünkü rota Aperlai’de sonlanacak. Adını kısa bir süre önce duyduğum Aperlai, Kekova’da, ada olmasına ramak kalmış Sıçak Yarımadası’nın bir köşesinde gizli saklı, yerleşim yerlerinden, yollardan, gözlerden çok uzak, ufak bir antik kent. Güzergâhımızı araştırırken buradan daha önce geçmiş bir gezginin üç–beş heyecanlı cümlesine denk gelmiştim. Meraklanmıştım aslında, ama internette doğru düzgün bir fotoğrafına bile rastlayamamıştım. Bizi ilginç bir şeyin bekliyor olabileceğini aklıma yazmış, yola koyulmuştum. Haziranın henüz başındayız, ama Akdeniz’in sıcakları formunu yakalamış bile. Günümüz deniz kenarında başlıyor. Bol tırmanışlı birkaç saatin ardından tepedeki Boğazcık köyüne varıyoruz, neyse ki her tırmanışın bir inişi oluyor. Güneş hafiften alçalırken, yürüdüğümüz toprak patikanın çevresi denize yaklaştıkça yeşermeye başlıyor. Biz adaçayı ve kekik kokuları eşliğinde alçalırken ağaçlar yükseliyor ve kendimizi bir ormanın içinde buluyoruz. Birden tek başına bir antik mezar beliriyor ormanın içinde. Yakınlarında başka hiçbir yapı yok. Ormanın ortasındaki bir açıklıkta, uzayıp giden bir zeytinin dibinde, gölgesinde yattığı ağaçtan çok daha eski bir taş mezar. Şu kral mezarı dedikleri türden. Akşamüstü beş güneşinde pırıl pırıl parlıyor. Öyle bir görüntü ki bu, bir anlığına zaman kavramından sıyrılıyorum. İlerlemeye devam ettikçe birkaç mezar daha çıkıyor karşımıza. Devasa kapakları devrilmiş, taşlarının arasında bitkiler bitmiş. Mezarları ormandaki ekmek kırıntıları misali izledikçe tek tük ev kalıntılarına 38 NATIONALGEOGRAPHIC.COM.TR