Dikey balık çiftlikleri
Denizdeki balık çiftliklerini düşününce aklınıza ne geliyor? Lezzetsiz balıklar, çevre ve görüntü kirliliği ya da özellikle gece seyrinde sebep oldukları tehlikeler mi? Önyargılardan uzaklaşıp başka türlü bir çiftlik mümkün desek!
Sosyal sorumluluğa yönelik tasarım ve fikirleri ödüllendirilen Fuller Challenge, her yıl bir projeye 100.000 dolar ödül veriyor. Bu ödülün en son kazananı ise Üç Boyutlu Okyanus Çiftliği ile Bren Smith.
Yine dene, yine yenil, daha iyi yenil
14 yaşında okulu bırakıp denize açılan Bren Smith’in, balıkçı teknelerindeki ilk görevi kuşların yemleri yemesini önlemekmiş; elinde bir tüfekle onları vurarak!
30 saatlik vardiyalarla bu sektörde çalıştığı yıllardan Smith’e kalan deniz tabanını kazımak, eko sisteme zarar vermek, geceleri koruma alanlarında avcılık yapmak ve hedef dışı avlanan kilolarca balığın çöp olmasına göz yummaktan dolayı hissettiği vicdan azabı olmuş. Bering Denizi’nden New England kıyılarına kadar uzanan balıkçılık deneyiminde avlananların çoğunun hızlı tüketim zincirlerinin sağlıksız restoranlarında kullanıldığını görmüş.
Damarlarında tuzlu su akan genç bir balıkçı olarak akua kültür alternatifini denemeye karar verip Kanada’da bir somon çiftliğine gitmiş. Ancak fazla avlanmaya çözüm olması gereken balık çiftliklerinin de farklı yollarla doğaya zarar verdiğini ve balıkçılık endüstrisinin bir kandırmacası olduğunu görmüş.
Yenilenebilir balıkçılık arayışı onu Long Island Boğazı’nda kabuklu deniz mahsulleri yetiştirme alanları kiralayan bir programa yönlendirmiş. 40 yaş altı balıkçılar için başlatılan programdan 20 dönüm kiralayan Smith, istiridye yetiştirmeye başlamış. Bu kez de Irene ve Sandy kasırgaları iki yıl üst üste üretiminin ve kullandığı ekipmanın çoğunu alıp götürünce yeni yöntemler geliştirmesi gerektiğini anlamış. “Şimdi geriye baktığımda bu yenilgi benim en büyük şansım oldu. Artık yenilgilere bayılıyorum çünkü yeni bir buluşun önünü açıyor” diyen Smith, Profesör Charles
Yarrish ile tanışmış. Onun araştırmalarını yeni bir sistem geliştirmek üzere kullanarak ve bolca deneyip yanılarak 3D Ocean Farming (Üç Boyutlu Okyanus Çiftliği) projesini yaratmış ve Green Wave adlı bir firma kurmuş. Smith’e göre bu, doğaya kefaretini ödemenin bir yolu olmuş.
Üç Boyutlu Okyanus Çiftliği ne demek?
Okyanusları tüketmek yerine onarmak için geliştirilen Üç Boyutlu Okyanus Çiftliği’nde yenilenebilir deniz ürünleri üretmek amaçlanıyor. İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak, artan deniz mahsulü ihtiyacına farklı seçenekler sunmak ve yeni bir mavi-yeşil ekonomi kaynağı yaratmak için yola çıkan Bren Smith, midye, istiridye, kelp adı verilen su yosunu, tarak ve hatta deniz tuzunu doğaya zarar vermeden yetiştiriyor. Denizin yağmur ormanları olarak adlandırılan kelp, karadaki ağaçlara oranla beş kat fazla karbon emiyor. “Ben bir balıkçı değil, iklim çiftçisiyim” diyen Smith, bu yöntemin fırtınaların çiftlik üzerindeki etkilerini de azalttığını anlatıyor. Fırtınalara karşı elek görevi gören çiftlik, kırılan dalganın gücünü ve etkisini azaltarak akıntı ve hortum durumlarında da koruyucu oluyor.
Deniz yüzeyinde sadece şamandıralar görülüyor.
Kelpler, midye yatakları ve taraklarla dolu tellerin üzerinde yüzeye yakın yerde büyüyor. En dipte istiridyeler kafeste yetişiyor. Tatlı su, gübre ya da antibiyotiğe gerek duyulmuyor. Birbirine bağlı bu ekosistem, nitrojen ve karbon filtresi gibi çalışıyor
Kelp ve istiridye büyümek için nitrojene ihtiyaç duyuyor böylece Üç Boyutlu Okyanus Çiftliği yılda 164 kilogram nitrojen emerek suyun kalitesini artırıyor. Smith, ‘Yale Yenilenebilir Yemek Projesi’ için kelpleri sıvı gübreye dönüştürerek karadaki çiftliklerden kaynaklanan nitrojen salınımını azaltıyor. Smith, kelplerin hayvan yemi, biyo yakıt ve cilt bakımı için hammadde olarak kullanılması konusunda da çalışmalarını sürdürüyor.
Çiftlik aynı zamanda yapay resif görevi görerek yaklaşık 150 türe korunma, beslenme ve büyüme için sığınak oluyor.
Denizden tabaklara
Üç Boyutlu Okyanus Çiftliği, deniz mahsulü tabağını baştan yaratıyor ve ‘balıklar gibi beslenin: bitki yiyin’ diyor. Kelp ile pişirilen makarnalardan, kelp ile yapılan dondurma ve tereyağına hatta kokteyllere kadar birçok yeni tarif üzerinde çalışıyorlar. Bu konuda New York’un iddialı restoranları Morimoto, Louro’s, Il Buco’dan da destek alıyorlar.
Okyanusun filtresi gibi çalışan bu türleri yemenin sağlıklı olup olmadığını sorduğumuzda “Onlar nitrojeni büyümek için kullanıyor, toksin içermiyor” cevabını veriyor ve soya fasulyesi kadar protein, sütten fazla kalsiyum içerdiğini de ekliyorlar. Balıklar aslında Omega-3 üretmiyor, tüketiyor, balık gibi yiyerek hem daha sağlıklı beslenmiş hem de balık stokları üzerindeki baskıyı azaltmış oluyorsunuz.
Üç Boyutlu Okyanus Çiftliği projesi sadece bununla da sınırlı kalmıyor gençlere eğitim vererek onları çiftlikte ve restoranlarda çalıştırarak, yenilenebilir deniz mahsullerini yetiştirme, satma ve yeni tarifler yaratma konusunda teşvik ediyor.
Okyanus çiftçisi olmak
Okyanusta üç boyutlu çiftlik kurmak isteyen Amerikalılar için Green Wave, çeşitli eğitim programları yaratmış. Bunlar izinlerin alınması, çiftliğin yapılması, verimliliğin artırılması, pazarlama ve satış konularını içeriyor. Smith’e göre 20 dönüm, bir tekne ve 30 bin dolar çiftliği kurup bir yıl yaşatmak için yeterli. Kendisininki dışında şu an farklı aşamalarda olan sekiz adet üç boyutlu çiftlik olduğunu söylüyor Bren Smith. Ayrıca farklı denizlerde bu sistemi uygulamak isteyenlere yönelik herkesin faydalanabileceği bir rehber oluşturmayı planlıyor. Proje tuzlu su olan her yere uygun olsa da henüz iç denizlerde denenmediğini belirtmekte fayda var.
www.greenwave.org