Kırıklara ilk yardım
Teknede karşılaşılan sağlık sorunlarından biri de kemik kırıklarıdır. Denizin ortasında böyle bir kazayla yüz yüze geldiğinizde limana ulaşana kadar ne yapmanız gerektiğini iyi bilmeniz gerekir. Çünkü sürekli sallanan hareketli ortamda basit bir kırık bil
İnsan iskeleti 200’den fazla kemikten oluşur. Eklem yerlerinde sağlam bağ dokuları ile birbirine tutunan kemikler kasların yardımı ile dik durmamızı ve hareket etmemiz sağlamakla kalmaz; beyin ve kalp gibi hayati organları dış etkilerden korur, göğüs kafesini oluşturarak nefes alıp vermemizi sağlar, kan yapımında görevli hücreleri içinde barındırır. Kemik, yaşayan bir dokudur. İçindeki hücreler bir yandan eski kemik dokusunu eritir, bir yandan yeniden yapmakla uğraşır. Bu yüzden fiziksel olarak aktif kişilerin kemikleri, günü oturarak geçirenlere göre daha güçlü ve dayanıklı olur.
Kemik, farklı fiziksel özelliklerde çok sayıda mineral ve organik molekülün oluşturduğu kompozit bir malzeme gibi düşünülebilir. Bu yapı kemiğe ideal esnekliği ve sağlamlığı kazandırır. Dışındaki kompakt kısım ve içindeki süngersi yapı sayesinde en az ağırlıkla en yüksek direnci sağlar. Ama her malzeme de olduğu gibi kemiğin de bir kırılma noktası vardır. Şiddetli bir darbe veya zorlanma sonrasında keskin ağrı, şekil bozukluğu, şişme, morarma, hissizlik, karıncalanma, etkilenen bölgenin hareketlerinde anormallik veya kıtırtı sesi varsa, bir kırıkla karşı karşıya olabilirsiniz.
Kemik kırıldığında ilk ortaya çıkan şey kanamadır. Kırık hattından sızan kan pıhtılaşıp bir kan topağı (hematom) oluşturur. Kanama, dışarıdan şişme ve morarma şeklinde fark edilir. Kırık çevresindeki bu kan topağı iyileşme sürecinin gerekli bir parçasıdır. Kanama sayesinde bölgede biriken bazı hücreler kırığın iyileşmesinde görev alır. Bununla beraber, kanamanın gereğinden fazla olması kemiğin iyileşmesini zorlaştırabilir ve komplikasyon riskini artırabilir. Bir kırık veya ciddi bir incinmeyle karşı karşıya kaldığınızda bu bölgeye soğuk uygulama yapılması hem kanamayı hem ağrıyı kontrol altına almanıza yardımcı olacaktır.
Soğuk uygulama sırasında en sık yapılan yanlış buzun etkilenen bölgeye doğrudan basılması neticesinde ortaya çıkan donuklardır. Bu durum yarardan çok zarar verir. Bu tip donukları engellemek için poşete doldurulan buz bir beze veya havluya sarılmalı ve yarım saat boyunca bölgede tutulmalıdır. Soğuk uygulamada ‘ağrıyı azaltacak kadar serinlet, acıtacak kadar soğutma’ ölçüsü kullanılabilir.
Buz küplerini veya buz akülerini el bileği, ayak bileği veya omuz gibi bölgelerde tutmak pek kolay değildir. Böyle bölgeler için eczanelerde satılan soğuk uygulama jelleri kullanılabilir ama benim Dr. Aksel Seyahi’den öğrendiğim çok pratik başka bir malzeme var. Donmuş bezelye. Yanlış duymadınız. Bezelye torbası, içindeki küçük taneler sayesinde her şekli alır, her bölgeyi gayet güzel sarar ve dengeli bir soğutma sağlar. Üstelik bakkalda, markette bile bulunur. Tabii bu şekilde defalarca eriyip donan bezelyeleri işi bittikten sonra yemekte kullanmamak, doğrudan çöpe atmak lazım.
Atel yaratıcılığı
Kırıklarda en önemli ilk yardım prensibi kırığı hareket etmeyecek şekilde sabitlemektir. Bu iş için kullanılan malzemelere verilen genel isim ‘atel’dir. Katlanmış karton kutular, alüminyum, tahta, sıkıca katlanmış gazete ve dergi gibi pek çok malzeme yerine göre atel olarak kullanılabilir.
Eğer kırık ile beraber yara da açılmışsa ve kemik dış ortamla temas etmişse bu tür kırıklara açık kırık adı verilir. Açık kırıkların tedavisi kapalı kırıklara göre daha zordur. Kolayca mikrop kapabilir. Açık bir kırıkla karşılaşırsanız bolca steril gaz bezi ile bölgeyi kapatmalı, en kısa sürede bir sağlık merkezine ulaşmak için rotayı değiştirmeli ve bu süre içinde yaranın temiz kalmasını sağlamalısınız.
Teknede en çok karşılaşılan kırık, ayak parmağı kırığıdır. Güvertede telaşla yürürken ayağı sert bir yere çarpma sonucu ortaya çıkar. Çok şiddetli ağrı ile beraber parmak şişer ve morarır. Parmakta belirgin bir deformasyon veya açık kırık yoksa tedavisi de zor olmaz. Yapılması gereken, bitişiğindeki sağlam parmağa sıkıca bantlamaktır. İki parmağın arasına küçük bir gaz bezi yerleştirilirse parmakların arasında kalan derinin bozulması da engellenmiş olur.
El ve el bileği kırıkları tehlikeli olabilir. Ellerimiz karmaşık hareketleri incelikle yapmak için gelişmiş hassas organlardır. El parmağı kırığı iyi iyileşmezse kalıcı sakatlığa neden olabilir. Böyle bir kırıkla karşı karşıya kalırsanız eli bolca pamukla sarıp üzerinden soğuk uygulamalı, eli kalbin yukarısında tutarak bir sağlık merkezine ulaşmalısınız. Ezilme, kırık veya yanık, her tür el yaralanmasında
ilk yapılması gereken yüzükleri çıkartmaktır. Yaralanma olur olmaz çıkartılmadı mı, kısa sürede şişen parmaklar yüzükleri çıkartılamaz hale getirebilir.
Parmak uçları zengin sinir ağı yüzünden ağrıya da çok hassastır. Parmak ucuna gelen şiddetli bir darbe tırnak altına kan oturmasına ve çok şiddetli ağrıya neden olur. Öyle ki elinizi kullanmanızı bile engelleyebilir. Bu durumda tırnak üzerinde küçük bir delik açıp biriken kanı boşaltabilirseniz ağrı büyük ölçüde azalacaktır. Bu yöntem uygulanacaksa tırnağın antiseptik bir solüsyonla iyice temizlenmesi, temizliğe çok dikkat edilmesi ve steril bir enjektör ucu kullanılması son derece önemlidir. Enjektör ucunu tırnak üzerine hafifçe bastırıp bir matkap gibi sağa sola çevirirseniz bir iki dakika içinde tırnak delinecek ve bu küçük delikten kan sızmaya başlayacaktır. Sonrasında parmak ucu steril gaz bezi ile sarılır, pansumanı yapılır ve iyileşene kadar temiz tutulur.
Kol kırıklarında bir sağlık merkezine ulaşana kadar kol gövdeye sabitlenmelidir. Bu iş için kullanılabilecek en pratik malzeme üçgen bandajdır. Her ilk yardım çantasında olması gereken üçgen bandajın uzun kenarını sağlam kol tarafına, bu kenarın karşısındaki köşesini de dirseğe gelecek şekilde yerleştirip diğer köşeleri de boynun arkasında düğümlerseniz kolu askıya almış olursunuz. Bunun üzerinden de geniş bir sargı bezi ile gövdeye sardınız mı hem kol hareketi hem de ağrısı büyük ölçüde azalacaktır. Bu bandaj yöntemini öğrenmek için önerim, birkaç dakikanızı ayırıp internetten “triangular sling bandage” ile aramanız, videoları izleyip birkaç uygulama ile pekiştirmeniz.
Bacak ve kaburga kırıkları
Bacağın kalça ile diz arasında tek, dizden ayak bileğine kadar olan kısımda çift kemik bulunur. Bacak kırığını desteklemek ve hareketini engellemek için atel olarak sağlam bacak kullanılabilir. Dizle ayak bileği arasındaki kırıklarda, kırık bacak sağlam bacağa sarılarak sabitlenecekse, önce iki bacağın arasına büyük boy bir havlu düzgünce katlanarak yerleştirilmelidir. Sonra diz, ayak bileği, kırık bölgesinin üstü ve altı olmak üzere dört yerden birbirine bağlanır. Bağlamak için ip değil sargı bezi kullanılmalıdır. Sargı bezi yoksa veya yetersiz ise bir çarşafa veda edip 5 santimetre genişliğinde şeritler kesilebilir.
Kaburga kemikleri güvertede sert ve büyük bir cisim üzerine düşme veya bumba çarpması gibi göğüs bölgesine gelen yüksek kinetik enerjili darbeler neticesinde kırılabilir. Böyle bir darbeye maruz kalan kazazede nefesini kesecek derecede şiddetli bir ağrı hisseder. Birkaç saniye sonra nefes almaya başladığında ise darbe bölgesinde şiddetli ve keskin bir ağrı ortaya çıkar. Bu keskin ağrı her derin nefes alıp vermede ve gövde hareketinde kendini gösterir. Kaburga kırıklarının alçısı yoktur. Basit kaburga kırıkları kendiliğinden iyileşir.
Bazı kaburga kırıkları tehlikeli olabilir. Tehlikeli olanları basit olanlardan ayırmak için bize yardımcı olabilecek bazı ipuçları var. Bu ipuçlarını yakalayabilmek için nefes alıp verme sırasında göğüs hareketlerini dikkatlice incelemek gerekir. Darbe alanında morarma ve şişlik darbenin şiddetini göstermesi açısından önemlidir. Geniş bir alanda şişme, morarma varsa altındaki dokularda da ağır bir hasar olma olasılığı çoktur. Normalde göğüs kafesi nefes almak/ vermekle simetrik ve düzgün bir şekilde şişer/söner. Göğüs kafesi şişerken darbe almış bölge içeri çöküyor, nefes verme sırasında da şişiyorsa bu durum, ‘yelken göğüs’ olarak adlandırılan tehlikeli bir durumun göstergesidir. Yelken göğüs durumu ardışık kaburgaların iki ve daha fazla yerinden kırılması neticesinde ortaya çıkar. Solunumu bozduğu için önemli bir durumdur. Nefes darlığı ve solunum güçlüğü de önemsenmesi gereken bulgulardandır. Kazadan bir süre sonra başlayan ve ilerleyen nefes darlığı akciğerde önemli bir sorun olabileceğini düşündürür. Kazazedenin en kısa sürede bir sağlık merkezine ulaştırılması gerekir.
Kırıklara ilk yardımda en çok dikkat edilmesi gereken şey kırılan kemiğin mümkün olduğunca az hareketle ve zorlamadan düz konuma getirilmesi ve bu pozisyonda hareket etmeyecek şekilde sabitlenmesidir. Kırılıp açılanmış (şekli bozulmuş, yamulmuş) uzvun (kol veya bacak) düzeltilmesi için doğal ekseni doğrultusunda çekmek gerekir. Bu yöntem neredeyse her ilk yardım kitabında anlatılır ancak lafta kolay olan bu girişim, uygulamada bu işi binlerce kez yapmış ortopedistleri bile zaman zaman zorlayabilen bir müdahaledir. Bilinçsiz ve yanlış yapıldığında kalıcı sakatlıklara neden olabilir. Bu çareye ancak karaya ulaşmanın günler süreceği çaresiz durumlarda başvurmak gerekebilir. Benim sizlere tavsiyem kemik mevcut halinde düz duruyorsa pozisyonunu koruyucu atel yapın, kemik açılanmışsa düzeltme işlemini doktora bırakın.
Talihsiz kazalar ve yaralanmalar sadece denizde değil en güvenli bilinen yerlerde bile gelebiliyor insanın başına. Bu yüzden “denize çıkarsam bir kemiğimi kırıp başıma iş açarım” diye düşünmek yersiz. Yarışçılığı bir tarafa bırakırsak, gezi tekneciliğinde, gerekli temel güvenlik önlemleri alınırsa bir kazayla karşılaşma riski son derece azdır. Olaya kemik sağlığı açısından bakıldığında, kaygıların tam tersine, kemiklerin sağlıklı kalması için deniz hayatı kadar iyisi az bulunur. Neden mi? Özellikle yaşlanırken kemiklerin en büyük düşmanı hareketsiz yaşantıdır. Hareketsizlik, kemiklerin mineral kaybetmesine ve zayıflamasına neden olur. Tekne hayatı, sakin bir koyda demirdeyken bile evde olduğundan çok daha hareketlidir. Şu veya bu işi yaparken bedenin tüm kaslarını çalıştırmak zorunda kalırız. Bu hareketler kemiklerin güçlü kalmasını sağlar. Kemik sağlığı için çok önemli bir diğer şey D vitaminidir. Kemik erimesinin en önemli nedenlerinden biri D vitamini eksikliğidir. Denizde D vitamini kelimenin tam anlamı ile gökten yağar. Şaka değil. Deniz hayatında bolca maruz kaldığımız güneş ışınları sayesinde derimizde üretilen D vitamini hem bedava, hem %100 doğal ve hem de tam kararındadır. Denizli günleriniz bol olsun.