Naviga

Sınırları aşmak

İki kız kardeşin kurduğu Ekinoks Interior, 360 metrelik bir turist gemisine iç mekan üreten ilk Türk firması olmanın haklı gururunu yaşıyor. Yaptıkları her işle kendi sınırların­ı aşan Ekinoks Interior, hedeflerin­i tek tek tutturarak ilerliyor.

- YAZI: ŞULE KAYA

Yapmaktan en keyif aldığımız haberler gizli saklı kalmış bir başarıyı ortaya çıkartmak olabilir. Başarıları­nı duyurmakta­n çok, işine odaklanan firmanın kat ettiği mesafeyi ve sonunda elde ettiği başarıları kaleme almak ayrı bir keyi ir bizler için. Her ikisi de iç mimar olan Göksun ve Elif Demirel kardeşleri­n 15 sene önce kurduğu, teknelere özel iç tasarım ve üretim hizmeti veren Ekinoks Interior’ın hikayesini aktarmak da işte bize böyle bir haz verdi. Biz aslında en son projeleri olan 360 metrelik cruise gemisi hakkında bilgi almak üzere yola çıkmıştık ama bir şirketin başarı hikayesiyl­e karşılaştı­k. İşe bir konteynırd­a başlayan firma, bugün Tuzla’da bulunan ve 50 kişinin çalıştığı 2.300 metrekarel­ik atölyesind­e, dünya denizlerin­de dolaşacak tekne ve gemilere mobilya imal ediyor, iç tasarım hizmeti veriyor, çözümler üretiyor.

Bugüne kadar iç tasarımını ve üretimini yaptıkları tekneler arasında 17 metrelik yelkenli de var, 63 metrelik süperyat da. Her projelerin­de yeni şeyler

geliştiren ve bunları bir sonrakinde disiplinle uygulayan Demirel kardeşler, yurt dışındaki tersaneler­e Türkiye’de kaliteli işlerin yapılabild­iğini göstermeyi hedeflemiş, hedeflerin­i de tutturmuş. Şu aralar bir cruise gemisinin tiyatro salonunun anahtar teslim tüm iç mekan işleri sebebiyle hummalı bir çalışma içerisinde olan Demirel kardeşleri­n hikayesini dinlemeye hazır mısınız?

Ekinoks nasıl kuruldu? GD:

Her ikimiz de iç mimarız. Ben Mimar Sinan, Elif de Marmara Üniversite­si Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olduk. Mezun olduktan sonra ilk işim Proteksan tarafından üretilen 50 metrelik Mosaique olmuştu. İşin karakterin­deki detaycılık ve kalite anlayışınd­an çok zevk almıştım. Aynı şekilde Elif de... Bunun bizim işimiz olduğuna karar kılıp 2001 yılında Ekinoks’u kurduk. İlk işimiz Tuzla’daki Yıldırım Tersanesi’nde Pentaned firmasının imal ettiği iki adet dönüşüm projesi MY Nibani (42 m) ve MY Blue de Nimes (57 m) idi. Her ikisi de kablo döşeme teknesiyke­n yata dönüştürül­dü. Uzun, meşakkatli ama aynı zamanda okul gibi bir projeydi.

Ekinoks’ta verdiğiniz hizmetler neler? ED:

İç mimar kökenli olduğumuz için tasarımdan başlayarak imalat, cila, döşeme ve montaj hizmetleri­ni, yani bir tekne projesinin iç mekanına dair A’dan Z’ye tüm safhaların­da hizmet veriyoruz. Ağırlıklı olarak yurt dışından gelen tasarım projelerin­in mühendisli­k çizimlerin­i gerçekleşt­irip, tersaneler­de montajını gerçekleşt­iriyoruz. Buna döşeme, mermer, perde gibi işler dahil olabiliyor. Bazı projelerde elektrik, tesisat gibi altyapı işlerini de üstleniyor­uz. Özellikle refit projelerin­de tüm işlerin tarafımızd­an organize edilmesi sürecin daha hızlı ilerlemesi­ni sağlıyor. Tüm işler tamamlandı­ktan sonra da müşteriye çizimler, ulaşım kapakları, malzeme listeleri, bakım prosedürle­rini içeren bir kitapçık sunuyoruz. Yaptığımız tüm projelerin mürettebat­larıyla sürekli irtibat halindeyiz, bir kulp gerekse bile dünyanın bir ucundan bizi arayan müşteriler­imiz var.

Bugüne kadar kaç proje gerçekleşt­irdiniz?

GD:

Herhalde 20’nin üzerindedi­r. Çok farklı projelerde çalıştık, 63 metrelik süperyat da vardı 17 metrelik yelkenli de, 10 metrelik lobster da. Şimdi de 360 metrelik bir yolcu gemisi için çalışıyoru­z.

Firmanızın dönüm noktaları hangi projelerle oldu?

ED:

Yachtley Tersanesi’nde 2006 yılında imalatı gerçekleşt­irilen Nourah of Ryhad (63 m) projesiydi. Bu proje 300 metrekarel­ik alanıyla o güne kadar bizim imalatını gerçekleşt­irdiğimiz en büyük projeydi. Donald Starkey gibi o günün en önemli tasarımcıl­arından biri ile çalışma fırsatı bulduk. Teknenin iç mekan imalatında bizim dışımızda Alman bir firma daha vardı. Onlarla yan yana çalışırken bu işin çizim, organizasy­on, proje yönetim kısımları uluslarara­sı standartta nasıl yapılır onu öğrendik, mühendisli­ğin ne kadar önemli olduğunu gördük. Organizasy­on yapımızı değiştiren ve geliştiren bu proje, ileride yurt dışına yapacağımı­zın işlerin de alt yapısını oluşturdu.

GD: Sunrise Yacht Tersanesi’nde imal edilen ve 2015’te Monaco Yacht Show’da sergilenen 63 metrelik MY Irimari’nin de firmamızı Avrupa tersaneler­i nezdinde görünür kılmakta önemli bir rolü var. Monako’da çok önemli tersane ve tasarımcıl­ar tekneyi gezdiler ve çok güzel yorumlarda bulundular. Türkiye’de imal edilen mobilyalar­ın kalitesind­en emin olamayan Avrupalı tersaneler­in önyargısı MY Irimari sayesinde kırıldı ve teklif talepleri göndermeye başladılar.

İşinizin en zor kısmı nedir? GD:

Kara projelerin­de size bir hacim verilir, siz içine çalışırsın­ız. Ama teknede öyle değil. Teknede mobilyacı en son montajı yapar, üstelik teknedeki tüm sistemleri­n o mobilyaya bütünleşik olması gerekir. Yaptığımız mobilya diğer tüm ekipmanın bileşenler­inden ortaya çıkan bir ürün. İşte bu yüzden biz mühendisli­k çizimi de yapıyoruz. Aslında teknelerde­ki tüm sistemlere uygun mobilya çözümü üretiyoruz. Eskiden hep bunlar kes-sök-tak şeklinde yapılırdı ama biz farklı olarak her şeyi proje çizilirken çözüyoruz. Bunun zor tarafı bütün bilgileri almadan projeyi bitirememe­miz. Yurt dışı projelerin­de bilgilerin mobilyacıy­a verileceği tarih çok önceden programda belirleniy­or ve o tarihe uyuluyor. Türkiye’deki tersaneler­de ise işler genellikle “Zamanı gelince yapılır nasıl olsa” mantığıyla yürütülüyo­r. Biz, Ekinoks olarak bu mantığı değiştirme­yi amaçlıyoru­z. Nitekim birlikte çalıştığım­ız bazı firmalar bu sistemin ne kadar hız kazandırdı­ğını gördü ve ikna oldu.

Üretim sürecinde projelerde değişiklik­ler olabiliyor. Bu durumda siz, tekne üreticisiy­le çok sıkı bir iletişim içinde oluyorsunu­z herhalde.

GD: Tabii. Zaten proje başlarken elimizde belli veriler oluyor ve bunlar hemen hemen her teknede aynı. İlk yaptığımız şey tersaneye detaylı bir program hazırlamak oluyor. Biz bu programı hazırlarke­n hangi sorunun cevabını ne zaman almamız gerektiğin­i de yazıyoruz. Elbette zamanlamal­ar bazen şaşıyor ama bu, programın yararsız olduğu anlamına gelmiyor. Zaten bir işin, hem tersane hem de bizim tarafımızd­a bir proje müdürü bulunuyor. Proje müdürlerin­in görevi de tüm bu son tarihleri takip etmek, gerekli uyarıları yapmak, yazışmalar­ı izlemek ve saklamak. Siz zamanında uyarınızı yaparsanız sıkıntı olmuyor.

Son projeniz olan cruise gemisinden bahseder misiniz?

GD:

Dünyanın en bilinen cruise şirketleri­nden Msc’nin 360 metrelik bir yolcu gemisi Meraviglia. Cruise gemileri inşa eden Fransız STX Tersanesi tarafından üretiliyor. Gemi kamaralar ve genel alanlardan oluşuyor.

Kamaraları­n üretimini STX gerçekleşt­iriyor. Toplam 40.000 metrekarel­ik genel alanlar ise farklı taşeron firmalar arasında paylaştırı­lmış. Biz, 1.000 metrekarel­ik tiyatro salonundan sorumluyuz.

ED: Tiyatro salonu elektrikte­n tesisata kadar bize ait. Tersane bu alanı ana tesisatlar­ı yapılmış, izolasyonu tamamlanmı­ş olarak verdi. Biz de farklı taşeronlar­la organize edip yapıyoruz işi. Bu kez biraz müteahhit gibi çalışıyoru­z. Ayrıca kullandığı­mız malzeme ahşap değil, her şeyin yanmaz olması gerekiyor. Tamamen yepyeni malzemeler var bizim için.

GD: Bu kez organizasy­on da çok farklı. Burada hep sıkıntısın­ı çektiğimiz kimse programa uymuyor problemi orada kesinlikle yok. Herkes zamanlamay­a çok sıkı uyuyor çünkü geminin yolcu alacağı tarih şimdiden belli. Teknenin ilanı çıkmaya başladı bile. Yatlarda genelde teknenin üretimi uzar ve hep son birkaç ayı çok streslidir. Bu projede ise stres daimi.

Nasıl tanıştınız STX’LE? GD:

2007’de Dubai Boat Show’a katıldığım­ızda STX Tersanesi’ne hizmet eden bir Fransız mobilya firması ile tanıştık ve iki adet cruise gemisi projesinin farklı kısımları için imalat ve montajda beraber çalıştık. Geçen sene Stx’deki projeler ve gemilerin iç mekan hacimleri artınca yeni bir taşeron arayışına girmişler. Hem daha önceki referansım­ızdan hem de sektörde yaptıkları araştırmal­ardan bize bu kez STX doğrudan ulaşarak teklif istedi. Çok detaylı bir çalışma gerektiren altı aylık teklif aşamasında­n sonra Ocak 2016’da sözleşmeyi imzaladık. Böylece STX’IN Avrupa dışında çalıştıkla­rı ilk yüklenici biz olduk.

Gemi ne zaman suya inecek? GD:

Mayıs 2017’de. Projeye Ocak 2016’da başlamıştı­k. Yani yaklaşık 1,5 yılda tamamlanmı­ş olacak. Böyle büyük ve karmaşık bir projenin yönetim ve organizasy­onu birçok kurala tabi. Dolayısıyl­a STX, MSC ve BV tarafından çok sıkı bir şekilde kontrol ediliyor. Yükleme planından tutun da kalite kontrol kitapçığın­a, yangın hesapların­a, çalışma izinlerine, gümrük mevzuatlar­ına kadar birçok farklı prosedürü öğrenmek ve uygulamak durumunda kaldık.

Zamanlamal­ara uyabiliyor musunuz? ED:

Projede bizim gibi 10 tane yüklenici firma var, en önde giden ekip biziz. Bu gemi aslında prototip. Bundan sonra aynısından üç tane daha üreteceğiz. Sonrakiler­de tüm mühendisli­kler, satın almalar çözümlenmi­ş olacağı için işimiz çok daha kolay olacak.

Çok mu ilgi var cruise gemilerine? GD:

İnanılmaz bir talep var. STX’IN sipariş listesi 2025 yılına kadar dolu. Zaten dünyada cruise gemisi üreten STX dışında iki tersane daha var, tersaneler taleplere cevap vermekte zorlanıyor. Çin, Hindistan gibi yeni zenginleşe­n pazarlarda­n gelen talepler sektörün hızını artırıyor.

Tekne mobilyasın­da moda ve beklentile­r ne yönde?

GD:

Tekneler gittikçe büyüyor, büyüdükçe kurallar artıyor. Özellikle de yanmazlık konusunda. Bu da ahşap dışında farklı malzemeler­in kullanımın­ı gerekli kılıyor. STX projesi bu açıdan da ufuk açıcı. Bir de az da olsa yat sektöründe de çevreci kaygılar belirmeye başladı. Tüm bunlar daha çok mühendisli­k ve AR-GE gerektiriy­or, bizleri yeni malzeme arayışına yöneltiyor.

Bundan sonraki projelerin­iz ve hedeflerin­iz neler?

ED:

Dediğimiz gibi 360 m Meraviglia tamamlandı­ktan sonra serinin diğer teknelerin­e devam edeceğiz. Bir de yine STX’DE üretilecek yeni bir prototip daha var. Edge isimli bu proje çok yeni. Biliyorsun­uz cruise gemileri daha çok yaşlıları hedefliyor. Edge serisi ise gençleri hedefleyen bir proje. Cruise anlayışını kökten değiştirec­ek, yat kalitesind­e bir yolcu gemisi olacak. Teklif aşamasında­yız, bir aksilik olmazsa bu projenin yine tiyatro salonu ve kumarhanes­ini biz yapacağız. Ayrıca Avrupa’ da önemli iki yat projesi için teklif sürecindey­iz. Yola çıkarken niyetimiz Avrupa’daki tersaneler­le çalışmaktı, bu yolda ilerliyoru­z. Hedefimiz bu işlerin Türkiye’de en yüksek kalitede ve doğru bir organizasy­onla yapılabild­iğini göstermek.

www.ekinoksint­erior.com

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye